X

Aybaşı, ay hali, menstruasyon: Aslında adet döngüleri için kullandığımız kelimelerin hepsi bir şekilde konunun Ay ile ilgili olduğunun bir göstergesi. Adet döngüleri için ortalama kabul edilen sürenin tıpkı Ay’ın bir döngüsünü tamamladığı süre gibi, 29,5 gün olmasının tesadüf olamayacağı üzerinde biraz düşündüğümüzde, bir bağlantı olabileceği aklımıza yatıyor. Astrolojik olarak Ay’dan etkilendiğimiz de yaygın bir söylem, hatta astrolojiye inanmıyorsanız bile, Ay’ın yerçekimi üzerindeki etkilerine bağlı gelişen bazı Dünyevi olayların bunu bir nebze kanıtlayabileceğini düşünebilirsiniz. Neticede konuyu ilk bulandıran da Charles Darwin olmuş, heyecanlı araştırmacımız adet döngülerinin uzunluğu ile Ay’ın Dünya’nın çevresindeki gezintisini tamamlama süresi arasındaki bağlantı üzerinde akademik bir şekilde kafa yoran ilk kişilerdenmiş. Öncesinde Hipokrat ve Aristo’nun da menstruasyonun ayın hangi zamanlarında gerçekleştiğine dair gözlemlerini aktardığı biliniyor.


Adet döngüleri üzerinde -profesyonel olmayan şekilde- çalışmaya ve yazmaya başladığımdan beri, adet gören insanların Ay Hanım’dan doğrudan etkilendiğine bütün kalbimle inandım. Bu hem çok sihirli hem de çok romantik bir bağlantıydı. Evrenle mükemmel bir uyum içerisinde olabileceğimizin kanıtıydı. Başucu kitaplarımdan olan The Red Moon’un yazarı Miranda Gray, The Red Tent topluluğu ve her sözüne heyecanla inanmayı isteyeceğim birçok yazar, bu bağlantının sihri üzerine harika şeyler anlatmıştı.


Ben de öyle yaptım. Ay Hali köşemde yolculuğumda keşfettiğim acayipliklerin yanı sıra sık sık adet döngüleriyle ilgili keşiflerimi de paylaştım. Şimdi bu romantik ilgimin onuncu yılında, konuyu akademik olarak da ele almanın zamanı geldi.


Çeşitli kaynaklardan derlediğimiz bilgiler özetle bize, eskiden tüm kadınların ayın karanlık olduğu Yeni Ay evresinde adet gördüğünü, Dolunay zamanında ise yumurtlama evresine girdiğini, daha sonra yapay ışıkların hayatımıza girmesi ile birlikte bu eş zamanlılığın bozulduğunu söylüyor. Yine de günümüzde, tek bağlantının döngü uzunluğu olmadığı, Yeni Ay’da ya da Dolunay’da adet görmenin farklı etkileri olabileceği üzerinde çeşitli tartışmalar dönüyor.




Ay bize aslında ne yapıyor?

Konu ile ilgili onyıllardır süregelen bilimsel araştırmaların hepsi başka telden çalıyor:






Elimizdeki veriler, kesin bir sonuca ulaşabilmemiz için yeterli gözükmüyor. Fakat “Bu bağlantıya inanmıyorum ama bir güç var” diyebilmemiz için de, başka bağlantıları doğrulayan başka araştırma sonuçları mevcut:





Nasıl bir bağlantıya ihtiyacımız var?

Porsukların çiftleşmek için ayın en karanlık günlerini tercih ettiğini gösteren araştırma hepten kafamızı karıştırmadan önce, modern zamanlarda ay ışığının doğurganlık döngülerimizi etkileyecek kadar yatağımıza vurmuyor olduğunu üzülerek hatırlamamız gerek.


Bu noktada, gezegenle, uydularla ve evrenin muntazam derecede kaotik akışıyla nasıl bir uyum hayal ettiğimize karar vermek yeterli olacak. Adet döngülerini takip etmek, hiçbir şey için olmasa bile, ayın belirli zamanlarında yaşanan dalgalanmalara aşina olup yaşamımızı dengelemek için harika bir uğraş. Eğer kendi kendinize ya da adet gören diğer arkadaşlarınızla “bu ara reglim Dolunay’a denk geliyor kaçılın” şeklinde istatistikî bilgi sunmak isterseniz, insanlığa faydalı olabileceksiniz. Belki modern bilimin yöntemleriyle tam olarak kanıtlayamıyoruz ama bu yine de, böyle muazzam bir eşzamanlık üzerine kafa yormayacağız anlamına gelmiyor. Bedenimizi ve döngülerimizi tanımak, takip etmek daima çeşitli bağlantılarda derinleşmemizi sağlamaya devam edecek.