X

Yeşim Hanım iyi günler, ben 19 yıldır evli bir erkeğim. En büyüğü 18 yaşında olmak üzere 3 oğlum var. Eşim ile görücü usulü evlendim. Eşim ile aynı zamanda uzaktan akraba oluyoruz. Evliliğimizin ilk yıllarında aile içi sebeplerden dolayı anlaşmazlıklar oluyordu. Rahmetli annemle evlerimizi ayırdıktan sonra evliliğimiz mutlu bir şekilde devam etti. Ben devlet memuruyum. Birkaç yıl önce İstanbul’a tayin istedim. Benim eşim evlendiğimizden 2018 yılına kadar tesettürlü idi. İstanbul’a gittikten sonra oyunculuk ajanslarına kayıt oldu ve tesettürünü çıkarıp yeni hayat tarzını seçti. Ben bu konuda hiçbir şekilde niye açıldın veya niye oyuncu oldun demedim. Büyük oğlumuz yeni ergenliğe giriyordu. Annesini hep tesettürlü gördüğü için bu durumu kabul etmedi. İkimizin aileleri de muhafazakar olduğu için bu durumu kabul etmekte zorlanıyorlar. Büyük oğlumu 2020 yılında memlekete gönderdim. Eşim İstanbul'da sinema sektöründe çalışmaya devam etti. Bir sinema filminde başrol oynadı. Oğlum bu durumu kabul etmiyordu. 8 ay sonra tekrardan İstanbul’a geldi ve annesinin bu işlere gitmesini istemiyordu. Annesi ise bu işlere gideceğini ve kendini bu konuda geliştireceğini söylüyordu. İstanbul’da birçok kez annesine ve bana şiddet uygulayıp mahkemelerde, savcılıkta ve polis karakollarında vakit geçirdik. Geçen sene eşim ve çocuklarım ile birlikte İstanbul’dan memlekete geldik. Eşimin ailesi ile bu durumu konuştuk. Ailesi de kızlarının bu hale gelmesine sebep olarak beni suçladılar. Geçen sene il dışı tayin ile tekrardan memlekete oğlumun zoru ile tayin istedim. Eşim bu konuda çok sinirlendi ve sorunlarımız daha fazla arttı. İstanbul’dan taşındıktan sonra eşim başrol oynadığı filmin galası için İstanbul'a gideceğini söyledi ama oğlumuz bu durumu kabul etmedi ve annesine şiddet uyguladı. 2 gün karakolda kaldı sonra ben eşimi İstanbul’a ortanca oğlumla gönderdim. Eşim şu anda memlekette bir kafede çalışıyor. Çalıştığı yerde gündüz saat 12’den gece saat 12 bazen 1’e kadar çalışıyor. Eşimi birkaç ay önce, 1 gün tatil için evde olduğu zaman akşam saat 11 gibi kafeden arayıp bir şarkı provası için çağırdılar. Ben evde kalıp dinlenmesini istedim, o bunu kabul etmedi ve gitmek istediğini söyledi. Aramızda tartışma çıktı ve bana “Ben bir sanatçıyım, senden izin almak zorunda değilim” dedi ve ben de kendimi kaybettim ve şiddet uyguladım. Sonra büyük oğlum bizim odaya gelip annesine şiddet uyguladı ve o akşam gitmedi. Ertesi gün eşyalarını toplayıp ayrı bir eve taşındı. Yaklaşık 3 aydır ayrı yaşıyoruz. Bazen çocukları görmek için eve geliyor. Evden ayrılmadan önce anlaşmalı boşanmak için dilekçe vermiştik fakat erkek kardeşi bu durumu kabul etmedi ve bizim oğlumuza “Git anneni köye götür” dedi ve ertesi gün iptal dilekçesini verip dava düştü. Eşim şimdi ailesi ile bağlarını tamamen koparmış ve onları hiç dikkate almıyor. Şimdi eşim hiçbir şekilde resmi ve dini boşanmayı istemiyor. Eşim büyük oğlumuzu kendi evladı olarak görmüyor. Diğer iki çocuğu çok seviyor. Eşim ile aramızda ciddi bir problem yoktu sadece çalışma saatlerini düzenlemesini ve çocuklar ile ilgilenmesini istiyorum. Eşim de büyük oğlum evde olduğu sürece ona uygulayacağı şiddet nedeniyle aynı evde kalamayacağını söylüyor. Büyük oğlum da annem istediğim kurallara uymazsa eve gelmesin diyor. Eşim de resmi ve dini olarak boşanmayı istemiyor çocuklardan dolayı tabii ki ben de bunu istemiyorum. Fakat eşimin ayrı evde olması hem maddi hem sosyal baskılardan dolayı istemiyorum. Ben iki arada bir derede kaldım. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık misali ortada kalmışım. Eşim ailesini ve benim ailemi düşman olarak görüyor ve onlarla karşılaşmak istemiyor. Şu an bir psikologdan ben, oğlum ve eşim profesyonel destek alıyoruz. Yeşim Hanım bu evliliğimiz hakkında ne düşünüyorsunuz ve bize ne önerirsiniz?


Yeşim Tijen'in cevabı:

Ne güzel, ne umutla evliliğimiz hakkında ne önerirsiniz demişsiniz. Bana kalsa hep umut dağıtacağım, gönlüm sizler için hep güzellikler diliyor ama bir de görünen köy var ki… O da kılavuz istemiyor sevgili okurum. Öncelikle herkese merhaba. Hep yazılarımda kadınların hayalleri olduğundan bahsederim. İşte size hayalleri olan bir kadın… Nasıl da kendini yıllarca içinde saklamış… Tabii kimseye “Sen kapalı ya da açık olmak istiyor musun?” diye sorulmuyor, ailesi nasıl yaşıyorsa ona göre isteyerek ya da istemeyerek şekil alıyor ama sonra düşünceler hayata bakış değişebiliyor. İnsan hep aynı kalamıyor; hayattan ne istediğini, ne beklediğini keşfedince kendinden çıkmak hayallerinin peşine düşmek isteyebiliyor. Hayaller insanı yaşama bağlar ayakta tutar eşinizde kendinde sakladığı sizlerin hiç aklına gelemeyecek hayalini sonunda gün yüzüne çıkarmış oldukça cesaretli bir kadınmış. Cesaret değişimin başlangıcıdır. “İnsanlar dışardaki savaşları içindeki savaşları kazandığında kazanır” demişler ya aynen öyle olmuş… Eşiniz kendini anlamaya başladığında atması gereken adımları atmış, görünen şimdiye kadar başarılıda olmuş. Bir filmde başrol oynamış. Buradan bakıyorum da eşiniz devrim gibi bir adım atmış. Tabii ki bu durum tepkilere de sebep olmuş; aileleriniz, oğlunuz bu değişime karşı durmuş ama eşiniz sizinle evli olsa üç çocuğu da olsa hayat onun hayatı… Bu kadar adım atmış bir kadın bu adımlarından geri dönmez dönmemeli de… O kendi hayallerinin peşinden giderken aile karışmış, yıllarca kapalı olan bir kadının birden açılmasından öte sanat camiasına girmiş olması oğlunuzu ve ailelerinizi öfkelendirmiş. Sizi suçlamışlar. Ne yapabilirdiniz? Dövüp eve hapis etmenizi mi bekliyorlardı? Olabilir mi böyle bir şey? Yakışır mı bu hareket? Neden erkekten hep şiddet bekleniyor insan anlayamıyor… Beyefendice yaklaşım daha çok yakışıyor bunu göremiyorlar. Düşünseniz ya… Böyle bir yaklaşımdan sonra o kadın mutlu olabilir mi? Diyeceksiniz ki ama bizler de bu durumdan mutlu değiliz…


Bazı durumlar için yapacak bir şey yoktur; yaşanacaklara izin vereceksiniz aksi durumda muhafazakar bir adam olarak eşiniz ile aynı ortamlarda olmaktan, ona ayak uydurmaya çalışmaktan mutsuzlaşırsınız. Kendinizden uzaklaşıp yabancılaşırsınız… Size düşen onu kendi çizdiği bu yolda serbest bırakmak olmalı. Ne yaşayacaksa yaşayacak o, bu yola çıkmış. Siz, çocukları, kendi ailesinin karşı durması onu yolundan döndürmediğine göre, film sektörüne devam etmeye, şarkıcılık için çalışmalara başladığına göre elde ettikleriyle başardıklarıyla eşiniz mutlu. Eğer sizlere rağmen taşlarını döşediği bu yoldan dönerse hayatı boyunca sizleri suçlayacak, bu konu yüzünden başınızın etini yiyecek hep kavga edeceksiniz. Şu an bunu göremiyor, idare ederek bir yere varacağınızı düşünüyorsunuz. Oysa yolun sonu gözüküyor. Yolun sonu ayrılık. Siz görmek istemiyorsunuz. İdare, idare de nereye kadar idare edebileceksiniz? Bir yanda oğlunuzu tutmaya çalışıyorsunuz. Bir yanda eşinizin ailesine hesap vermeye çalışıyorsunuz, suçlanıyorsunuz. Diğer taraftan eşinizi hayatınızda tutmaya çalışıyorsunuz. Hep birilerini anlamaya çalışıp kendinizi anlatmak zorunda kalıyorsunuz. Çocuklarınızın annesi diye bir ömür evli kalmak zorunda değilsiniz.


Boşanmaktan bu kadar korkmamalı, kaçmamalısınız. Bazı durumlarda boşanmak hoşa gitmese de çözümdür artık çok farklı dünyalardan başka pencerlerden hayata bakıyorsunuz hatta o ayrı evdeki pencereden başka yöne bakıyor. Onun ve sizin hayattan beklentileri, doğruları, yanlış olarak gördükleri bu kadar farklıyken nasıl bir arada yaşayabileceğinizi düşünüyorsunuz? Ben bir arada devam edebileceğinizi düşünmüyorum ama iyi bir dost olarak kalabilirsiniz şimdi eşler bunu başarabiliyorlar. Ortak çocuklarınızın olması da zaten bunu gerektiriyor eşiniz sanat camiasına katıldı diye anne olduğunu unutmayacaktır. Şu an kendi savaşlarıyla meşgul yoksa annelikten vazgeçecek değildir kadınlar çocuk da kariyer de yapacak kadar becerikliller ve şu an düşünülmesi gereken tek kişi oğlunuz… Oğlunuz tehlikeli davranışlar içinde. Annesine, size şiddet uyguluyor. Daha önceden böyle bir çocuk değilmiş Oğlunuzun başı belaya girebilir, birinize bir şey olabilir. Oğlunuzu bu durumdan yanlış bakış açısından uzaklaştırmalısınız.


Kapalının kapalı diye daha namuslu açığın açık diye namussuz olmadığının bilinciyle kadına bakmayı öğretmelisiniz. Mevlana demiş ki “Edep sahibi tokadın sahibini aramaz sebebini arar.” Bu söz ne kadar çok şey anlatıyor anlamak isteyene tabii… Bu bir zihniyet meselesi. Bu zihniyet değişmeli. Şu an çok deli çağları. Çok dikkatli adımlar atmak lazım. Bu beraberliği saygı çerçevesinde bitirip çocuklara da annelerinin hayatına bu saygıyı aşılamaya çalışmalısınız. Siz ve oğlunuz terapilere devam etmeli. Burada maalesef herkes için bulunabilecek bir orta ya da yeni bir yol yok. O yüzden size kalan eşinizin yolundan çekilerek kendi yolunuza gitmeniz, kendinize çocuklarınızla yeni bir hayat kurmanızdır diye görüyorum. Gelecekten korkmayın sevgili okurum bazen şiddetli yağmurların peşinden öyle güzel güneş açar ki sizin içinde öyle olacaktır hayata yeni umutlarınızla devam etmelisiniz.


Sevgiler sevgili okurlarıma…


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.


İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com