Son 20 yılın belası, tiroid ve hormonal hastalıklar!
Geçen haftaki yazımda tiroid konusuna ufaktan bir giriş yapmıştım. Bu hafta konuyu biraz daha açmak istedim. Her gün birçok kişiyle yazışıyorum, konuşuyorum ve tiroid hastalıklarının nasıl bir hızla arttığını, ne kadar çok kişide olduğunu üzüntü ile seyrediyorum. Daha önceden toplumdaki en yaygın kronik hastalığın şekerle ilgili olanlar olduğunu görüyordum ama bu şimdi gözle görülür biçimde tiroide döndü.
Burada istatiksel verilerden değil de, toplum içinde yaşadıklarımdan, gördüklerimden böyle bir sonuca varıyorum. Bu artışın nedenlerini de en çok stresi kontrol edememize bağlıyorum. Sistemin nasıl çalıştığını ve stres konrolü için yapabileceklerimizi geçen hafta anlatmıştım. Gözünüzde canlandırabilmeniz için, aşağıya da bir görselini ekliyorum.
Tiroid için beslenme nasıl olmalıdır?
Bu sanırım en çok aldığım soru... En genelinde, bir hastalığımız olmasa da zaten aşağıdakileri beslenmemizden çıkartmamız çok önemli ama bu tür hastalıklarda hayati önem taşıyor.
- Rafine şeker
- Paketli gıdalar (gofretler, bisküviler, cipsler)
- Gazlı içecekler
- Beyaz unlarla yapılmış gıdalar
- Simit, poğaça, makarna türü yüksek karbonhidratlı yiyecekler
Bu ilk aşamadan sonra özellikle tiroid ve diğer hormon hastalıkları için bağırsağı sağlıklı hale getirmek en gerekli adım. Bağırsak sağlığı ve hormonların doğru çalışması birebir ilişkide olan bir sistem. Bağırsak sağlığı düzeldikçe, hormon salgılanması da dengesini buluyor.
Bağırsak sağlığını iyileştirmek için yapacaklarımız...
- Yukarıdaki maddelere ek olarak bir süre tahıldan ve buğdaydan uzak bir beslenme sürmek
- Beslenmemize ev yoğurdu, kefir, probiyotik sebze, ev turşusu, geleneksek usul sirke gibi probiyotikleri eklemek
- Fito besinlerden yüksek bir diyet yapmak yani her renk ve çeşitten rengarenk sebze ve meyveleri beslenmemizin temel gıdası yapmak. Her gün yeşil, sarı, oranj, beyaz/kahve, mor, kırmızı her renkten, çiğe yakın sebze ve meyve ile beslenmek. Bu sebzeler arttıkça ve beslenmenizin ana öğesi oldukça, zaten diğer yenmemesi gerekenleri canımız daha az istiyor. Karbonhidrat döngüsünden çıkıp, gökkuşağı döngüsüne gireceğiz. Ne romantik bir beslenme, değil mi...
Tiroid rahatsızlıkları için daha özel diyetler de var. AIP, eliminasyon gibi... Yalnız yeni başlayan biri için direkt bu diyetlere geçmenin zorlayıcı olacağını düşünüyorum. Benim genel mantığım hep uygulanabilir şeyleri hayata adapte etmektir. İlk aşamada yukarıdaki maddeleri bile uygulamak çok büyük değişimler yaratacaktır. Bu yüzden yine adım adım gitmeyi, öncelikle bunları hayatınıza adapte etmeyi öneririm. Eğer değerleriniz hala düzelmez ise, yukarıda bahsettiğim daha sıkı diyetlere başvurulabilir. Fakat, anlattığım noktalar bile uygulandığında çok iyi değişimler ve iyileşmeler sağlandığına beraber çalıştığım kişilerde defalarca şahit oldum. O yüzden korkmadan, endişe etmeden, yapabilir miyim demeden ilk adımı atabilirsiniz bence...
Yine söylemeden geçemeyeceğim, beslenme kadar önemli, hatta beslenmeden de daha önemli olan huzurlu, pozitif düşünceli ve stressiz bir yaşam şeklini benimsemektir. Stresi nasıl ele alacağım derseniz de, onun için ipuçları da geçen haftaki yazımda...
Herkese sağlıklı, mutlu ve şekersiz günler dilerim.
Not: Görsel, IFM ders notlarımdan Stress ve Tiroid konulu bölümlerden alıntıdır.
Sema Sumeli
Fonksiyonel Tıp ve Bütünsel Beslenme Sağlık Danışmanı
YORUMLAR