Sevgilim Kürt diye ailem istemiyor...
Merhaba Yeşim abla, ben 21 yaşında bir genç kızım. Benim de derdim ailemle... Sevgilim Kürt diye istemiyorlar, ben ise Sinop’luyum. Ailem asla olmaz diyor bu duruma, biz üniversitede tanıştık. Onun gibi bir insan tanımadım, benim her kötü günümde, ailem bile destek çıkmazken o hep yanımda oldu. Sevildiğimi o kadar çok hissediyorum ki… Aslında çok güveniyorum, şu ana kadar küçük yalan dahi olsa söylemedi. Söyleyecek olsa, kızacağımı bildiği için itiraf ederdi. Çok dürüst ve çok saygılı. Böyle bir insanı sırf Kürt olduğu için, ailem istemiyor diye asla bırakmak istemiyorum. Ama ailemin zincirlerini de kıramıyorum. Annem babamı da hep dolduruşa getiriyor. Biz annemle hiç anne-kız ilişkisi kuramadık. O hep oğulcudur. Ben ne yapsam gözüne batar. Bana bir akıl verin. Ne yapmalıyım? Aklım o kadar çok karıştı ki anlatamam. Şimdiden kolay gelsin, teşekkür ederim.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Yazınızdaki kara kutuyu açınca mutsuz bir genç kız çıktı içinden, biraz buruk, biraz yaralı bir genç kız. Nerede kaybetti anneniz sizinle olan iletişimini, halbuki çocukları olunca annelerin hedefi en iyi anne olmayı becerebilmek olur. Gönüllerinde yatan bu iken ardarda gelen çocuklarını büyütürken kafalarındaki o ideal anneyi, hayatın gailesi, aile sorunları, maddiyat derken yitirirler. Kınadıkları ön teker, anneleri gibi davranmaya başlarlar. Yemeklerini yapıyorlar mı, onlara odanı topladın mı diyorlar mı, kıyafetler, ihtiyaçlar alınıyor mu, ders çalış da diyorlarsa tamamdır. Çocuklarıyla ilgili anne olduğuna inandırırlar kendilerini, bunun ötesine gitmeden büyütürler çocuklarını. Bu iletişim yoksunluğuyla çocuklar genç olur. İlgisizlik, sevgi sözleri söylense de kuru sözcükler bir şey ifade etmez, o sevgiyi hissedemeyen çocuklar anneden uzaklaşırlar. Paylaşmamaya sadece aynı evde yaşamaya başlarlar. Ne yazık ki bu yitirilen bağ bir daha kurulamaz. Uzak bir anne-evlat ilişkisi ileriki yıllara da taşınır. Oysa annenin arkadaşlarına, günlere, televizyon izlemeye ayıracak bolca vakti vardır. Çocuklarının hayallerini, korkularını, sevdalarını bilemeden onları yalnızlaştırarak hazin bir çocukluk hikayesini tutuştururlar ellerine. O hüzünlü yalnız çocukluk sülük gibi yapışır o çocukların üstlerine, bir türlü koparıp atamazlar çocukluklarındaki huzursuzlukları, eksiklikleri bazıları aşabilseler de bazıları o zamanların yaralarını saramadan ömür geçirirler yaralı ve bereli. Sanırım işte buna benzer kopuk bir bağ annenizle yaşadığınız. Annelerin evlatlarını çok sevdiklerine kuşku yok, bu su götürmez bir gerçek. Kayırmalar da olabiliyor, belki elinde olmadan, erkek çocuğuna karşı, erkek çocuğunu güç olarak görüp bundan haz duyarak daha bir eğilim gösterebilir oğluna. Halbuki kız çocuklarının da birer birey olarak hazırlanması gerekir hayata. Kızların önce kendileri sonra da eşi tarafından korumaya alınacağı düşüncesiyle birey olması gerekmemektedir onlara göre, o hep korunacak biridir.
Nereden bilecekler çocuklarının hayallerini? Kimler dokunmuş onların ruhuna? Kimin umurunda onların sevdaları? Bu umursamazlık, boşvermişlikleriyle kızlarıyla aralarına ördükleri duvarı daha yükseltirler. Sizin annenizle aranızdaki duvar da git gide böyle yükselmiş uzaklaşmışsınız ailenizden. Onun kardeşlerinize farklı, size farklı yaklaşımını gözlemek, bir erkek arkadaşın sıcacık yaklaşımı, ilgisiyle bir nebze ötelense de yine gündeminize gelmiş oturmuş evlilik arzunuza karşı gelmesiyle. Ne yazık ki bazı aileler bağnaz düşünce şeklinden kurtaramıyorlar kendilerini, buna gayret de etmiyorlar. Oysa insanın nereli olduğundan daha önemlidir iyi bir genç olup olmadığı. Bazı konuları toplum olarak kendi içimizde aşmamız zaman isteyecek gibi gözüküyor. Bu yolda telef olan sevgiler de olacak, direnip kazananlarda. Sevgi güçlüyse zaman, sabır ve kararlılıkla illaki bu çıkmazlarda bir çıkış yolunu bulabilir sevenler yılmazlarsa. Siz de eğer eminseniz sevginizin arkasında durun, annenizle açık açık konuşun. Erkek arkadaşınızla tanıştırıp daha yakından tanıyıp farklı düşünmesini sağlayabilirsiniz. Annenize duygularınızı anlatın, ne kadar istediğinizi anlamasını sağlayın. Onun istememesinin nedeni sadece nereli olduğuyla mı ilgili? Hayıra bu nedenin yetmeyeceğini anlatmaya çalışın. Olur ya gerçekleştiremezseniz arzunuzu, bu konuyla ilgili aklınızda kalacak soruların cevabını yarınlar verecek size, ama tabi ki temennim bu değil. Çözüm annenizde gözükse de sizin tutumunuz kararlılığınız çok önemli. Hayatta hep iki yol ayrımı vardır, yan yollara sapmadan sevgisine ve kişiliğine güvendiğiniz çocuğun elini de sıkı sıkı tutun. Aile sizin aileniz olduğuna göre onları ikna etmek size düşüyor. Size hatırlatayım sevgili okurum, Karadeniz kızları inatçıdır tuttuğunu koparır. Sevgiler…
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR