"Gebelik beyni" diye bir şey gerçekten var mı? Hamilelik süreci boyunca bir kadının bedeninde birçok değişimin yaşandığına şüphe yok; ancak bu değişimler, beyni nasıl etkiliyor? İşte size hamileliğin nörolojisine dair kısa bir rehber:
Sabah bulantıları
Hamile kadınların yarısından çoğu, özellikle de sabahları mide bulantısı ve hatta kusma deneyimleri yaşıyor. Hamile kadınların yaklaşık %1’inde ise hiperemezisgravidarum adı verilen ve beraberinde dehidrasyon ve kilo kaybını getirebilen daha şiddetli ve daha uzun süreli sabah bulantıları görülüyor; bu durum, tıbbi müdahaleyi gerektirebiliyor. Çoğu kadında, sabah bulantıları yaklaşık 18 hafta içerisinde sonlanıyor.
Sabah bulantılarının sebebi tam olarak net değil. En popüler teoriye göre, sabah bulantısı, vücudun, insan koryonikgonadotropin (hCG) adındaki hamilelik hormonunun artışına karşı bir tür tepkisi olduğu yönünde. Yapılan araştırmalar, hCG ile sabah bulantıları arasında geçici bir ilişki olduğunu gösteriyor; yani kan dolaşımındaki hCG seviyesi ile istifra sıklığı aynı zamanda artış gösteriyor. Bağlantı oldukça ilginç; ancak sabah bulantısının meydana gelme nedenini tam olarak açıklamıyor.
İlk üç ayın, fetal gelişimi açısından önemli bir dönem olduğunu biliyoruz. Merkezi sinir sistemi bu süreçte oluşuyor ve bu hassas süreç, annenin kan dolaşımındaki toksinler yüzünden kolaylıkla bozulabiliyor. Yakın zamanda ortaya atılan bir başka teoriye göre, erken gebelikte istifra, bu kritik gelişimsel evreyi rahatsız edebilecek besinleri vücuttan atarak yararlı bir fonksiyon olarak görev yapıyor.
“Toksin teorisi”ni destekleyen kanıtlar yok değil. Örneğin; sabah bulantısı “riskli gıda”ların tüketildiği toplumlarda daha yaygın ve sabah bulantısının şiddeti düşük riskinde azalma ile ilişkilendiriliyor. Ayrıca birçok kadın, hamilelikte et, balık ve bazı bitkilere daha ilgisiz olabiliyor.
Koku duyusunda güçlenme
Birçok kadına göre, gebeliğin erken belirtilerinden birisi de koku duyusunda güçlenme –yani hiferozmi. Hiferozminin varlığına dair söylentiler yaklaşık bir yüzyıldır konuşulsa da konuya dair bilimsel literatür olukça kısıtlı. Kadınların yaklaşık üçte ikisi, gebelik döneminde koku duyularının daha güçlü olduğundan bahsediyorlar. Hamile olmayan kadınlarla karşılaştırma yapan bir başka çalışma ise, hamile kadınların özellikle pişen yemek, sigara dumanı, bozuk gıda, parfüm ve baharat kokularına karşı hassas olduklarını ileri sürüyor.
Hiferozmiye dair sübjektif ve objektif raporlar bir yana, araştırmalar, hamile kadınlarda koku duyusunun güçlü olduğunu değil, kokuları tanımlamada daha iyi olabileceklerinden bahsediyor. Yakın zamanda yapılan bir çalışma, hamile kadınların nahoş kokuları saptamada ve derecelendirmede hamile olmayanlara kıyasla daha başarılı olduklarını ortaya koydu. Hamileliğin erken dönemlerinde –tıpkı bedenin gelişen fetüse zarar verebilecek gıdaları reddedişi gibi– kadınlarda olası toksinlerden kaçınmalarını sağlayan bir tür “tiksinme hassasiyeti” oluşuyor. Bu teori, sigara dumanı ve bozuk gıda kokusunun neden özellikle keskin bir şekilde algılandığını açıklayabilir.
Unutkanlık sorunsalı
Birçok kadın hamilelik döneminde normale kıyasla daha unutkan olduğundan şikâyet etse de, bu konu üzerindeki araştırmalar pek de net sonuçlar ortaya koyamıyor. Hamilelikte oluşan birçok değişimde olduğu gibi, bu sorunun olası suçlusu da hormonsal dalgalanmalar olabilir. Ancak bazı kadınlar, hamilelik sırasında herhangi bir bilişsel değişim yaşamadıklarından bahsediyor.
2008 yılında yapılan bir meta-analize göre, hamile olmayan kadınlarla kıyaslandıklarında, hamile kadınların hafıza testlerinde daha kötü bir performans gösterdiklerini ortaya koydu. Hamile kadınlar, özellikle de kısa süreli hafıza ve serbest hatırlama görevlerinde daha düşük bir başarı gösteriyorlar.
2014 yılında İngiltere’de yapılan bir araştırma kapsamında ise, araştırmacılar hem hamile hem de hamile olmayan kadınlara tanıma hafıza testi uyguladılar. Hamile kadınlar, ilk üç aylarına kıyasla, her üç ayda yaklaşık %11,7 oranında daha az başarılı oldular. Araştırmacılar hafıza testi sonuçlarını altı farklı hormonun bedendeki oranı ile karşılaştırdıklarında ise herhangi bir bağlantı bulamadılar; dolayısıyla hormonların bu hafıza yetersizliğinde rolü olmayabilir.
İlginç bir şekilde, 2008 yılında yapılan bir araştırma kapsamında, gebelik döneminde farelerin hipokampüslerindenörojenez, yani yeni nöronların doğuşunda düşüş meydana geldiği görüldü. Hipokampüs, kısa dönem hafızanın güçlendirilmesi ve uzamsal yön bulma –arabanızı nereye park ettiğiniz hatırlayabilme– gibi becerilerle ilişkilidir. Benzer şekilde, daha önceden yapılan araştırmalar da hamile olan ve olmayan fare beyinlerinin büyüklüğünde herhangi bir farklılık olmadığını ortaya koymuştu –hipokampüs hariç. Hipokampüs, hamile farelerde daha küçük boyuttaydı ve aynı şekilde uzamsal hafıza yetersizlikleri ile bağlantılıydı. Ancak hamile kadınların beyinlerinin, insan hipokampüsündeki potansiyel değişimleri inceleyebilmemize olanak sağlayacak görselleri yok ne yazık ki.
Kimileri ise uyku eksikliğinin ya da hayata dair önemli bir değişime tepki olarak ortaya çıkan stresin de hamilelik sırasında unutkanlığa yol açabileceğini öne sürüyor. Bazı araştırmalar, işin içerisinde kültürel bir beklenti olduğundan, “hamile beyni” olgusunun basitçe kadınların farkındalıklarını etkileyebildiğinden bahsediyor. Yeni bir hamilelik ile günlük rutinde yaşanan değişimler, bazı kadınların hafıza becerilerini etkiliyor olabilir.
Kaynak: Brain Gaines. "What happens to your brain when you’re pregnant – morning sickness, smell and forgetfulness?". Şuradan alındı: https://theconversation.com/what-happens-to-your-brain-when-youre-pregnant-morning-sickness-smell-and-forgetfulness-50235 (10.11.2015)
YORUMLAR