En büyük miras, umuda olan inancımızdır
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan Veli Kanık’ın bu şiiri memlekette o kadar çok insanın yüreğine dokunur ki… Şairin şiirleri çok sevilmiştir. Şair şiirlerinde sokaktaki insanı, sıradan olayları ve günlük yaşamı işler. Kendisi 1950 yılında İstanbul’da bir belediye çukuruna düşerek başını çarpmış, bu kazanın etkisiyle beyin kanaması geçirerek henüz 36 yaşındayken hayatını kaybetmiştir. Bugün nice Orhan Veliler aynı sonla bu hayata veda ediyor. Zaman geçiyor, yıllar geçiyor, memlekette insanın kıymeti bilinmiyor.
Anlatamıyoruz bir türlü derdimizi, acımızı, yorgunluğumuzu, isyanımızı. Oysa ki her insanın temel ihtiyacıdır anlaşılmak, görülmek, duyulmak. Hani Gülseren Budayıcıoğlu der ya,“ Doğduğunuz ev kaderinizdir”. Bu ifade bireyin kişiliğinin, ilişkilerinin ve yaşam tercihlerinin büyük ölçüde çocuklukta ailesiyle yaşadığı deneyimler tarafından şekillendiği fikrine dayanıyor. Kişi ne kadar çabalasa da geçmişiyle yüzleşip onu iyileştirmedikçe, çoğu zaman aynı döngüler içinde kalıyormuş.
Çocuklukta içinde büyüdüğümüz ev, paraya dair bakış açımızı, harcama ve tasarruf alışkanlıklarımızı, borçla ve yatırımla ilişkilerimizi de büyük ölçüde belirliyor.
* Paranın nasıl kazanıldığı,
* Ailede para hakkında konuşulup konuşulmadığı,
* İsraf mı tutumluluk mu aşılandığı,
* Borçlanma, kredi kartı kullanımı,
* Yatırım yapma ya da yapmama tutumu
Bütün bunlar aile ortamında öğreniliyor. Eğer bir çocuk parayla ilgili sağlıklı örnekler görmeden büyürse, yetişkinliğinde finansal hatalar yapması çok olasıdır. Ancak bu kader farkındalık ve eğitimle değiştirilebiliyor. Bu yüzden umutsuzluk yok. Umut bir tohumdur. Bize düşen, yaparak tohumu toprağa ekip, güneş görmesini sağlamak. Arada sırada sulayıp sabırla, umutla toprağı delip fide olarak dünyaya merhaba demesini dört gözle beklemek.
Biz kadınlar için hasta bile olmak lüks. O kadar fazla sorumluluğumuz var ki kendimiz duramadığımız için en sonunda vücudumuz bizi durduruyor. Çünkü bir kadının durması sadece kendini değil, ondan güç alan herkesi etkiliyor. 40 - 50’li yaşlarında olan kadınlar "güçlü kadın olacaksın" şeklinde yetiştirildi. Güçlü olalım derken herşeye yetişmeye çalışan ama bir noktada kendini unutmuş, yorulmuş ve tükenmiş kadınlar olup çıktık. Hani annelerimiz çocukluğumuzda çoğunlukla sinirliydi ya, meğer annelerimiz de onlardan beklenilenlere yetişemiyormuş. Meğer yetişkin olmak demek sorumluluk almak demekmiş. Bu sorumluluklar taşınabilir ve dengeli olmadığında; fiziksel ve zihinsel yorgunluk baş gösteriyor. Kişi kendi ihtiyaçlarını geri plana atıp, aşırı sorumluluk yükü altında ezilebiliyor. Aslında adım adım ruhun duyuramadıklarını beden en sonunda hastalıkla duyurmaya başlıyor. Hele bir de çocuklarımız varsa, kalkıp hayata devam etmek zorunda hissediyoruz. Birçok kadın, doktor dinlenmen gerekiyor dese bile, ben olmadan işler yürüyemez deyip koşa koşa yetişiyor her şeye.
İşte hayatın binbir türlü riski varken, gün gelip mesleğimizi yapamayacak ya da gelir getiren bir işte çalışamayacak duruma düşebiliriz. Çocuklarımız küçükken ebeveynlerden biri ani vefat edebilir. Anne yüreği "bana ya da eşime bir şey olursa geride kalanlar gördüğünden eksik kalmasın" diye düşünür.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir nesil, kendinden önceki nesilden daha düşük hayat standartlarında yaşıyor. Yani bir nesil kendinden sonra gelen neslin daha kötü şartlarda yaşayacağından endişeli. "Ya hastalanır çalışamaz hale gelirsem, ya da vefat edersem çocuğuma bir şey bırakmalıyım" endişesi taşıyan yürekler için hem yatırım aracı hem de olumsuzluklara karşı maddi tazminatla sizi bir nebze içinizi rahatlatacak bir ürün anlatmak istiyorum.
Birikimli Hayat sigortası; daimi maluliyet durumlarında hem sizi hem de ailenizi yaşam standartlarını güvence altına alan, vefat durumunda ise yakınlarınızı ekonomik durumlarının bir nebze korunmasını sağlayan bir güvence planıdır. Bu sigorta türü hem hayat sigortası (maluliyet veya vefat teminatı gibi) sağlar, hem de yatırım özelliği taşır. Prim ödedikçe birikim yapılır, her ay hangi vergi dilimindeyseniz ödediğiniz miktardan vergi iadesi alabilirsiniz. Süre sonunda maluliyet ya da vefat gerçekleşmemişse yapılan birikim toplu alınabilir. Vergi avantajından faydalanmak için tahsilat makbuzlarınızı, ücretli çalışansanız çalıştığınız şirketin ilgili departmanına ilgili ayda iletmeniz, beyana tabi gelir mükellefiyseniz muhasebecinize ileterek gelir vergisi beyannamesinde belirtmeniz yeterlidir. Bu ürünü alabileceğiniz çok sayıda sigorta şirketi mevcuttur.
Peki, sigorta şirketi seçerken nelere dikkat etmeliyiz?
Güçlü ve köklü bir şirket olmasına, müşteri memnuniyetine ve fon performansına.
İmzalayacağımız poliçede nelere dikkat etmeliyiz?
Vefat teminatı ne kadar? Kaza sonucu sakatlık/ölüm ek teminatı var mı? Kritik hastalıklar (maluliyet) teminatı sunuyor mu? Kesinti oranları (giriş aidatı, yönetim gideri, masraflar) ne kadar? Birikim hangi para cinsinden? (TL, USD, Euro) Garanti edilen bir minimum getiri var mı? Fonlar sabit getirili mi, değişken mi? Poliçe süresi kaç yıl, 5 yıl dolmadan çıkarsan ne kadar kesinti olur? Poliçeyi dondurma veya ara verme hakkınız var mı?
Aylık ödemeni döviz mi TL mi yapacaksınız? Enflasyon gerçeğini sakın aklınızdan çıkarmayın, dövizde de kur hareketleri riski artırıyor.
"Ben bu kadar detayla uğraşamam" dediğinizi duyar gibiyim. Ancak hem birikim yapıp hem de başımıza gelebilecek riskleri bir nebze tolere etmek istiyorsak finansal okuryazarlığımızı geliştirmeliyiz. Biz kadınların beyni aynı anda çok şeyi düşünüp, planlayıp, harekete geçip muhteşem sonuçlar elde eder. Bu yüzden herşey niyetle başlar. Bir kadının gücü sağlığının yanında finansal gücüyle de ölçülmelidir.
İnternette karşıma çıkan bir sigorta şirketine en basit haliyle 45 yaşında bir kadın için aylık 100 dolar ödeyerek 15 yıl boyunca birikimli hayat sigortası ürünü hesaplaması yaptırdım.
15 yıl için toplam ödediğimiz tutar: 18.000 USD,
Yaklaşık vergi iadesi (yıllık ortalama %27 oranıyla): 4.860 USD
Toplam kazanç (vergi iadesi dahil): 22.860 USD
Vefat halinde yakınlarımıza 35.000 USD, kaza sonucu vefat teminatında 71.000 USD, tam maluliyet teminatında ise 35.000 USD olarak bir poliçe örneği karşımıza çıktı. Unutmayın 1, her zaman sıfırdan büyüktür. Bu rakamlar şirketten şirkete değişiyor. Sadece vefat teminatı istersek rakamlar değişebiliyor. Merak edip araştırırsanız tüm sorularınızın cevapları karşınıza çıkacaktır. Bu yatırım ürünün en güzel taraflarından biri ise vergi iadesi alabilmeniz. Sadece merak edin, öğrenin ve sizin bakış açınıza uyuyor mu tartın.
Çünkü hayatımızda bazı risklerin başımıza gelmesini kontrol edemiyoruz. Geldiğimiz noktada hiçbir şeye güvenimiz kalmadı. Çocuklarımız için yapay zekayla artacak işsizlik, küresel krizler, ülke belirsizliği, artan rekabet, iklim krizi, tükenen sınırlı kaynaklar karşısında geleceği öngörüp elimizden geleni yapmalıyız. Bu yüzden yetişkin olup bugünden sorumluluk almalıyız. Hayat dengeler üzerine kuruludur. Finansal denge için sağlıklı ve para kazanırken gereken tohumları ekmeliyiz.
Gelecek için çocuklarımızın yön gösteren, ilham veren, dinleyen ve anlayan yetişkinlere ihtiyacı var. Çocuklara vereceğimiz en büyük miras, paradan önce umuda olan inancımızdır.
Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim" sözüyle yazımı bitirmek istiyorum.
Not: Yazılanlar yatırım önerisi olmayıp, finansal okuryazarlığı geliştirmek için bilgilendirme amaçlıdır.
YORUMLAR