Yazık değil mi bu çocuklara?

“Çocuklar, sınav sonuçlarında gördüğünüz puan sizin değil, o anki bilgilerinizin puanı. Tercihleriniz, gideceğiniz okulun adını belirleyecek; bilgiye nasıl tutunacağınızı, ne kadar okuyup ne kadar öğreneceğinizi yine siz belirleyeceksiniz”


Yukarıdaki açıklama Sayın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a ait.

Bu açıklamasıyla olumlu bir geri bildirim göndermiş öğrencilere.

Buraya kadar tamam.

Sayın Ziya Selçuk’un göreve geldiği andan itibaren farklı görüşlere, yeniliklere açık, birikimi, çabası ve iyi niyetli girişimlerimini sıradışı ve değerli buluyorum...

Eğitim sisteminde fark oluşturma motivasyonunu ise umut verici buluyorum.

Ancak LGS benzeri merkezi sınav sistemiyle ilgili farklı bir çözüm bulması gerektiğine inanıyorum.

Dolayısıyla LGS sonrası bu açıklamasına üzerine sorularım var.


Sayın Bakanım, sayın yetkililer; LGS’ye giren öğrencilerin sınav sonuçları için üzülmemelerini ifade ediyorsunuz.


Sorum şu: LGS ve sonuçları sizin ifadenizle ‘sınav sonuçları o anki bilgilerin puanıysa’ , o vakit bu telaş niye? Bu nitelikte bir sınav neden bu yaş aralığında yapılıyor. Ve neden onlara bu nitelikte merkezi bir sınav 3 saatin içine sıkıştırılarak eğitim hayatlarında adeta kaderlerini belirleyecek bir kriter olarak sunuluyor?


Kimi veliler benim gibi düşünüyor, önce mutlu çocuklar diyor ve LGS niteliğindeki merkezi sınavları merkezlerine almıyor...

Kimi veliler ise çocuğunun en yüksek puanı alması için çocuklara daha fazla yükleniyorlar.

Akıl almaz bir rekabet içindeler.


Dolayısıyla ;

LGS, minicik yüreklerine ağır bir yük değil mi?

Sınav günü çocukların gözlerine bakan var mı?

Ben baktım.

Aynı zamanda sınav salonun önünde bekleyen bir anne olarak

LGS sınavı öncesi gözlerindeki korkuyu, kaygıyı,çaresizlikleri iliklerime kadar işlendi

Sınav sonrası çöken omuzlarla yerlerde oturan, kaygılı bakışları, ağlayarak çıkan, birbirlerine sarılan çocukları, gözlerinden akan yaşlara tanıklık eden biri olarak soruyorum.

Henüz ergenlik dönemine girmemiş, küçük bir çocuğun başarısını 3 saatlik sınav nasıl ölçebilir?

Sınavda minicik parmaklarından akan terin karşılığı nedir?

Üstelik bir yıllık sınav stresi de yaşamıyor bu çocuklar. Birçoğu 8. sınıfta girecekleri sınav için yıllar önce hatta 6. sınıftan önce hazırlanıyor.

Söz verilmişti.

Sınav sistemi değişeecek açıklamaları yapılmıştı farklı yetkililer tarafından.

TEOG kaldırılacak denildi.

Kaldırıldı.

Herkes derin bir nefes aldı.

Ki…

LGS geldi.

Değişen nedir?

İsim.

TEOG gitti muaidili LGS geldi


Hatırlayacaksınız; bu sınavdan önce çocuklar, TEOG adı verilen bir sınava giriyorlardı ancak; sınavın amacı, içeriği, öğrencilerin strese girdiği eleştirileri dillenince 'TEOG rafa kaldırıldı' açıklaması yapıldı. Öğrenciler, ebeveynler tam derin derin bir nefes alıyorken; bu defa TEOG muadili yeni bir sınav yeni ismiyle girdi hayatlara. Sınavın yeni adı LGS olacaktı.


Sınav tek başına bir 'ölçüt' olmamalı

Soruyorum 3 saatlik bir sınav bu yaştaki bir çocuk nasıl bir ölçüt olabilir? Elbette bir başarı ölçütü için sınavlar olmalı ancak bir ölçüt yalnızca sınav olmamalı, yetenekleri, yıl içinde derslerde gösteri başarı, ilgi, vs. dikkate alınmalı.


Öğrenciler, 'mutsuz' itiraz edemiyor.

Öğrenciler, kaygılı, mutsuz ve itiraz edemiyorlar. Minicik bedenlerine yüklenmiş büyük beklentilerin altına eziliyorlar. Çocukluklarını, girdiklerini ergenlik bilmecesini de ötelemek zorundalar hayatlarında. Gökyüzüne bakmayı unuttular, sinemaya, tiyatroya gitmek yerine hafta sonları etüt merkezlerine gittiler, hatta özel dersler aldılar.


3 saatlik bir sınav bir ölçüt mü?

İşte o nedenle diyorum ki, ortalama 3 saatlik bir sınav 'tek başına' bir ölçüt olamaz. Gerçek hayatta deneyimlediğim, bir eğitmen ve LGS süreci yaşayan bir ebeveyn olarak diyorum ki her zaman. Her çocuk farklıdır. Elbette bir bayarı ölçütü belirlenmeli. Ancak öncelik farklılıklarına uygun bir model ve o modele uygun mentorlar eşliğinde bir eğitim modeli olmalı. Ve elbette bunlardan çok daha önce birinci sırada önce iyi insan olmak. Önce vicdanlı insanlar yetiştirmek. Önce kitapları seven çocuklar yetiştirmek gerekir.


Tekrar hatırlatmak isterim. Sınava girenler bir ergen bir yetişkin değil. Henüz çocukluk dönemini tamamlamamış bireyler. Dolayısıyla bir çocuğu 3 saatlik sınavla değerlendirilmesinde bir yanlışıklık var. Çocuğun, ilgisi, yeteneği, yıl içinde başarısı, katılım motivasyonu, dahil olduğu projeleri de bir kompleks içinde değerlendirilmeli.


İşte o nedenle; bir ses lütfen… Bu çocukların ve benim gibi düşünen itirazlara kulak verecek kimse yok mu?


İyi dileklerimle...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.