X

“Merhaba Yeşim Hanım. Size uzun uzun içimi dökmek isterdim, buna çok ihtiyacım var ama vaktinizi almak istemiyorum. Kısaca anlatmam gerekirse altı buçuk yıllık bir ilişkim vardı. Başladığımızdan beri hep ciddiydik. Öyle yaşıtlarımız gibi laylaylom takılmıyorduk anlayacağınız. Birbirimizin gözünün içine bakardık. Kavgalarımız da oldu ama teselli hep birbirimizdik. Panzehir gibiydik. Üniversiteyi bitirdik, askere gitti, döndü, işe girdi. Çalışalım öyle hayatımızı kuralım dedik hep, ilerde biraz rahat etmek adına. Bunca yıl beraberdik sonuçta. Anne- babamız kadar iyi tanırdık birbirimizi. Tek sığınağıydık birbirimizin, yani güvenirdik. Sonra bir süre fazlaca tartışmaya başladık. Zor bir zamandı ikimiz için de. Ayrıldık, ama hani her çift böyle ayrılıp barışır ya ciddi bir şey gibi değildi. Sonuçta ikimizde sinirliydik ve o ara çok kavga ediyorduk. Ağzımızdan öyle çıkmıştı, barışmak üzere ayrılmak gibi bir şeydi yani benim için. Ama öyle olmadı. Barışamadık. 6,5 yıl emek verdiğimiz ilişkimiz bittikten 10 ay sonra başka biriyle evlendi bu yaz. Yaşadığım acının tarifi imkansız. Ne kadar uğraşsam da unutamıyorum onu. Hayatımın o kadar büyük bir parçasını kaybettim ki kolum kanadım kırıldı. Söyler misiniz Yeşim Hanım, ben böyle delicesine sevdiğim bir insanı unutup nasıl hayatıma devam ederim? Nasıl bir başkasını severim? Nasıl ondan başkasıyla evlenirim? Aklım, mantığım en önemlisi kalbim kaldırmıyor bu olanları. Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim.”


Sevgili okurum,

Gözlerinizde akacak yaş kaldı mı? Kalmadı değil mi? Ağlayın, atın içinizdeki öfkeyi. İyi ki gözyaşlarımız var, ağlayabiliyoruz. Biz kadınlara nasıl da iyi geliyor ağlamak, hepimiz rahatlıyoruz. Bazen günler geçmek bilmez, yaşadığımız acılara takılı kalır sanki. O elem dolu günlerden hiç çıkamayacaksınızdır gibi gelir o günlerde size, ama çıkarsınız. Zor da olsa, bu da bir imtihandır, bizim imtihanımız. Bir gün bir bakarız, bir hafiflik var içimizde. Gülüyoruz, hem de kendimizi zorlamadan. İşte o an şükrederiz Allah’a, yeniden dünyaya gelmek, bir kabustan uyanmak gibidir o zamana kadar yaşadığınız.


Siz acıları içinizde sindirip, hayata yepyeni bir sayfa açmak için gülümserken, o kişinin hesabı vicdanıyla hiç bitmez. Bu bir vebaldir vicdanı olan için. Sözünün eri biri değilmiş. Size şunu söyleyebilirim, o bu yaptığını içine sindirebiliyorsa siz daha rahat sindirin, kabullenin. Ama şunu bilin ki bu yeni aşkın heyecanı bittiğinde siz hep aklının bir köşesinde olacaksınız. Pişman olacak yaptıklarına, belki bu pişmanlığını size bile söylemeye çalışacak, ama siz bütün kapılarınızı ona kapatmış olacaksınız. Bu durum sizin kanadınızı kıracak, artık ruhunuz özgür bir kuş gibi uçamayacak, hep tedbir, hep tedbir olacak hayatınızda, zırhlara bürüneceksiniz, bütün insanların söylediklerine karşı güvensizlik yaşayacaksınız.


Onca seneyi bir çırpıda çöpe atabilen bir insanı ve ardından hemen evlenmesini anlamlandıramamanız doğal. Nedeni ne olabilir? Sizden daha mı çok sevdi onu? Sanmıyorum, sebebi bu değildir. Belki de yeni bir insanla olan ilişkisinin heyecanıyla, tekrardan yıllarca bir ilişkiye zaman harcamayıp bir an önce evlenmek istedi. Bunun cevabını zaman verecek size. Duyacaksınız bir şekilde. Ama biliyor musunuz, güçlü insanlar yenilmezler yaşadıklarına. Siz de yenilmeyeceksiniz değil mi? Biliyorum, yenilmeyeceksiniz. Yenilmek yok. İzi, tecrübe olarak kalacak yaşadıklarınızın, bir karartı gibi beyninizin bir köşesinde saklayacaksınız. Sonra, diğer iyi insanlar, ruhunuzdaki bu izi daha silik hale getirecekler. Zaman her şeye muktedirdir. O, bütün acıları örtüyor, ilaç gibi geliyor insanın ruhuna. Biraz ağır ağır tedavi etse de en iyi ilaç unutmak için. İnsan hayal kırıklığına uğradığında herkesten uzaklaşıp yalnızlığa sokuluyor, bir daha nasıl güvenebilirim korkusuyla ister istemez en güvenli sığınak yalnızlık oluyor.


“Bir kez kaçar uçurtması,

Sonra, gökyüzüne küser insan"



Siz de küseceksiniz aşka. Bir daha sevmek mi? Nasıl severim diyerek, içinizden ettiğiniz tövbelerle yatıp, yine tövbelerle kalkarken, bir gün gelecek unutacaksınız. Tövbeler dökülmeyecek dudaklarınızdan. Neden mi? Hayat o kadar da kötü değildir çünkü. Bir gün, o doğru erkek sizin karşınıza çıkacak. Çıkmayacak mı sanıyorsunuz yoksa? Tabii ki çıkacak. Sözüne, sevgisine güvenilir erkekler de var çok şükür. O aslan yürekli erkeklerden biri, sizi hayatla, aşkla yeniden barıştıracak. Buna inanın. Yeniden bir kıpırtı olacak yüreğinizde. Bir daha yaşayamam sandığınız duygular sizi sarmaya başlayacak. Ama, o kişiyi bugünlere taşır, dünde bırakmayı becermezsek, yarınlarımızı da ziyan ederiz. Oysa yarınlar da güzel günler olacak. Olmalı, istemeli, çaba sarf etmeli, emek vermeli, sonra da beklemeliyiz o ümit dolu yarınları. Akıllı olmak gerekiyor, fazla hissiyata takılmadan, mantığı elden bırakmadan yaşamalı. Yoksa ziyan olur gider hayatımız. Yıllar sonra bir bakarsınız, dilinizde Sezen’in Kaybolan Yıllar’ı, ruhunuzda pişmanlıklar. Bunları yaşamak istemiyorsanız kendinize bir iyilik yapın, toparlanın en yakın zamanda.


Yaşadıklarınızı geçmişte bırakmayıp, hayata sarılmaz, dünlere takılı kalırsanız yarınlardan hiçbir şey umut etmeyin. Hayat Noel baba değil. Emek istiyor, azim istiyor, iştirak istiyor, hep istiyor, sonrasında veriyor, unutmayın! Şimdi toparlanın, giden gitmiş, güle güle deyin ona. Kendi hayatınıza sımsıkı sarılın. Yapacak çok işiniz var. Yeni, güzel şeyler olacak, kaybedecek vakit yok. Çıkın, hava alın, soğuk da olsa iyi gelir. Soğuğu teninde hissetmek kendine getirir insanı. Dışarda hayat devam ediyor. Her şeye rağmen yaşamak güzel. Onunla savaşıp “Yenemedin ki!” demek güzel. Sizi de yenemeyecek değil mi? Sevgiler, güzel kalpli okurum..


***



Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com

Twitter: @yesimtijen