HT Hayat Anasayfa Banu’nun kredi kartı borcu - 4. bölüm | Hayatın Sesi

“Söylediklerimi kişisel alma Banu. Hepimiz böyleyiz. Onaylanmak, kabul edilmek için türlü taklalar atıyoruz. Giderlerinin yüksek olmasının sebebi, büyük ölçüde bu.”


“Böyle beni karşına oturtup konuşmak kolay. Bana kendinden örnek ver Taner.”


“Kalkıp beş yüz metre ötedeki semtte değil de burada ofis açıyorum mesela. Neden? Çünkü bu semt daha havalı. Çünkü bu semtte çalışanlar, yaşayanlar iyi kazanıyorlar ve beş yüz metre öteye ancak köy peyniriyle taze yumurta almak için gidiyorlar, psikolojik danışmanlık için değil. Tamam, burada iyi kazanıyorum ama altında ‘iyi eğitimli, iyi kazanan, sosyal statüsü yüksek kişilerin tercih ettiği psikolog’ olmak var.”


“...”


“Şaşırdın.”


“Evet.”


“Çünkü kendimle ilgili bu kadar açık konuşmamı beklemiyordun.”


“Doğrusu beklemiyordum.”

“İşin sırrı burada yatıyor. Kendini görmeye hazırsan, kendine karşı açık ve dürüst olursan, kendini yargılamadan değişmeye niyetlenirsen istediğin sonuca ulaşman kaçınılmaz.”


“...”


“Rahat ol, terapide değilsin. Bu haftaki denememiz üzerine sohbet ediyoruz. Bak, şu, olası giderlerini yazdığın tablo, şu da gerçekleşen giderlerini yazdığın. İkisi arasında 200 lira fark var. Saçını evde kendin yapınca, öğle yemeklerini evde hazırlayınca, indirimden bir şeyler almayınca sana kalan tutar. Sadece bir haftada. Ayda dört hafta var, hesap et.”


“Evet.”

“Nasıl hissediyorsun şu an?”

“Rahatlamış.”


“Şimdi o 200 lirayı bana verir misin? Eğer senin için de uygunsa şu zarfın içinde, kredi kartının yanında tutmak istiyorum.”


“Kartım da sende kalacak yani?”


“Evet.”


“Ama ay sonuna kadar nasıl geçineceğim?”


“Tablona bak. Üç hafta için elindeki tutar belli. Sen ikinci yedi güne konsantre ol, bütün ayı düşünmene gerek yok. Ama bundan önce bir şey önereceğim sana.”


“Neyle ilgili?”


“Borcunu bir kalemde silmenle ilgili.”


“Bir kalemde mi? İmkânsız Taner, imkânsız.”


“Eğer gerçekten istiyorsan, pekâlâ mümkün Banu. Önce bu haftaki başarını kutlayalım. Ne içersin?”


“Bir sade kahve iyi olur hakikaten.”

“Küçük de olsa, hedefine ulaştığında kendini mutlaka kutla. Başkalarını beklemeden kendini takdir etme, kutlama, onaylama alışkanlığı edinmek için mükemmel bir başlangıç.”


Kahveleri beklerken Taner sordu:


“Mehmet’le mi işe geliyorsun sabahları?”


“Geçen hafta öyle oldu. Onunla geldim, şirketten Uğur’la döndüm.”


“Telefondaki Banu’nun sen olduğunu anlamadı mı hâlâ?”


“Arabasına bindiğim ilk sabah avukat olduğunu, çalıştığı bankayı duyunca adımın Meltem olduğunu söyledim.”


“Adam salak mı, gelir, kapı ziline bakar.”


“Adım yazmıyor ki...”


“Banka kayıtlarındaki fotoğrafından da mı tanımadı seni?”


“Vesikalıkta saçlarım başka renk.”


“Sırf işe kolay geliyorsun diye diyaloğu kesmiyorsun.”


“Sihirli önerine gelelim Taner.”


“On beş dakika sonra bir randevum var. Aceleye getirmeden rahat rahat konuşalım istiyorum. Akşam müsaitsen yemek yiyelim. Davet sahibi benim. Yalnız akşam onda evde olmam lazım.”


“Olur, kaçta, nerede buluşalım?”


“Yedi nasıl? Bu civarda bir restoranda yer ayırtayım, dönerken trafik olmaz.”


“Bu civarda kalmak iyi fikir. Ama merak ettim. Niye onda evde olman lazım? Söylerken yüzünü ekşittin. Sorun mu var?”


“Uzun hikâye... Ayrılık vakti diye özetleyeyim. Nişanlım ya da eski nişanlım eşyalarını almaya gelecek.”


“Aaa... Nişanlın olduğunu bilmiyordum.”


“Karşılaştığımızda artık bir nişanlım yoktu. Ondan bilmiyordun.”


5. bölüm 8 Mart 2019 Cuma hthayat.com’da...



Diğer bölümler:


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.