X

Yüzümüzün sarkmasında cildimize nasıl davrandığımız, genetik özellikler, hastalıklarımız ile çevresel faktörler etkili oluyor. Neyse ki erken dönemde müdahale edildiğinde ameliyat dışı yöntemler yaşlanmayı uzun yıllar geciktirebiliyor ve bize ışıl ışıl bir cilt vaat ediyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Belma Bayraktar, cilt sarkmasını önlemek için yaşam alışkanlıklarımızda dikkat etmemiz gerekenler ile bu soruna karşı uygulanan yöntemleri anlattı.


Cilt yaşla birlikte elastikiyetini ve gerginliğini kaybediyor

Cildimiz zamanla elastikiyetini ve gerginliğini kaybediyor: Fibroblastlardan yeni kollagen oluşumu azalıyor, elastik doku ile bağ dokusunda gevşeme, yağ doku hacminde azalma, hücre alış-verişinde ve cilt neminde azalma meydana geliyor. Bu faktörleri dengelesek bile yer çekimine karşı durmak mümkün olmuyor. Sarkma, 40 yaş civarında özellikle her iki yanağın alt kısımlarında belirginleşiyor. Ayrıca alın kısımdaki kaslarda gevşeme ve yer çekimine bağlı aşağı doğru yer değiştirme sonrası gözkapaklarında düşme de görülebiliyor. Ayrıca ciltte lekeler ve kılcal damarlar da belirginleşmeye başlıyor.


Dikkat! Bu etkenler cildin sarkmasını tetikliyor!











Cilt sarkmasını önlemek için neler yapmalı?












Hangi yaşta, hangi işlemler etkili oluyor?

30’lu yaşlarda: Mezolift (vitamin enjeksiyonları), dermaroller, mimik çizgileri başladıysa sarkmayı gidermek ve önlemek için de dolgu enjeksiyonları tercih edilebiliyor. Ayrıca uygulanacak meyve asidi peelingleri ile cilt oksijenleniyor, gözenekler sıkılaşıyor, varsa lekeler açılıyor, kollagen üretimi tetikleniyor, ince çizgiler açılıyor. PRP denilen ttrombositlerden zengin, kişinin kendi plazmasının uygulandığı enjeksiyonla da fibroblastlardan kollagen üretimi tetikleniyor, böylelikle hücrelere uyarı verilmiş oluyor. Bunun sonucunda cilt toparlanıyor ve sıkılaşıyor.





40’lı yaşlarda: Dolgu, botox ve PRP (kök hücre) ilk tercih edilen yöntemlerden. Ancak botox’a erken dönemde başlamak gerekiyor. Geç başlanırsa çizgiler derinleşmiş oluyor, bu yüzden önce botox, ardından dolgu işlemlerine geçiliyor. Bu arada fraxionel CO2 lazer ile cilt gençleştirme yöntemine başlamak gerekiyor. Bu yöntemle yüzeysel lekeler de açılıyor, gözenekler sıkılaşıyor, ince çizgiler kayboluyor, derin olanlar hafifliyor. Ayrıca cilt ışıltılı bir görünüme kavuşuyor. Bu işlemin arkasından uygulanacak olan PRP yöntemi de sonuçların daha da etkili olmasını sağlıyor.


Bu işlemlerin tek başına değil, kombine olarak uygulanması her zaman daha iyi sonuçlar veriyor. Yüzün üst bölgesinde uygulanan botoks, alt bölge ve boyunda da başarılı oluyor. Botoksun çenede belli noktalara uygulanmasıyla da sarkmanın toparlanması mümkün oluyor.


Bu dönemde botox uygulamaları çok faydalı oluyor; göz çevresi kırışıkları açılıyor, kaşlar yukarı kalkıyor, alın pürüzsüzleşiyor, aydınlık bir görüntü ortaya çıkıyor. Bu durum yıllarca sürdürülebiliyor.



50’li yaşlarda: Benzer yöntemler kullanılıyor. Dolgu, botoks ve PRP (kök hücre) ilk seçenekleri oluşturuyor. Bu yaşlarda yüz mezoterapisinde kullanılan ürünler biraz değişiyor, vitamine ek olarak hyalüronik asit içeren maddeler de ekleniyor. Böylelikle hücresel uyarıya ek olarak nem dengesi de sağlanmış oluyor.