Yazın artan su tüketimi, ne yazık ki kış aylarında soğuyan havalar ve artan yağışlarla birlikte azalıyor. Çünkü kış aylarında vücudun su ihtiyacının azaldığı düşünülürken, üşüme hissi nedeniyle daha çok sıcak içecekler tüketiliyor. Ancak unutulmamalıdır ki; su ihtiyacı, kışın da yaz aylarındaki gibi aynen devam ediyor. Aşırı üşüme şikayetlerinin yaşandığı kış aylarında özellikle vücut ısısını dengede tutabilmenin yanı sıra vücutta oluşan toksinlerin atılması, metabolizma dengesinin sağlanabilmesi için de bol sıvı alımı gerekiyor. Central Hospital’dan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Deniz Şafak, “Soğuk havalarda sıcak içeceklere olan rağbet artıyor. Sıcak içeceklerin, sıvı forma sahip olması vücudun su ihtiyacını karşıladığının düşünülmesine neden oluyor. Fakat bilinmelidir ki bu içecekler, susama ihtiyacını giderebilir ancak idrar söktürücü özelliğe (diüretik) sahip olması nedeniyle vücuttan su atımını kolaylaştırıyor” diyor.
Üşüme hissinin yaşandığı soğuk kış aylarında kişiler, yaşadığı su ihtiyacını fark edemeyebiliyor. Artan yağışlar ve soğuyan hava ayrıca su tüketiminin unutulmasına ve sıcak içeceklere rağbet edilmesine neden olabiliyor. “Çay, kahve gibi içeceklerin içinde de su var, su ihtiyacı karşılanıyor” düşüncesi ise su tüketiminin geri plana atılmasına sebep olan diğer faktörler arasında yer alıyor. Fakat bilinmesi gerekiyor ki çay, kahve gibi içecekler asla suyun yerini tutmuyor. Üstelik bu içecekler tam tersine vücuttan su atılımına neden oluyor. Bu durum da vücutta daha fazla su ihtiyacı oluşmasına yol açıyor.
Su nefesten sonraki en önemli ihtiyaç
Su, insan hayatı için nefesten sonra gelen en önemli gereksinimdir. İnsanlar, besin almadan haftalarca yaşayabilir fakat su olmadan yaşamını yalnızca birkaç gün sürdürebilir. İnsan vücudundaki su oranı yüzde 45 ile yüzde 70 arasında değişir. Vücutta bulunan suyun yüzde 10 kadar azalmasıyla dahi yaşam tehlikeye girmeye başlar, suyun yüzde 20’sinin yitirilmesi ise ölümle sonuçlanabilir. Bu nedenle suyun vücuttaki görevlerini önemsemek gerekir. Besinlerin sindirimi, emilimi, vücut ısısının denetimi, eklemlerin kayganlığının sağlanması ise bu görevlerin başında gelir. Bunların dışında suyun, metabolizmayı hızlandırması, cilt sağlığını koruması, toksinlerin vücuttan atılmasını sağlaması gibi bilinen özellikleri de vardır.
Küçük yudumlarla su tüketimi alışkanlığı kazanılabilir
Tüketilecek hiçbir sıvı suyun vücutta üstlendiği görevleri yerine getiremez. Çünkü insan vücudu için en ideal sıvı sudur. Su tüketimine küçük yudumlarla başlanarak miktar giderek arttırılabilir. Burada önemli olan kişinin alışkanlık kazanma özelliğine göre hareket etmektir. Yani, kişi özellikle kış aylarında kendini su içme alışkanlığı kazanacak şekilde motive edebilir. Örneğin; masada duracak su dolu bir bardak ya da litresi belirli şişeler su içimini kolaylaştırabilir. İçilecek suyun gün içerisine yayılması da büyük önem taşır. Örneğin; öğlene kadar 1 litre su içmek, günün kalan saatlerini ise susuz geçirmek yeterli su içildiği anlamına gelmez. Çünkü vücut her an suyu kullanmaya devam eder, içilen fazla su kısa sürede böbrekten idrarla atılır. Su tüketilmeyen zaman diliminde ise vücut kullanacak su bulamaz. Oysa gün içinde yavaş ve güne dağılmış olarak içilen su, sağlık açısından daha uygundur. Bu nedenle suyun günün her saatinde ulaşılabilecek mesafede bulundurulması su içmeyi kolaylaştıracaktır.
Kışın tüketilen sıcak içecekler suyun yerini tutmaz!
Yaz aylarında sıcak hava nedeniyle çok sık terleme yaşandığından vücutta ciddi bir sıvı kaybı oluşur. Bu nedenle suya olan ihtiyaç daha da artar. Fakat bu durum kış aylarında değişir. Çünkü soğuk havalarda sıcak içeceklere olan rağbet artıyor. Sıcak içeceklerin, sıvı forma sahip olması vücudun su ihtiyacını karşıladığının düşünülmesine neden oluyor. Fakat bilinmelidir ki bu içecekler, susama ihtiyacını giderebilir ancak idrar söktürücü özelliğe (diüretik) sahip olması nedeniyle vücuttan su atımını kolaylaştırıyor. Yetersiz su tüketimi sonucunda da vücut kış aylarında susuz kalır ve işlevini yerine getirememeye başlar. Üstelik kış aylarında kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirildiğinden oksijen alımı da azalır. Oksijen alımının ve su tüketiminin yetersiz olması sonucunda baş ağrısı ve halsizlik şikayetleri baş gösterebilir. Vücuttaki su yoğunluğunun yüzde 1 oranında azalması kişide susama ihtiyacı doğurur. Vücut, suyunu fazla kaybettiğinde ise fiziksel performans ve konsantrasyon azalmasının yanında baş dönmesi yaşanabilir. Daha ileri kayıplarda baş dönmesini, kusma, kas spazmı ve aşırı yorgunluk izleyebilir. Bu nedenle yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da kalori başına 1 ml su alımına özen gösterilmelidir.
Her 1 kalorilik yiyeceğe karşılık 1 ml su tüketilmeli
Yetişkinler günlük olarak içeceklerle ortalama 1 litre, yiyeceklerle ise 1,2 litre sıvı alır. Sebze ve meyve gibi besinlerin yüzde 85 ile yüzde 90’ının su olması nedeniyle sıvı ihtiyacının bir kısmının bu şekilde karşılandığı söylenebilir. Her birey tükettiği her 1 kalorilik yiyeceğe karşılık 1 ml su almalıdır. Örneğin; 2000 kaloriyle beslenen biri günlük ortalama 2 lt su tüketmelidir.
Aromalarla su tüketimi keyifli hale getirilebilir
Suyun içine atılacak nane dalları, elma ya da limon dilimleri veya meyve parçaları suya farklı bir aroma katar. Suyun yanında ayrıca tadı sevilen içecekler de tüketilebilir. Fakat bu içeceklerin kalori ve besin değerine dikkat edilmelidir. Örneğin; sıvı ihtiyacını karşılamak için günde 1,5 litre asitli içecek ya da hazır meyve suları içmek oldukça sakıncalıdır. Çünkü bu içecekler çok fazla şeker ve boya içerir. Bu gibi katkı maddeleri ise kişilerin gereksiz kilo alımına neden olabilir.
Su tüketimi alışkanlığı küçük yaşta kazandırılmalı
Su içmek alışkanlıktır. Su tüketimini çocukluktan itibaren kazanmak gerekir. Bu nedenle çocuk sahibi olanlar bu konuya dikkat etmelidir. Eğer çocuklukta bu alışkanlık kazanılmadıysa su tüketimine bu günden itibaren başlanmalı ve düzenli olarak su içilmelidir. Unutulmamalıdır ki su sağlıktır.
YORUMLAR