Kafeinsiz yaşamanın faydaları
Güne kahveyle başlamayı ya da öğle arası bir kahve molası vermeyi kim sevmez ki? Peki kafeinsiz yaşamanın yararlarını biliyor musunuz?
Şu an dünyada hiç olmadığı kadar çok kahve tüketiliyor. Kafein almanın diğer yollarını – matcha çaylarından 25 milyar dolarlık enerji içeceği endüstrisine – saymıyoruz bile. İyi haber şu ki hızlanan metabolizmadan Alzheimer riskinin azalmasına, kahve ile birlikte gelen kanıtlanmış birçok fayda var. Peki, kafeinsiz yaşamanın yararları neler? Kimler kafeinden tamamen uzak durmalı?
İşte size bu zevkli alışkanlığınıza bir adım mesafe koymanız için öne sürebileceğimiz 10 fayda:
Kafein, beraberinde enerji patlaması getirir – ki çoğumuzun da amacı bu zaten. Ancak bu enerji, bir yandan da “dövüş ya da kaç” hormonunu tetikler. Ve bu durum, kaygıda, gerginlikte, kalp çarpıntısında ve hatta panik ataklarda artışa sebep olur. Hâlihazırda strese ve kaygıya eğilimi olan kişiler, kafeinle birlikte semptomlarının daha az şiddetlendirmiş olurlar. Ayrıca yüksek kafein tüketimi, ergenlerde depresyonla ilişkilendirilmektedir.
Kafein alışkanlığınız, uykunuzu etkiliyor olabilir. Araştırmalara göre, günlük kafein tüketimi, uyku döngünüzü etkileyerek huzursuz uykuya ve gün içinde mahmurluğa sebep oluyor. Özellikle de yatmadan en az 6 saat önce kafein tüketiyorsanız.
Kafeinin yapısında bulunan tanen, kalsiyum, demir, B vitamini gibi besleyici maddelerin emilimini engelleyebilir. Bu durum, özellikle de fazla miktarda kafein tüketen, dengesiz bir beslenme düzenine sahip ya da yaşça büyük kişiler için geçerlidir. Kafeini tamamen bırakmak, diyetinizden mümkün olan tüm maddeleri alabilmenize yardımcı olur.
Kahvenin ve çayın dişleri lekelediği bir gerçek. Bunun sebebi, kafeinin yapısında bolca bulunan tanenin diş minesinde toplanması ve dişlerin rengini bozması. Kahve ya da soda gibi kafeinli içeceklerdeki asit de minenin aşınmasına ve çürümesine sebep olabilir.
Kahve, çay ya da soda gibi kafeinli içecekler, östrojen seviyesini değiştirebilir. Östrojen seviyesindeki bu değişim, endometriyozis, meme ya da yumurtalık kanseri riski yüksek kadınlarda özellikle endişe vericidir. Kafein bu sorunlarla doğrudan ilişkili olmasa da yüksek östrojen seviyesi sebeplerden biri olarak görülmektedir.
Kafeinin, sinir sistemi üzerindeki uyarıcı etkisi sebebiyle kan basıncını yükselttiği bilinmektedir. Yüksek miktarda kafein tüketimi – günde 3-5 fincan – kardiyovasküler hastalıklarında risk artışı ile de ilişkilendirilmektedir.
Kafein, beyin kimyasını, tıpkı kokain gibi uyuşturucularda olduğu gibi değiştirebilir ve bilim insanları, kafeinin, uyuşturucu bağımlılığını ölçmede kullanılan kriterlerin bir kısmını karşıladığını söylüyorlar. Kafein tüketmeyen insanların bu bağımlılık sorunu hakkında endişelenmelerine gerek yok; ancak kafeini azaltmaya ya da tamamen bırakmaya karar veren kişilerin, bir süre yoksunluk semptomları ve ruh halinde değişimler yaşadıkları görülmekte.
Sabah kahvenizi içmek için fazlasıyla yoğun olduğunuz bir günde nasıl da baş ağrısı çektiğinizi fark ettiniz mi hiç? Bu baş ağrısı, kafein yoksunluğunun semptomlarından yalnızca biri. Diğerleri ise:
Hemen yoksunluk ağrıları çekmiyorsanız bile, kafein tüketiminin kronik baş ağrıları geliştirmede büyük bir risk faktörü olduğu bilinmekte.
Kafein tüketimi, birçok nahoş sindirim sorununu beraberinde getirebilir. Kahve, bağırsakları uyaran yumuşatıcı bir etki yaratır. Özellikle de çok miktarda kahve tüketmek, ishale ya da dışkıda yumuşaklığa sebep olabilir.
Yaşlanmak endişelendiriyorsa sizi eğer, kafein tüketimini bırakmayı deneyebilirsiniz. Kafein, insan derisinde bulunan kolajen sentezini azaltır. Kolajen, cilt, vücut ve tırnaklar üzerinde doğrudan etkiye sahip olduğundan, sabah kahvenizden vazgeçerek kırışıklık miktarınızı azaltabilirsiniz.
Eğer aşağıdaki kategorilerden birine giriyorsanız, kafeinden uzak durmak sizin için en iyisi: