Kocam alışveriş merakıma kafayı taktı...
“Selamlar Yeşim Hanım. Ben alışveriş yapmayı, gezmeyi çok seven bir kadınım. Fırsat buldukça arkadaşlarımla vakit geçirmek hoşuma gidiyor. Ayrıca giyimime kuşamıma özen gösteriyorum ve indirimleri takip etmek, kendime güzel şeyler almak da beni mutlu ediyor. Çok şükür çalışıyorum, kazanıyorum ve iyi kötü kendi ihtiyaçlarımı dengeleyebiliyorum.
Ancak eşim için durum biraz farklı. Normalde çok karışan, kızan biri değildir ama nedense benim bu alışveriş merakıma kafayı takmış durumda. Ona bir türlü derdimi anlatamıyorum. O sürekli benim boşuna para harcadığımdan yakınıp duruyor. Oysa ki hiçbir şeyimizi ihmal etmiyorum, maddi olarak sıkıntıda da değiliz. Ona kalsa hiçbir şey satın almayacağız sanki. Son zamanlarda özellikle bu konuda tartışmaya başladık. Bu durum beni çok üzüyor. Kimseye bir zararım olduğunu düşünmüyorum. Ama en çok keyif aldığım şeylerden birinden de sırf eleştiriliyorum diye vazgeçmek istemiyorum. Sizce ne yapmalıyım?”
Rumuz: Üzgün
Yeşim Tijen'in cevabı:
Bugün işleyeceğimiz konuyla bütün sırlarımız ortaya dökülecek sanırım. Biraz deşifre olacağız biz bayanlar, ama anlayabilecekler mi kadınları? Sanmam. Aslına bakarsanız sevgili okurlar, konu alışveriş olunca erkeklerin kadınları anlamasını bekleyemeyiz, dünyaları o kadar farklı ki. Oysa kadınlar masum, hiç günahları yok bu konuda. Bütün sektörlerin hedefi kadın değil mi? Her şey bu kadar göz önündeyken, adım başı dükkan, adım başı alışveriş merkezleri, reklamlar, özel günler, anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, öğretmenler günü vs. dolayısıyla hep alışverişe bir davetiye var kadına. Ne yapsın kadınlar? Böyle yapılarak yıllardır süregelen hep bir alışverişe teşvik yok mu? Zaten hedef edilen de kadın kitlesi olunca tabii kadın alışverişi sevecek. Hem hedef kitlesi olarak kadını seçiyorlar hem de evde de niye bu kadar alışveriş yaptın diye yine kadını suçluyor erkekler. Kimse bu tarafından bakmıyor.
Diğer bir tarafı da, alışveriş her şeye iyi geliyor. Rahatlatıcı bir etkisi olduğunu kim inkar edebilir? Vücut serotonin denilen mutluluk duygusu salgılıyor alışverişle. Kadın da akıllı bir varlık, mutluluğu alışverişte yakalamayı öğrenmiş bir kere, bakıyor aldıkça hep mutlu oluyor o da kendi kendini şımartıyor, bazen ödüllendiriyor, kısacası mutlu oluyor. İşin şakası bir yana sevgili okurlar, kadın hassas bir ruha sahip. Bazen mutluluğunu paylaşmak için seviyor, sevgisini göstermek için üzülüyor, üzüntüsünü unutmak için alışverişle tatmin yoluna gidiyor. Kocasına kızıyor, ondan öfkesini almak için harcıyor, harcadıkça intikamını alıyor, kavga etmek yerine bu şekilde kibarca cezalandırılıyor.
Bunun bir de ruhsal boyutu var. Belki de evveliyatı çocukluğundaki anne baba sevgisinin çocuklar açısından doyurucu olmadığı durumlarda, o boşluğu, tatminsizliği ya da yaşadığı zamandaki eksikliklerini, duygusal sıkıntılarını, yalnızlığını, hayal kırıklıklarını, korku ve endişelerini alışverişle giderme yoluna da gidebiliyor kadınlar. Günümüzde kadının imajı güzellikle eşleştiriliyor, kadından beklenti bu yönde. Medya yoluyla kadınlar bilgilendirilip teşvik ediliyor, ne de olsa yıllardır kadınlar da büyüğünden küçüğüne bunun farkında, güzelleşmek için ne yapıp edip, paraları yoksa bile gün yapıp o parayı bulup güzelleşmek için harcıyor. Kadın yalnız dış görüntüsüne değil evine de meraklı. Evini de güzel görmek ve göstermek istiyor. İşte beyler, paralarınız bu şekilde harcanıyor. Aslına bakarsanız amaç hep mutluluk ve de mutlu etmek siz farkında olmasanız da.
Sevgili okurum, sorunuz birçok kadını yaşadığı bir sorun. Eğer çok abartmıyorsanız harcamalarınızı, yarınlarınızı da öngörerek bir takım yatırımlar yapıyorsanız, çalışıyorsunuz kazanıyorsunuz tabii ki de harcayacaksınız ama daima bir şekilde ileriyi de gözeterek. Çünkü yarınlarda neler olur bilinmiyor. Tedbirli olmak durumundayız, sorumluluklarımızı kendi zevklerimizin önünde tutmak zorundayız. Arkadaşlarla gezmek, harcamak güzel ama ölçüyü kaçırmadan, ne maddi ne manevi olarak ailenizi eşinizi ihmal etmeden bunları yapmalısınız. Mutlaka aileniz ön plandadır, ama harcayacağınız zaman dilimi olarak da öncelik onların olmalı.
Çünkü aile bütünlüğü her şeyden önde gelmelidir. Daha sonra etrafımız, arkadaşlarımız gelmeli. Diğer yandan harcamanın sonu yok, alışveriş dürtülerine karşı koymaya, çaba göstermeye çalışın, egzersiz yapar gibi her sokağa çıktığınızda beğendiğiniz bir şeyi almamak için kendi kendinize inatlaşın bakalım bu dürtüleri yenebiliyor musunuz? Bununla kendi durumunuzu tespit edersiniz. İnsan yarınlarını da düşünerek harcama yapıyorsa, kanımca bir sakıncası yok ipler sizin elinizde olduğu sürece. Ama siz artık alışveriş hastası gibi sürekli ne alayım, nereye harcayayım derdindeyseniz o zaman durum kötü, bir psikolog yardımına ihtiyacınız olacak demektir. Para kazanıyor olmanız o parayı istediğiniz gibi harcayacaksınız demek değildir. Sizin özgürlüğünüz ailenizle bağlantılı, eşiniz de böyle yapsa siz kabul eder miydiniz? Bunları da göz önüne alarak hayatınızı yeniden düzenleyin. İnsan aklına koyarsa kendi kendini de terbiye edebilir, telkin yoluyla kendini ikna ederek bunu kendinizde siz gözlemleyeceksiniz. Eminim siz kendi kendinizin farkındasınızdır. Bizi mutlu eden şeyleri yapalım, ama eleştiri alıyorsak ne olur ne olmaz bir kendimizi sorgulayalım sevgili okurum. Sevgiler…
***
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
Twitter: @yesimtijen
YORUMLAR