X

Bir tanenimizin güzel yüzünde tatlı gülücükler görmek için ne olsa yaparız değil mi? Tatlı diliyle bizden bir şey istediğinde akan sular durur. O isteği yerine getirebilmek ve o tatlı gülüşü görmek için elimizden geleni yaparız. Yalnız biz değil, ailede herkes, özellikle de büyükanne ve büyükbabalar onun istediği ve hatta henüz istemediği ama isteyebileceği herşeyi yapmak, almak, vermek için sıraya girerler. Çocuğumuzu mutlu etmeyi istemek kadar doğal bir şey olamaz elbette. Ama ona verdiğimiz anlık mutlulukların uzun vadeli sonuçlarını da düşünmek gerekir.

Çocuklar iki yaşına geldiklerinde bütün dünyanın kendi etraflarında döndüğüne, anne ve babalarının onlar için ve onların istekleri için var olduklarına inanırlar. Tam da bu dönemde bir yandan tatlı tatlı konuşmalar bir yandan da iki yaş sendromu huysuzlukları başlar. İstekler yerine getirilmediğinde kopan kıyametin yarattığı gerginliği yaşamak istemeyen anne babalar, sırf hu nedenle dahi hemen her istenene evet demek eğilimde olurlar. Sonuç olarak daha bu yaşta istedikleri herşeyi elde edebilecekleri öğretilen çocukların sınırsız taleplerde bulunan, talepleri yerine geldiğinde dahi mutlu olamayan, sahip olamadıkları en ufak şey için dahi dünyanın sonu gelmiş gibi davranan bireyler olarak yetişmeleri kaçınılmazdır.


İki yaş civarı anne ve babaların gülücük ve huzur uğruna teslimiyetleri sonucu öğrenilen “yeterince tutturursam istediğimi alırım” tutumu aslında bu ısrarcı tavrın tek nedeni de değildir. Kimi anne baba teslim olmadan, mantıklı açıklamalarla her isteğin neden gerçekleşemeyeceğini anlatmaya çalışsalar da tutturmaların önüne geçemeyebilirler. Bu kısmen çocukların bilişsel gelişimlerinin henüz kendi bakış açıları dışındaki bir bakışı kavramalarını sağlayan olgunluğa gelmemesinden de kaynaklanır.


Ancak dört yaştan beş yaşa geçerlerken çocuklar uzun vadeli faydalar için anlık mutluluklardan vaz geçmenin anlamını yavaş yavaş kavramaya ve uzun vadeli faydalar için yaşadıkları anda kendilerini tutabilme becerisini göstermeye başlarlar. Tam da yemek saati öncesinde ziyarete gelen dedenin getirdiği çikolatayı yemek için hıçkıra hıçkıra ağlayan çocuğunuzun çikolatayı yemekten sonraya bırakırsa dedesiyle parka da gidebileceği önerinizi anlayışla karşılaması bilişsel bir olgunluk gerektirir. Onun için elle tutulamayan farazi bir gelecek fayda uğruna hemen elde edilebileceği somut bir faydadan vaz geçmek hiç de kolay değildir.


Peki nedir isteklerinin sonu gelmeyen, tatminsiz çocuklar yerine sahip oldukları ile mutlu olan, isteklerini dile getirmekten korkmayan ama o isteklerin gerçekleşmeyebileceğini de kabul edebilen çocuklar yetiştimenin yolu? İşte bir kaç öneri:







Zamane çocuklarının çoğu ihtiyaçlarının kat kat üstünde oyuncağa, ıvır zıvıra sahipler. Bir yandan anne ve babalar, büyükanne ve büyükbabalar, diğer yandan doğum günü partilerinde gelen sonsuz hediye onların elindekinin kıymetini bilmeyen açgözlüler olarak büyümelerine neden olur.


Oysa ki daha küçük yaşlarda mutluluğu sahip olduklarında değil, yaşadıklarında, yarattıklarında, ürettiklerinde, paylaştıklarında bulan çocuklar geleceğin mutlu yetişkinleri olmak üzere büyürler.