Parlament mavisi ayakkabılarını, ayakkabılığın en arka yerine yerleştirip mutfağa geçti. Bir süre ne yiyip içeceğine karar veremeden tezgâha dayanıp öylece durdu. Kapının çalmasıyla bu kararsızlıktan da kurtulmuş oldu. Gelen aşağı komşunun kızı Asya’ydı. Ne zaman böyle serpilip genç bir kız oldun sen, diye geçirdi içinden. Kâğıt mendiliyle salya sümük olmasa, mavi spreyli saçlarıyla bir güzel dalga geçebilirdi ama anlaşılan durum baya ciddiydi.
“Hoş geldin Asya’cım.”
“…”
“Sen geç otur, ben sana bir bitki çayı hazırlayayım.”
“Olur.”
…
“Al canım, çay iyi gelecektir.”
“Tayfun, okula yeni gelen kızı eklemiş. Ondan nefret ediyorum.”
“Ne yapmış?”
“Hem insta’da hem face’de kızı arkadaş olarak eklemiş.”
“Hımmmm”
“Onu her yerden engelledim. Çok pişman olacak.”
“Olur tabii.”
…
17 yaşlarında, kendinden sekiz yaş büyük olan sevgilisiyle yaşadığı bir sahne canlandı zihninde.
“Selam, nasılsın?”
“Serkan, iyi ki aradın. Ben iyiyim sevgilim. Sen nasılsın?”
“Şeyy, sana söylemek istediğim bir şey var. Biz Derya ile barıştık ve evlenmeye karar verdik.”
“…Peki. Kendine iyi bak.”
“…Sen de, sen de.”
Telefonu kapattıktan sonra ağlama krizi geçirmişti. Onu kimsenin susturamadığı bu ağlama krizi, ilk aşk macerasının da finalini oluşturmuştu. Serkan’a ne gitme demişti ne de onun peşine düşmüştü. O günden sonra da Serkan için gözünden bir damla yaş akıtmamıştı. Serkan ise üç ay sonra bin pişman kapısına dayanmıştı. Özür dilemeler gururunu tamir etmiş olsa da Serkan’ı hiçbir zaman affetmedi. En büyük bedduası olan; Allah’a havale ediyorum dediği Serkan, hem işini hem de tüm mal varlığını bir yıl içinde kaybetmişti.
Bu ilk aşk enkazının ardından ona yaklaşmaya çalışan tüm erkeklere bu hikayeyi anlatmıştı. 17 yaşında bile ne kadar güçlü olduğunu ve onu asla üzemeyeceklerini göstermeye çalışıp durmuştu yıllarca.
Şimdi geriye dönme şansı olsa;
“Selam, nasılsın?”
“Serkan, iyi ki aradın. Ben iyiyim sevgilim. Sen nasılsın?”
“Şeyy, sana söylemek istediğim bir şey var. Biz Derya ile barıştık ve evlenmeye karar verdik.”
“Ben seni haftalardır beklerken sen beni aldattığını mı söylüyorsun? Bu muydu senin için değerim? Sakın bir daha karşıma çıkma!”
Güçlü görünmek uğruna yaşayamadığı yas, bir ömür ilişkilerinin üzerinde bir kara bulut gibi çökmüş, bu acıyı ona hiç mi hiç unutturmamıştı. Şimdi Asya’ya bunları anlatsa anlar mıydı acaba?
“Asya belki ona neler hissettiğini söylemek seni rahatlatabilir.”
“Asla. Bir de ona malzeme veremem.”
“Öyle diyorsan…”
Fotoğraf: Tuğçe Özdeniz Arslan
Önceki bölümler:
YORUMLAR