Yolda hiç konuşmuyoruz. Ben canımı bilirim. O kendine küfretmekle meşgul. Kendini suçlamak konusunda özel bir yeteneği var. Biraz zaman tanımaya çalışıyorum. İçimden geçenlerse çok başka. Benim de kafam fena halde karışmış durumda. Bir anda kendimi o kadar da çocuk istemezken buluyorum. Sevgilimi bu üzüntüye düşüren, bana saçma sapan fiziksel acılar çektiren, lüzumsuz bir obsesyona dönüşmesi an meselesi olan bu “zorla çocuk yapmak” meselesi içimi bulandırıyor.
Eve girer girmez sarılıyoruz. Bu bizim zor zamanlar rutinimiz. Sarılmak iyi gelir. “Özür dilerim” diyor. “Saçmalama” diyorum. Evimizin ortasında suçluluk duygusu bombası düşmüş gibi. Ben bu kadar zorladığıma pişmanım o da benim yüzümden olmuyor tribine düşmüş durumda.
Üstüne yatalım diyorum. Sakin olalım. Ne istediğimizi, nasıl istediğimizi, önümüzde ne gibi seçenekler olduğunu konuşalım. Olmuyor diye bunu saplantı haline de getirmeyelim, hiç yokmuş gibi hayatımıza devam da etmeyelim. Çok yorgunuz, biraz salalım. Teklifim kabul ediliyor. Üçlü koltuğa yan yana uzanıp film izliyoruz. Ohhh.
Akşamüstü Serhatım rakı balık teklifiyle gönülleri fethediyor. Giyiniyoruz, süsleniyoruz, öpüşe koklaşa evden çıkıp Truva otelin en manzaralı yerine konuşlanıyoruz. Kahkahalar, “Ulan ne daralmışız”lar havada uçuşuyor. Birinci dubleler bitiyor, keyfimiz yerinde. İkinci dubleler biterken, çocuk konusu açılıyor. Üçüncü dublelerin ortasına doğru hikâye patlıyor.
Herkes eteğindeki taşları döküyor. Serhat çok üzgün kendini çok suçlu hissediyor. Yıllarca Yılmazla –sperm yetersizliği nedeniyle tüp bebek yapan çok yakın aile dostumuz- “kurusıkı” diye dalga geçti diye bile pişman. Bu çocuğu gerçekten çok istiyor ve benim vazgeçeceğimden çok korkuyor. Ben konuşmuyorum. Yani konuşuyorum ama kendi hakkımda değil. Tüp bebek yoluna girmek istemiyorum. Sadece kadın bedeni üzerinden yürüyen, bir milyon tane hormon almama neden olacak ve sonucu da müspet olmayan bu yol bana sakat geliyor. Şurada birkaç ay içinde kafayı sıyırdım, bir de tüp bebek meselesine girip beş aşılama, üç düşük, yedi tüp bebek denemesi yapmış ve psikolojisi tarumar olmuş, evliliği boku yemiş bir kadına dönüşmekten ölesiye korkuyorum. Bunları söylemenin hiç vakti değil.
Üzme kendini diyorum, sperm sayısı artırılabilir bir şey. Hem modern tıbbın sunduğu bir sürü seçenek var, vitaminler haplar hem de alternatif tıbbın kenarına ilişmiş bir sürü arkadaşımız var. Yarın Erdem’i arayalım. Sana bunun için bir kür hazırlamasını rica edelim. Bakalım neler oluyor?
Önceki yazılar
YORUMLAR