X

Belki ilk çocuğunuz belki de ikinciye hamilesiniz. Her hamilelik aynı geçecek değil. Bu hamileliğinizde strese girebilir, gereksiz kuruntulara kapılabilirsiniz. Endişelenmeyin, stressiz bir hamilelik için tüyolarımızı okuyun.


Stres hem sizi hem bebeğinizi hem de evliliğinizi olumsuz etkiler. Bu durumda önce eşinizden, yakınlarınızdan sonra da bir uzmandan yardım almalısınız. Anne adayı hamilelik döneminde büyük bir değişim geçirir. Bir yandan çocuğu olacağı için çok güzel duygular yaşarken diğer yandan da olumsuzluk hissedebilir. Tüm bunların suçlusu değişen hormonlar, kişilik yapısı ve bazı çevresel faktörler. Oysa dokuz aylık süreç boyunca stres, hem anneyi hem de bebeği olumsuz etkiliyor. Bu hassas dönemde anne adayı her zamankinden daha çok desteğe ihtiyaç duyar. En önemlisi de eş desteği. Hamilelik döneminde stresle nasıl baş edilebileceğini, eş desteğinin nasıl olması gerektiğini Psikolog Eda Gökduman anlattı.


Bebek sahibi olacağı için mutlu olurken diğer yandan kendini anne olmaya henüz hazır hissetmediğinden ‘İyi bir anne olabilecek miyim?’ ya da ‘Bebeğime iyi bakabilecek miyim?’ endişesi anne adayını strese sokabiliyor. Burada en önemli nokta eşlerin anne ve baba olmaya birlikte karar vermeleri ve hamilelik sürecinde, sonrasında birbirlerine olan desteği eksik etmemeleri. Kadının bu süreçte eşinin desteğine her zamankinden çok ihtiyacı oluyor.


Eşlerinden yeterli desteği alabilenler oldukça şanslılar. Alamayanlarsa duygularını bastırır. Bunlarsa hamileliğin ilerleyen haftalarında olumsuz etkiler yaratabilir. Sonuçta da bebeğin fiziksel ve ruhsal gelişimi olumsuz etkilenebilir. Hamilelik süresince kendini yalnız hisseden kadının doğum sonrası depresyonu yaşaması da beklenen bir sonuç. Araştırmalar da yüksek orandaki stresin erken doğum ve düşük doğum ağırlıklı bebek dünyaya getirme riskini artırdığını gösterir. Dokuz ay boyunca sadece eş desteği almak da sorunlara çözüm olmayabilir. Anne adayı da anneliğe kendini hazır hissedebilmek için; annelik, bebek bakımı, bebek psikolojisi ile ilgili yayınlar okuyabilir, psikologlar ve çocuk doktorlarıyla iletişime geçebilir. Bu aktiviteler onun güven duygusunu artırmasını sağlar. Ancak akıldan çıkarılmaması gereken bir nokta daha var ki, o da bu süreçte tüm sıkıntıyı anne yaşıyor gibi görünse de babanın da duygusal ve yaşamsal değişimlerinin söz konusu olabildiği.


Bu beden benim mi?

Hamilelikteki kaygı yalnızca bebekle ilgili değil hamileliğin vücutta yarattığı değişimle de ilgili. Değişen yeni vücuduna uyum sağlamakta güçlük çeken anne adayı, hem bir bebeğe sahip olmak hem de vücudunun eskisi gibi olmayacağını kabul etmek için kendini stres altına sokuyor. Eldeki şişmeler, mide bulantıları, büyüyen karın ve alınan kilolar gibi vücutta yaşanan değişimler de moralinin bozulmasına yol açabilir. Sinirlilik ve ağlama nöbetleri görülebilir. Çalışan, aile çatışmaları olan anne adaylarında depresyon ve anksiyeteye de sıkça rastlanır. Vücudunun eskisi gibi olmayacağı düşüncesiyle strese giren anne adayının bebeğini sağlıklı beslemek için yeterli beslenmesi gerektiği, buna bağlı oluşan kiloyu da kabul edebilmesi büyük önem taşır. Anne adayları bu noktada doktorunun önerdiği yürüyüş, yüzme gibi aktivitelerle uğraşabilir, kendini eve kapatmadan bu süreçte yaşanabilecek stres düzeyini azaltabilir. Ayrıca en büyük korkusu olan kendisini bu bedenle eşinin sevmeyeceği, beğenmeyeceği düşüncesini de üzerinden atmaya çalışmalı.



Anne adayları ne yapabilir?

Depresyon süreci bebeğin gelişimini olumsuz etkilediği gibi eşler arasındaki iletişimin de bozulmasına neden olabilir. Ne yazık ki evlilik bu süreçte yara alabilir. Araştırmalar birçok evliliğin hamilelik sürecinin yarattığı sorunlardan dolayı sonlandığını ya da eşlerin birbirlerinden uzaklaştığını gösteriyor. Tartışmaya neden olan şey her ne olursa olsun eşlere bu konuda görevler düşüyor. En önemlisi de sabır ve anlayış. Birlikte yeterli zaman geçirebilen, duygularını paylaşan, sevgisini sözcüklerle ya da davranışlarıyla gösteren, değişen bedeniyle onu seven, yorgun olduğunda anlayışlı olan, evde sorumluluk üstlenebilen bir eş, anne adayını psikolojik olarak iyi etkiler. Sevildiğini ve beğenildiğini bilen kadın, duygusal olarak hamileelik psikolojisinden çabuk çıkar. Gerginliği artırabilecek her türlü etkenin eş ve yakın çevre tarafından kontrol altına alınması son derece önem taşıyor. Riskli hamilelik süreci geçiren annelerde bir psikolog desteğinin alınması da gerekir.


Baba adayları neler yapabilir?

Aslında burada da iş size düşüyor! Eşinize sürekli yakının demiyoruz tabii ama bir sıkıntınız olduğunda onunla paylaşın. Susmak ya da içinize atmak sorunu çözmeyecektir. Muhtemelen eşinizin hamileliğinize karşı duyarlı olmayışından şikayetçisiniz. Ama ona yakınmak, surat asmak yerine sıkıntınızın ciddiyetini paylaşırsanız o da çözüm arayışına girecektir