Ruhların sevişmesi
Aşkın kendisi çoğunlukla keyif vermez. Aşık mertebesidir sana sunacağı keyifle birlikte gelen. Aşkın efendisi olmaya kalktın mı yanarsın. Elinden geliyorsa onun talibi olacaksın o kadar.
Bu yolda ne badireler atlatır gönlün. Aynı denizi kaç kere geçer de aynı derede kaç kere boğulur. Hiç mi öğrenmez kalbin?
Öyle. Öğrenmez işte.
Kurduğu köprüleri kaç sefer yeniden kendi elleriyle parçalar.
Aynı tuzaklara bile bile, yine de hep kendi eliyle, kaç kere yakalanır kim bilir.
Aşkla şaka olmaz. Temizlemeye çalıştığın silahından kendi ayağına sıktığın kurşun olur bir anda.
Pimi senden önce çekilmiş bir bomba gibi patlayıverir ellerinde. Dağılırsın.
Aşkı şeytan doldurur. Bana bir şey olmaz demeyeceksin.
Battıkça batacağın bir çukur, yelkenlerini bir türlü doldurmadığın çileli bir seyrüsefer, son kullanma tarihi geçmiş kartınla market kasasında kalıvermeye benzer hallerle geliverir... Hem de seni buna hiç hazırlamadan.
Afallarsın.
Gizli köşelerine girer senin. İyi sakladım sandığın ipuçlarını sen fark edene kadar çoktan ele geçirir. Sandığından zeki çıkar çoğu zaman. Benim ömür boyu uğraştığım koca bulmacayı nasıl iki dakikada çözdü diye hayretle bakakalırsın aşka. O seni senden iyi tanır.
Katı bir öğretmen gibidir bazen. Sınavları hep çalışmadığını bildiği yerlerden sorar. Ezberlerin bozulur, formüllerin çöp olur. Çoktan seçmelide bile çuvallayacak hale gelirsin.
Yaşayıp katlettiğin aşklardan çok, yarım kalıp elinden yaralı kurtulan aşklar acıtır içini. Eline bulaşmış o yarım aşkın kanını, öncekini paketlediğin ceset torbasının köşesiyle silersin. Yani yaşamaya da gelmez bu aşk denen şey, yarım bırakmaya da..
Nasılsa bu mahkemenin savcısı da hakimi de benim, ilk celsede beraat edeceğim garanti derken müebbetlik de olabilirsin.
‘Yaşadığım ne varsa ben seçtim’ dedirtene kadar kanırtır seni aşk. Kendinle yüzleştirmeden, itirafını almadan bırakmaz.
Sonunda kafana yediğin balyozla sırtın yere gelip başında yıldızlar uçuştuğunda aslında ayılır kendine gelirsin. Ve tam da bu noktada, artık yapacak hiç bir şey kalmadığında gelir ancak aşkın kafası.
Asla dinlemem dediğin şarkıları ezberletir sana satır satır. Hiç ilgini çekmemiş kitaplara dalarsın aşk uğruna. Ay dolunay olur, yıldızlar sadece senin için parlar. Artık ne dünya eski dünya, ne de sen eski sensin.
Sonunda o aşkın hesap defterine son bir kez bakacağın zaman gelir. Anladıklarından çok anlamadıklarını alt alta dizdiğin satırlarla karşılaşınca görürsün gerçekleri. Aslında sen yine bu işten bir halt anlamadın.
Ve her şey yeniden başlar.
Koskoca bir ormanda, bilmediğin yeni bir yere doğru bir yolun patikasında bulursun kendini . Menzilini de ancak, tadı damağında kalan yenilgilerin bıraktığı minik fasulyeleri takip etmeye gönüllüysen bulursun.
Artık ondan sonra, bu yeni yolun sonunda da, ne çıkarsa bahtına...
YORUMLAR