HT Hayat Anasayfa Yetişkinlikte DEHB teşhisi alan kadınların yaşadığı zorluklar | Sağlık

DEHB uzun yıllar boyunca “hiperaktif erkek çocuk” davranışıyla açıklanan bir bozukluk olarak görüldü. Kız çocuklarının belirtileri daha sessiz ve içe dönük seyrettiği için, hem öğretmenler hem aileler hem de sağlık sistemi tarafından daha az fark edildi. Bugün hâlâ dünya genelinde erkek çocuklara iki kattan fazla tanı konuluyor gibi görünse de araştırmalar bunun önemli ölçüde sistemsel önyargılardan kaynaklandığını ortaya koyuyor.


Bu nedenle birçok kadın, belirtilerini yıllarca anlamlandıramadan yaşıyor. Dağınıklık, unutkanlık, duygusal dalgalanmalar ya da odaklanma güçlüğü gibi belirtiler genellikle “kişisel yetersizlik”, “duygusal hassasiyet” ya da “anksiyete” olarak yorumlandığı için doğru tanı çoğu zaman yetişkinliğe kalıyor. Bu gecikme; akademik başarıdan iş yaşamına, ilişkilerden özsaygıya kadar geniş bir alanda uzun yıllar süren etkiler bırakabiliyor.


Orta yaşta DEHB tanısı alan kadınların sayısı neden artıyor?

Yeni araştırmalar, kadınlarda DEHB tanısının daha geç anlaşılmasının neden bu kadar yaygın olduğunu ve orta yaşta tanı alan kadın sayısının neden hızla arttığını çok daha net biçimde ortaya koyuyor. Yayımlanan çalışmada 28 kadınla yapılan karma yöntemli araştırma, çocukluktan yetişkinliğe uzanan bir “gözden kaçırılma” döngüsünü ayrıntılarıyla ortaya koyuyor.


Araştırmanın temel bulgularından biri, kadınların erken yaşlardan itibaren yoğun eleştiri ve destek eksikliğiyle karşılaşması. Katılımcıların büyük kısmı, çocuklukları boyunca davranışlarının “tembellik”, “dağınıklık”, “umursamazlık” ya da “duygusal dengesizlik” gibi etiketlerle açıklandığını ve bu nedenle akademik ve sosyal zorluklarının ciddiye alınmadığını belirtiyor . Bu erken dönem deneyimler, yıllar içinde içselleştirilmiş suçluluk, utanç ve düşük özsaygı olarak birikiyor. Çalışmada birçok kadın, DEHB belirtilerini anlamlandıracak hiçbir bilgiye sahip olmadıkları için kendilerini “bozuk”, “problemli” ya da “yetersiz” hissettiklerini aktarıyor.


Tanının gecikmesinin bir diğer nedeni, sağlık sistemiyle yaşanan olumsuz deneyimler. Kadınlar belirtileriyle defalarca başvurmalarına rağmen, çoğu zaman depresyon ya da anksiyete tanılarıyla eve gönderildiklerini, DEHB’nin neredeyse hiç akla getirilmediğini ifade ediyor.


Araştırmanın önemli katkılarından biri, gecikmiş tanının kadınların yaşam evrelerinde nasıl farklı izler bıraktığını belgeleyen ilk kapsamlı çalışmalar arasında olması. Katılımcılar, çocuklukta öğrenme zorluklarının, ergenlikte kimlik çatışmalarının, yetişkinlikte ise iş yaşamı ve ilişkilerde tekrarlayan başarısızlıkların etkisini ayrıntılarıyla anlatıyor. Araştırma, gecikmiş tanının etkilerinin yalnızca bir döneme değil, tüm yaşam akışına yayıldığını gösteriyor: çocuklukta fark edilmemiş akademik zorluklar, genç yetişkinlikte düşük özsaygı ve ruhsal sorunlar, yetişkinlikte tükenmişlik, iş değişiklikleri ve yetersizlik hissi bir arada görülüyor.


Bulgular, kadınlarda orta yaşta tanı oranlarının yükselmesini iki temel nedene bağlıyor. Birincisi, kadınların artık kendi yaşam deneyimlerini daha iyi tanıyor ve nörogelişimsel farklılık ihtimalinin farkına varıyor olması. İkincisi ise son yıllarda bilimsel literatürde kadın DEHB’sine dair daha fazla veri üretilmesi ve bunun toplumda farkındalığı artırması. Bu iki süreç birleşince, yıllarca yanlış etiketlenmiş ya da hiç değerlendirilmemiş kadınlar 30’lu, 40’lı hatta 50’li yaşlarda tanı almaya başlıyor.


Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri ise tanı aldıktan sonra yaşanan duygusal dönüşüm. Katılımcıların çoğu tanıyı “hayatım nihayet anlam kazandı” diye tanımlıyor; gecikmiş tanı nedeniyle “farklı bir hayat yaşayabilecekken yaşayamadıkları” için yas tuttuklarını ama aynı zamanda ilk kez rahatladıklarını ifade ediyorlar. Bu yönüyle tanı, yalnızca bir etiket değil, uzun yıllardır süren içsel çatışmayı açıklayan bir pencere olarak görülüyor.




Fotağraf: Casey Curry/Invision/AP


Annie Lennox’un 70 yaşında aldığı tanı: “Hayatım boyunca bununla yaşamışım ve adını bilmiyormuşum”.


Geç tanı alan kadınların hikayelerine dair farkındalık artarken, 80’lerin ünlü Eurythmics grubundan tanıdığımız Annie Lennox’un açıklamaları da bu tabloyu geniş kitleler için görünür hale getirdi. 70 yaşında DEHB tanısı aldığını söyleyen Lennox, yıllarca fark edilemeyen belirtilerin yaşamını nasıl etkilediğini şöyle ifade ediyor: “Şaşırmadım… Hayatım boyunca bununla yaşadığımı şimdi anlıyorum.”


The Standard’a verdiği röportajda Lennox, çocukluğundan beri yoğun zihinsel hareketlilik, odaklanma güçlüğü ve “eş zamanlı olarak yüzlerce düşüncenin akması” gibi deneyimlerin hep hayatının parçası olduğunu anlattı. Lennox ayrıca, DEHB’nin özellikle kadınlarda geç fark edilmesinin ne denli yaygın olduğunu artık kendi hikâyesi üzerinden gördüğünü söylüyor: “Benim kuşağımda kimse bu konuları bilmiyordu. Sadece ‘dağınık’, ‘dalgın’ ya da ‘zor biri’ olduğun söylenirdi.”


Şarkıcı, tanı sonrası ilaç kullanmayı tercih etmediğini, bunun tamamen kişisel bir karar olduğunu vurgulayarak şöyle devam ediyor: “İlaç kullanmıyorum. Ama tanı almak bana bir açıklama getirdi; kendime karşı daha anlayışlı olmayı öğrendim.”


Lennox’un açıkça ifade ettiği bu duygular, Scientific Reports çalışmasındaki kadınların anlattıklarıyla dikkat çekici şekilde örtüşüyor. Çalışmaya katılan pek çok kadın gibi, o da tanının hayatına geç gelmesinin yarattığı karmaşık duyguları dile getiriyor: yıllarca süren kendini suçlama, hiçbir zaman tam olarak “neden böyle olduğunu” bilememe ve tanıyla birlikte gelen rahatlama.


Diğer araştırmalar ne söylüyor?

2020 - 2024 arası yapılan çalışmalar, kız çocuklarının DEHB belirtilerini toplumsal beklentilere uyum sağlamak için maskelediğini gösteriyor. Bu maskeleme, tanıyı ortalama 5-12 yıl geciktiriyor.


Kadınlarda DEHB, erkeklere göre daha yüksek oranda anksiyete, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğuyla birlikte görülüyor; bu eş tanılar DEHB’nin fark edilmesini daha da zorlaştırıyor.


2019 Uluslararası Konsensus Raporu, DEHB’nin yalnızca hiperaktivite ile değil, yürütücü işlev bozuklukları ve öz düzenleme güçlükleriyle açıklanmasının daha doğru olduğunu vurguluyor.




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.