X

Bu yakınlarda bir gün doğumhanede nöbetçiydim ve o gün 4 doğum oldu. 3 tanesi annelerin 3. doğumu, biri ise 6. doğumu idi.


İlk bebeği 4450 gr ölçtük. Anne ve ailesi ile riskleri ve ihtimalleri konuştuk. Sezaryen istemediklerine karar verdiler. 2 saatte geliverdi bebek. Ultrason fazla değil eksik de gösterebilirdi, çok daha küçük kilodaki bebeğin de omzu takilabilirdi, olmadı.


İkinci bebek gelmeden 5 dakika önce koyu mekonyumlu olduğu, yani kakasını yaptığı görüldü. Bebek tamamen sağlıklı doğdu. Mekonyum aspirasyon sendromu da olabilirdi, olmadı.


Adaşım olan annemizde bebek ha geldi ha gelecek derken aradan 4 saat geçti. Anne iyi bebek iyi olduğu sürece aceleye gerek yoktu. Anne çok fazla düşündüğü için doğum durmuştu. Dans edip kendisine masaj yapılınca tekrar "doğum modu"na girdi, 10 dakika sonra da bebek geldi. Gelmeyebilirdi, vakum hatta sezaryen gerekebilirdi, gerekmedi.


Bir annemizin ise 6. bebeği poposu aşağıda vaziyette gelmeye kalktı (makat geliş). Çok rahat normal doğardı, ama anne makat geliş doğumun risklerini almak istemedi, sezaryenin risklerini tercih etti. Sezaryen olduğunda kanaması olabilirdi, bebeğin poposunda kesi olabilir ya da bebeğin bacağı kırılabilirdi, hiçbiri olmadı.


Gördüğünüz gibi ne herkes için ideal tek bir doğum şekli var ne de her durum için kesin bir çözüm var.

Her kadının ve her doktorun farklı tecrübeleri farklı bakış açıları ve risk tercihleri var. Karşılıklı güven ile beraberce en sağlıklı sonuç için çalışmak lazım. Ancak sistem buna genelde elverişli değil.


Doktorlar müneccim değildirler. Geleceği göremezler. Birden fazla şecenek varsa hangisinde bahsedilen risk gerçekleşecek bunu doktor bilemez. En fazla kendisinin görüşü ve tecrübesine göre daha uygun gördüğü seçeneği işaret edebilir. Sonuç iyi ve ailenin istediği gibi olunca iyi doktor, olmayınca kötü olmuyorsunuz. Doktor hep aynı doktor.


Ebe/Doktor size tavsiyelerde bulunur. Uyup uymamak sizin tercihinizdir. Doktor size anlatabileceğiniz şekilde anlatmak ile yükümlüdür. Siz de aldığınız kararların sorumluluğunu almakla!


"Ben ne anlarım, bu kararları vermek doktorun işi" diyorsanız onun kararlarının da o an için sizin durumunuza en uygun karar olduğuna güvenmek zorundasınız. Ya doktorunuza güvenin, ya da kararlarına güveneceğiniz bir doktorla doğum yapın.


Risksiz seçenek, risksiz doğum yok. En ufak bir olumsuz ya da istenmeyen sonuçta doktoru suçlama, ona fiziksel ve sözlü şiddette bulunma vakaları rutin olmaya başladığından beri kimse doktorluk yapmak istemiyor. Doktora garanti ister şekilde "normal doğum mu sezaryen mi" diye sorarsanız cevap sezaryen olacaktır. Çünkü kimse sezaryenden dolayı doktoru suçlamaz. "Bir şey olmayacaksa tabii ki normal doğurayım" demek "Bana sezaryen yapın" demektir.


Yukarda anlattığım doğumların ilkinde bebek 4450 gr ölçülmüştü ama 3950 gr doğmuştu ya, görüldüğü gibi ultrasonun ölçümleri gerçek tartıdan böyle 500 gr'a kadar farklı olabilir. Yani bu bebek 4950 gr da olabilirdi. Biz 4500 gr üzeri bebeklerin doğum ve doğum sonrası sıkıntı yaşama ihtimallerinin artmış olduğunu biliyoruz ve sezaryen öneriyoruz. Bunu aileye aynen böyle söyledim.


Dediler ki "Doğmaz mı yani?"


Dedim "Doğmasına doğar, geçemeyecek kadar büyükse zaten doğamaz, sezaryen yaparız, sorun olmaz. Ama bir ihtimal var ki doğarken annede yaralanma olabilir ya da başı doğar gerisi gelmez, biz çıkartamayabiliriz ya da çıkarana kadar oksijensiz kalabilir, kolu kırılabilir, kalıcı felç olabilir, ölebilir. Öte yandan sezaryen yapmanin da riskleri var. Sizin durumunuzda normal doğurmanın riski sezaryenden fazla. Ama muhtemelen iki seçenekte de bir şey olmaz."


-"Nasıl yani?"


-"Düşünün ki arabayla 180 hizda gidiyorsunuz. Gidemez misiniz? Gidersiniz. Ama kaza yapabilir misiniz, yapabilirsiniz. 180 ile kaza yapma ihtimali 80 ile kaza yapma ihtimalinden fazladır. Ama 80 ile de kaza yapabilirsiniz, 180 ile de sağ salim varabilirsiniz.


Bu arada ultrason da yanılabilir. Sezaryen yaparız, bebek 3800 doğarsa bana neden sezaryen yaptın demeyin! Yapmayız, bebek 4900’dür, omuz takilir çocuk sakat kalır, neden sezaryen yapmadın demeyin. Ben size seçenekleri söylüyorum. Sezaryenin risklerini alıyoruz derseniz hemen yapayım, doğumun risklerini alıyoruz derseniz elimden geleni yaparım. Elimden delen de omzu takıp takmamak değil, takılma ihtimalini en aza indirmek ve takılırsa en az hasarla kurtarmak için uğraşmaktır"


Bu konuşmanın ardından beni şaşırttılar ve doğum dediler. Şaşırttılar çünkü daha önce bu konuşmayı yaptığım hiçbir gebe sezaryen istememezlik yapmamıştı.


Sezaryen onam formuna şunu imzalattım:


"Bebeğin iri olabileceği, omzu takilabilecegi ve annede yaralanmalar olabileceği ve sonuçları bana anlatıldı. Sezaryen önerildi. Bu sebeple sezaryen olmayi REDDEDİYORUM."


Sonra da ebemizin de desteği ile 2 saatte rahatça doğurdu. Bahsi geçen, ihtimali olan sorunlar gerçekleşseydi, ne olurdu bilmiyorum. Aile şikayetçi olsaydı ben kendimi hukuk karşısında güvenceye aldığımı düşünüyorum. Ama aksi tecrübe yaşayan doktorlar da var. "Madem bu riski biliyordun sezaryen yapsaydın" diyebilir hakim. Bu da artık meslek riski bence. Yine de hukuk böyle işlememeli.


RISK ve İHTİMAL, OLASILIK kavramlarını çok iyi bilmiyoruz. Doğumun sorunlarının çoğu burada yatıyor.