Epilepsi hastalığı nedir?
Bugün 26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü...Epilepsi hastalarının, hasta yakınlarının bu hastalık hakkında bilmesi gereken şeyler var. İşte epilepsi hastalığına dair her şey...
Epilepsi, yani sara hastası mısınız? Veya bir yakınınız bu hastalığa mı sahip? Epilepsi hastalığı hakkında bilmeniz gereken birçok konuyu KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Nöroloji uzmanı Dr. Bahar Erbaş anlattı.
Beyin hücreleri (nöronlar) vücudu yönetmek için elektrik devreleri gibi çalışırlar. Bunu bir elektrik ağı gibi düşünürsek, epilepsi hastalığını da bu ağın çalışma sisteminde bir bozukluk olarak tarif edebiliriz.
Epilepsinin bazı türleri doğuştan veya genetik olabilir. Bunun dışında beynin etkilenmesine yol açan travma, tümör, beyin ameliyatları veya damarsal hastalıkları da epilepsiye yol açabilir. Hatta sonradan ortaya çıkan bazı epileptik atakların sebebi tam olarak tespit edilemeyebilir.
Teşhiste hastanın geçirdiği olay bir epilepsi atağı mı onu saptamamız gerekir. Mesela hastanın kendinden geçmesine sebep olabilecek hadise belki kardiyak aritmi veya hipoglisemidir. Bunun için muayeneyi takiben gerekli kan tahlili ve acil diğer testlerden sonra epileptik atak düşünülüyorsa EEG ve beyin görüntülemesi (BT veya MR) yapılarak durum aydınlatılmaya çalışılır.
Beyinde her bölgenin görevi farklı olduğundan epilepsi nöbetleri beynin etkilenen yerine göre farklı görünümlerde olabilir. Yani tüm epilepsi nöbetlerinde hasta yere düşüp büyük kasılmalar geçirecek anlamına gelmez. Sadece yüzde kasılma veya kolda uyuşma, hatta sadece dalma atakları şeklinde ortaya çıkabilir. Yalnız beynin bir bölgesinde başlayan aktivite diğer bölgelerine de yayılabiliceğinden örneğin sadece kolda başlayan nöbet tüm vücuda da yayılabilir. Hastanın nöbet geçirmesi esnasında hava yolunun açık tutulması en önemli noktadır, yan çevrilerek dişleri arasına sert olmayan tahta kaşık gibi bir cisim konarak dilini ısırması engellenir.
Epilepsinin ana tedavisi ilaçlardır. Tabii nöbete neden olan beyinde bir tümör ise öncelikle onun çıkarılması gereklidir. Ancak ameliyattan sonra epilepsi bazen devam edebilir veya bazen tümör önceden nöbet yapmazken ameliyat sonrası nöbetler başlayabilir. Epilepsinin sebebine göre ilaca zor yanıt veren tipleri olacaktır. Bazı epilepsi tiplerinde bir süre ilaç kullanımı sonrası hasta nöbetsiz olarak hayatına devam edebilir. Bazılarında ise ömür boyu ilaç kullanmak zorunda kalacaktır. Epilepsi ilaç ile kontrol altına alınamazsa ve kaynaklandığı beyin odağı kesin tespit edilebilirse epilepsi cerrahisi ile buraya müdahale edilebilir. Bu müdahale sonrası hasta yine de genellikle ilaç kullanmaya devam etmek zorunda kalacaktır, ama aldığı ilaç ve geçirdiği nöbet sayısı azalacaktır.
Gebelik planlayan epilepsi hastaları en az 6 ay öncesinde doktoruyla konuşmalıdır ve asla ilaçlarını bırakmamalıdır. Birden bırakılan ilaçlar anne adayının yoğun bakıma yatışına bile sebep olabilecek büyüklükte nöbetlere yol açabilir ki bu durumda karnındaki bebek de çok büyük zarar görecektir.Aynı durum diğer epilepsi hastaları için de geçerlidir. İlaçlarını yanlarında taşımaları önerilir. İlaç saatleri atlanmamalıdır. Her geçirilen nöbetin beyindeki hücreler üzerinde toksik etki yaratacağı unutulmamalıdır. Son olarak da toplumda epilepsi hastalarına yönelik ön yargılar kırılmalıdır. Epilepsi de diyabet veya hipertansiyon gibi herhangi bir hastalıktır. Çoğu epilepsi hastası günlük hayatta hiçbir belirti vermeksizin ve zorlanmaksızın hayatını yaşayabilir.
Epilepsi hastalığı maalesef sanıldığından çok daha fazla görülen ve insanların kusur olarak gördükleri, bu nedenle çevreden sakladıkları bir hastalık. Klinik deneyimlere göre, saklanma oranları çok yüksek olduğu için gerçek epilepsi hastasının ancak yüzde 20’sinin doktora başvurduğu düşünülüyor. Oysa epilepsi bebek döneminden itibaren kendini belli edebilen bir hastalık. Bebeklikte, çocuklukta, gençlikte görülen birçok tipi var. Genellikle bu yaşlarda ortaya çıkıyor. Ergenlikten sonra gelişen epilepsi nöbetlerinin altında ise başka bir hastalık aramak gerekiyor. Birçok görüş öne sürülse de, primer denilen ve erken dönemde açığa çıkan epilepsinin nedeni tam olarak belli değil. Fakat sekonder denilen epileptik nöbetlerin nedenleri belli; genellik yani kafa travmaların ve felç sonrası, beyin kanamaları ve beyin tümörü operasyonlarına bağlı olarak ortaya çıkıyor.
Genellikle çok dirençli değilse primer tip epilepsiler doğru teşhis ve doğru ilaçla 2 – 5 yıl arasında tamamen ortadan kayboluyor. Fakat herhangi sebebe bağlı olarak meydana gelen epilepsilerde ilacı maalesef ömür boyu kullanmak gerekiyor. Çünkü beynin o bölgesinde hasar olduğu için uyarısı daima bozuk kalıyor.
Epilepside beyindeki uyarı bozukluğu beynin bir bölgesinde olduğu gibi tamamında da görülebiliyor. Beyindeki uyarıların yerine göre nöbetin tipi ve derecesi de farklı oluyor. Yani hastalar her epileptik nöbette ağızdan köpük çıkararak ve yerde kasılarak bayılmıyor. Epilepsinin basit bir kol atmasından ve başın bir tarafa dönmesinden tutun da duygusal açıdan da farklılık gösterilmesine neden olan birçok nöbet tipi var. Örneğin hasta saldırgan tutumlar sergileyebiliyor, nerede olduğunu bilmeyebiliyor, daha önce yaşamadığı bir şeyi yaşamış gibi algılayabiliyor.
Epilepsi tedavisinde mutlak bir şey var ki o da sürekli ilaç kullanmak. Hastaların doktor kontrolünde nöbetin bittiğine dair bulgular kanıtlanıncaya kadar her gün ilaç almaları gerekiyor, çünkü düzensiz ilaç kullanımı epilepsi tedavisinde başarısızlık yaratıyor. Epilepsiden şüphelenilen hastaya öncelikle bir beyin MR’ı ya da beyin tomografisi çekip epilepsiye neden olan bir etkenin olup olmadığını araştırmak gerekiyor. Epilepsi tanısı EEG ya da beyin elektrosuyla konuluyor ve bununla takip ediliyor. Beynin hangi bölgesinde uyarı varsa elektro bunu gösteriyor, hastalığın derecesi ve şiddetini doktorun tespit etmesini sağlıyor. EEG, günümüzde bunu sağlayan tek teşhis cihazı. Ayrıca hasta ilacı kullanırken ilaç dozunun kandaki seviyesinin mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor.
Epileptik nöbetler genellikle dikkatin dağıldığı anı yakalıyor. Dolayısıyla epilepsi hastaları ilaç kullansalar bile dikkatlerini dağıtacak kadar yorulmamalı. Uykusuz ve aç kalmamaları, dikkati dağıtacak aşırı alkolden kaçınmaları gerekiyor. Bu durumlarda nöbet geçirme riski mutlaka artıyor. Tedavileri tamamlanmamış epileptik kadınların zihnini kurcalayan en büyük sorun ise hamilelikte nöbetin olup olmaması. Epilepsi hastaları ilacı kontrollü aldıkları takdirde hiçbir sorun yaşamıyorlar.
Nöbette şuuru kaybolmuşsa hasta nöbeti hatırlamıyor. Ayrıca nöbetlerin bir iki saniyeden saatlerce uzadığı durumlar söz konusu olabiliyor. Nöbetler sürekli bir hal alabiliyor, hayati bir tehlike bile olabiliyor. Bunun için nöbet geçiren kişiyi görünce zarar vermeyecek bir pozisyona getirmek, kendi haline bırakmak, zarar verecek davranışlarda bulunmamak lazım. Nöbet başladıktan sonra bir sağlık kuruluşundan yardım almak gerekiyor.
Dirençli bazı vakalarda ve çok özel bazı epilepsi türlerinde epilepsi cerrahisi uygulanıyor. Eğer uyarı beynin tek bölgesinden kaynaklanıyorsa cerrahiyle o bölge etkisiz hale getiriliyor. Epilepsi hastalarının “ameliyat olur ve kurtulurum” şeklinde yanlış bir kanıya kapılmamaları gerekiyor. Çünkü cerrahi sadece belli bir epilepsi türünde başarı sağlıyor. İlaçla kontrol altına alınmayan bir epilepsi türü ilaçla kontrol edilebilir bir hale geldiyse, bu tedavinin başarılı olduğu anlamına geliyor. Dolayısıyla bu hastalıkta doktor kontrolünde düzenli ilaç tedavisi almak başarı için esastır.
Günümüzde Türkiye'de yaklaşık 700 bin epilepsi hastası bulunuyor. Yüzlerce çeşit nöbetle kendini gösteren hastalık, hastaların yaşam kalitesinin düşmesine neden oluyor. Ancak hekimler ilaca dirençli epilepsi vakalarının ameliyatla tedavi edilebileceğini belirtiyorlar. Epilepsi nöbetleri, kaynaklandıkları beynin farklı bölgelerine göre çeşitlillik gösterir. Ancak popülasyonda en sık karşılaştığımız epilepsi türü temporal lob epilepsileridir. Temporal lob epilepsileri, ameliyata en uygun olan ve başarı şansı en yüksek epilepsi türüdür. Temporal lob’un yeni bilgilerin beyine kayıt edilmesinde yani kısaca öğrenme işlevinde çok önemli görevleri vardır. Belleğin oluşmasında rolü önemlidir. Yani beynin geçmişte kazandığı deneyimleri depolamak üzere ilk hazırlığın yapıldığı bir bölge olarak da tanımlanabilir.
Bu epilepsi çeşidinde, yüzlerce çeşit nöbet görülebilir. Hastanın nöbet geçirdiği çoğu zaman anlaşılamayabilir. Temporal lob epilepsi nöbetinde hasta, o sırada gerçekleştirdiği işi aynı şekilde devam ettirebilir. Hastanın bir an donup kalmasına ya da bulunduğu ortamdan bilinç olarak uzaklaşmasına neden olan nöbetler de olabilir. Ancak bu kişilerin epilepsi hastası olduğunu bilmeyen çevresindekiler, psikiyatrik rahatsızlığı olduğunu düşünebilirler. Nitekim bu hastalar, kriz sırasında bilinçleri kısmen kapandığı için sosyal sorunlara ve ciddi kazalara yol açabilir, hatta bilinçsiz olarak suç bile işleyebilirler. Epilepsi hasta popülasyonundaki ölüm oranı, normal popülasyon ölüm oranına göre daha yüksektir. Nöbet sırasında bilinci bir süreliğine kapanan hasta birçok riske maruz kalır. Epilepsi hastaları arasında spontan ölüm de çok yüksektir. Örneğin uyku sırasında nöbet nedeniyle boğularak ölümler görülebilir. Kısacası nöbetler ölümcül değildir ama yarattığı sonuçlarla yaşamı tehdit edebilir.
Cerrahi, epilepsi hastalığı olan herkese ilk basamakta önerilen bir tedavi yöntemi değildir. Bir epilepsi hastasının ameliyat olabilmesi için;
Bunların dışında hastanın geçirdiği nöbet sayısı da önemli bir kriterdir.
Bugün Türkiye’de, yıllarca antiepileptik ilaç kullanmasına rağmen nöbeti kontrol altına alınamayan 70 bin hasta bulunmaktadır. Bu hastalar, ameliyat için en uygun grubu oluşturmaktadır.
Ciddi bir ekip çalışması gerektiren epilepsi ameliyatları çok az merkezde gerçekleştirilmektedir. Ameliyatlar için deneyimli, eğitimli bir ekibin ve teknolojik alt yapı en önemli unsuru oluşturur. Epilepsi ameliyatlarında başarı şansı oldukça yüksektir. Temporal lob epilepsi ameliyatlarının yüzde 80’inde nöbetler tamamen sona erdirilebiliyor. Kalan yüzde 20’sinde ise nöbetler azalıyor ve kontrol altına alınıyor. Beynin diğer bölgelerinde başarı şansı biraz daha düşüyor fakat bu şans her zaman yüzde 50 daha yüksek. Özetle söylemek gerekirse ameliyattan sonra hastaların yaşam kalitesi artmaktadır. Epileptik odak noktasının riskli bölgede yer alması nedeniyle ameliyat edilemeyen kişilere uygulanan alternatif bir yöntem de “Vagal Sinir Stilümatörü”. Kalp pili gibi küçük bir operasyonla göğüs duvarına yerleştirilen cihaz ile vagus siniri uyarılıyor. Şiddeti ve frekansı hekim tarafından ayarlanan uyarı sinire iletiliyor. Vagal sinir stimülatörü yöntemi sonucu nöbetler sona eriyor ya da anlamlı bir şekilde azalabiliyor. Bu, özellikle çocuklar için çok uygun bir yöntem.
Özellikle akraba evliliklerinin yaygın olduğu toplumumuzda beyin özürlü doğan ve aynı zamanda epilepsi hastası olan çocuk sayısı da oldukça fazla. Çünkü beynin özürlü olması nöbete zemin hazırlıyor. Bu çocukların ev içinde bakımı sırasında sık sık nöbet gelmesi aileleri ruhsal açıdan çok olumsuz etkiliyor. Nöbetler –sadece dalgınlık şeklinde gerçekleşebildiği için- çoğu zaman aileleri tarafından fark edilmiyor. Şiddetli nöbetler olduğunda hekime başvuruluyor. Bu çocukların nöbetleri basit ameliyatlarla kontrol altına alınabiliyor. Çözüm arayan bir başka kitleyi de bu aileleler oluşturuyor.
Sara; beyinde nöron adı verilen beyin hücrelerinin arasındaki anormal elektrik deşarjı sonrası ortaya çıkan bir hastalıktır. Hastada belli bir süre bilinç, duygu, algılama, davranış, hareket ve konuşma fonksiyonlarında duraklama görülür. Çok çeşitli klinik formları olan saranın en sık görülen tipi yaygın kasılmalar ve bilinç kaybı ile seyreden tipi olup, bunun dışında bilinç kaybı olmadan kısmi veya basit sara tipleri de vardır. Özellikle bilinç kaybı olmadan görülen basit sara tipleri anti epileptik ilaç tedavisine dirençli hale gelmektedir. Saralar, çocukluk ve ergenlik çağının en sık, erişkin çağında ise beyin damar hastalıklarından sonra ikinci sırada en sık görülen hastalıktır. Sara' nın görülme sıklığı, 100 000 /25-50 kişidir. Sara çocukluk ve erişkin olarak iki ayrı grupta incelenir. Çocukluk yaşlarında görülen hastalıklara bağlı saralar erişkin yaşında görülmemektedir. Buna karşın erişkinlerde görülen hastalıklar bağlı saralar çocuklarda görülmemektedir.
Ateş, özellikle çocuklarda sara nöbetini başlatması yanında; ağır sporlar, yoğun alkol tüketimi, uyuşturucu madde kullanmak, uzun süre uykusuzluk, ve aç kalmak, stres, aşırı sıcak ve aşırı bilgisayar-televizyon seyretmek gibi risk faktörleri sara nöbetlerinin ortaya çıkarmaktadır. Epilepsinin öncelikle teşhisinin doğru konulması önemlidir her nöbet geçiren hasta epilepsi hastası değildir. Sara nöbetinin bir hekim tarafından gözlenmesi esastır. Ayrıca hasta yakınlarının nöbet anındaki hastanın yaptığı hareketleri cep telefonu-kamera kayıtları teşhis için biz hekimlere çok önemli bilgiler sunmaktadır. Sara teşhisinde temel tetkik yöntemi Elektroansefalografi (EEG) dir.
Beyinde bilinen bir hastalığı olmayan özellikle basit başlangıçlı sara nöbetleri; uygun süre ve dozda tek veya birden fazla anti epileptik ilaç kullanmasına rağmen nöbetleri kontrol edilemeyen hasta gruplarıdır. Bu grup hastalar tüm saralıların % 12,5- 25 ini teşkil etmektedirler. Sara nöbetleri ilaç başlandıktan 1–2 yıl sonra nöbetler kontrol edilemiyorsa, birden fazla ilaç başarısızsa, anti epileptik ilaçların ciddi yan etkileri ortaya çıkıyorsa, beyin görüntülemelerde sorumlu lezyon varsa bu hastalar “epilepsi cerrahisi adayı” olarak düşünülmelidir.
Bu tetkik yöntemleri öncelikle hastaların multidisipliner yaklaşımın olduğu, tıbbı ve cerrahi tedavinin uygulandığı alt yapı ve ekipleri (Nörolog, Beyin Cerrahı, Nöroradyolog, Nöropsikolog) bulunduran epilepsi merkezlerinde spesifik uzmanlar tarafından değerlendirilir. Gerek dünyada gerekse ülkemizde bazı gelişmiş merkezlerde, dirençli sara hastaları takibe alınarak epilepsi cerrahisi için değerlendirilmektedir.
Epilepsi cerrahisinde temel amaç epilepsi odağının doğru tanımlanması oldukça önemli olup öncelikle tanımlanan bu odağın ameliyatla çıkarılması esastır. Odak tespiti yapılamayanlara ise pil takılması veya kallozotomi gibi epilepsi cerrahisi yapılmaktadır.
Sonuç:
Doğru epilepsi odağı tanımlanan ve tedaviye dirençli saralı hastalar, iyi gelişmiş ve yeterli alt yapısı olan epilepsi cerrahisi merkezlerinde uygun cerrahi tekniklerle, ameliyat sonrasında başarı % 60- 80 arasındadır. Epilepsi cerrahisinden sonra sara nöbetlerin durması veya azalmasıyla hastanın yaşam kalitesi ve konforunu olumlu yönde artıran en büyük kazançtır.
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Çocuk Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Uğur Işık epilepsinin anne babaların sıklıkla gözden kaçan belirtilerle de gelişebileceğine dikkat çekerek, “Örneğin çocuğunuz aniden dalıyor ve size yanıt vermiyorsa, bu durum epilepsinin bir belirtisi olabiliyor. Bu nedenle çocukta şüpheli hareketler gözlendiğinde mutlaka bir uzmana başvurulmalı” uyarısında bulunuyor.
Epilepsili bir çocukta nöbetleri en sık tetikleyen faktörler ise ilaçların düzensiz kullanımı, ilaç dozlarının atlanması veya ilacın aniden kesilmesi. Çocuk Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Uğur Işık bunların yanı sıra açlık, susuzluk, uykusuzluk, aşırı fiziksel aktivite ve duygusal değişikliklerin de nöbetleri tetiklediğini ifade ederek “ Bazı çocuklarda bilgisayar oyunları da nöbetleri tetikleyebiliyor. Bu durum bazı epilepsi türlerinin yanıp sönen ışıklarla uyarılması sonucu oluşuyor. Ayrıca bazı sık kullanılan ilaçlar; örneğin alerji ilaçları veya grip ilaçları da nöbetleri tetikleyebilen etkenler arasında yer alıyor” diyor.
Epilepsi her zaman korkulacak bir hastalık değil, uygun bir tedavi şekliyle bazı çocukların bu hastalığı tamamen yenmesi veya hayatlarına normal bir biçimde devam etmesi mümkün olabiliyor” diyen Çocuk Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Uğur Işık hastalığın nasıl tedavi edildiğini şöyle anlatıyor: “Erken teşhis her hastalıkta olduğu gibi epilepside de önemli. Çünkü küçük, gözden kaçan ve tedavi edilmeyen nöbetler daha sonra büyük nöbetlerle gelebiliyor. Epilepsilerin büyük bir bölümü ilaçla tedavi edilebiliyor. İlaç tedavisi ilk düşünülen tedavi şeklini oluşturuyor ve uygun ilaç çocuğun nöbet türü, EEG ve çoğu zaman MRI bulgularına göre seçiliyor. Çocuklarda amaç hastalığı mümkün olan en düşük dozla, en az yan etki ile tedavi edebilmek. Ancak bazen nöbetler çok dirençli olup tedaviye 2, 3, hatta 4. ilaç eklenmesi gerekebiliyor. Tüm epilepsilerin üçte biri dirençli oluyor, yani ilaç tedavisine iyi yanıt vermiyor. En az 2 ilacın uygun doz ve süre ile kullanıldıktan sonra nöbetlerin kontrol altına alınamamasına dirençli epilepsi deniyor. Bu çocukların mutlaka olası bir epilepsi cerrahisi adayı olup olmadıklarını araştırmak gerekiyor. Cerrahi tedavi dışında, halk arasında beyin pili olarak bilinen vagus sinir stimulasyonu (VNS) ile ketojenik, yani yağdan zengin, karbonhidrat ve proteinden fakir bir diyet de ilaç tedavisine dirençli olan ve iyi bir cerrahi aday olmayan çocuklarda kullanılabiliyor. Çocuklar eğer bu yöntemlere uygun hastalarsa nöbet sayıları oldukça azalabiliyor.
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Nörolojik Bilimler Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde yapılan araştırmaya göre beyin hücrelerindeki kalsiyum iyonlarını bozan kablosuz internet MS ve epilepsi hastalarını olumsuz yönde etkiliyor. Yurt dışından bilim insanlarının da katıldığı laboratuar çalışmalarında, kablosuz internet frekansına maruz kalan epilepsi hastası farelerin hastalıklarının daha da arttığı gözlemlendi. Merkez Müdürü Prof. Dr. Mustafa Nazıroğlu “Deneylerde 6 saat kablosuz internete maruz kalan farelerin hastalığının daha da arttığını belirledik. Kansere, diyabete yol açabilir” dedi.
Memorial Şişli Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Abdullah Özkardeş, epilepsi hastalığıyla ilgili bilinmesi ve dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgi verdi.
Epilepsi beyinde yaşanan anormal elektriksel faaliyet sonucu ortaya çıkan bir tür kriz türüdür. Epilepsi denilince ani çığlıkla birlikte şuuruna kaybedip, yere düşen, sert kasılmalarla ağızdan salyalar akan nöbetler akla gelmektedir. “Grand mal” denilen klasik epilepsi nöbetlerinin yanı sıra şuur kaybı yaşanmayan, hastanın kolunda hafif bir atma ya da titreme gibi lokal epilepsi nöbetleri de olabilmektedir. Bazen nöbet çeşitleri arasında farklılıklar ve kaymalar yaşanabilse de genelde hasta aynı tip nöbetleri geçirmektedir.
Epilepsi hastalığında ailesel yatkınlık önemli olsa da nedeni belli olmayan hastalık grubundadır. Epilepsi hastalığının çocukluk çağı hastalığı olduğu yanılgısı toplumda yaygındır. Her yaş grubunun değişik epilepsileri vardır. Genellikle çocukluk epilepsileri çoğu erişkin çağa geçerken düzelmektedir. İdiopatik epilepsi denilen nedeni belli olmayan epilepsiler ise her yaşta yaşanabilmektedir. Azınlık bir grupta olsa da kafa travması, beyin kanaması, anevrizma gibi hastalıklar da epilepsiye neden olabilmektedir. Yaşam süresinin uzamasıyla birlikte epilepsi artık ileri yaşlarda daha fazla görülebilmektedir.
Yataktan düşen, kafa travması yaşayan ya da yüksek ateşli hastalık geçiren çocukların epilepsi hastası olacağı gibi bir inanış bulunmaktadır. Kafatasında kırık, beyin kanaması gibi hasarlara neden olmayan travmaların ileride bir sorun çıkartacağı görüşü yanlıştır. Önemli olan travmanın şiddeti değil beyinde bıraktığı hasardır. Bununla birlikte ateşli hastalıklar uzun sürmezse, çocuğun bedeninin bir tarafından güçsüzlük yapmıyorsa, aşırı ve uzun ateşlenmeler yaşanmıyorsa epilepsi yaşanma ihtimali bulunmamaktadır.
Epilepsi nöbetleri sırasında kasılan ve çenesi kilitlenen hastanın dilini ısırmasını engellemek için çene sert bir cisimle açılmaya çalışılmaktadır. Nöbet geçiren hastanın ağzına sert bir cisim koymak ya da çeneyi açmaya çalışmak dişlerin kırılmasına ve ağızda yaralar oluşmasına neden olabilmektedir. Ağza yerleştirilen cismin boğaza kaçarak nefes almayı engellemesi, çok daha ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Epilepsi nöbetinin kendi kendine geçtiği ve sınırlı olduğu unutulmayarak, hastayı koruyacak unsurlara başvurmak gerekmektedir. Titreme yaşayan hastanın başını sert zemine vurması engellenmeli, ağızda oluşan köpük ve salyaların boğaza kaçmasının engellenmesi için hasta yan yatırılmalıdır. Hastanın çevresinde kendisine zarar verecek eşyalar uzaklaştırılması ve varsa gözlükleri çıkartılmalıdır. Gerekli önlemler alındıktan sonra genellikle 1-1,5 dakika süren epilepsi nöbetinin geçmesi beklenmelidir. Daha uzun süren nöbetlerde hasta ambulansla bir sağlık merkezine ulaştırılmalıdır.
Nöbet geçiren hastaya soğan koklatmak en çok yapılan yanlışlar arasındadır. Epilepsi nöbetleri geçici koma durumudur. Epilepsi nöbeti geçiren hastaya ne koklatılırsa koklatılsın hiçbir faydası olmayacaktır.
Halk arasındaki yaygın inanışın aksine epilepsi hastalarının spor yapmaları ya da otomobil kullanmalarında bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak vücudun direncini düşüren belirli durumların, nöbetlerin ortaya çıkmasında etkin olduğu unutulmamalıdır. Aşırı yorgunluk, enfeksiyon, stres, uykusuzluk ve açlık nöbet seviyesini düşürmektedir. Grup halinde yapılan, risk içeren ve vücudu yorgun düşürebilecek futbol, basketbol, maraton, dağcılık gibi sporlardan hastaların uzak durması gerekmektedir. Yaşanan nöbetler kontrol altına alınmışsa ve hasta ilaçlarını aksatmıyorsa otomobil kullanımında bir sakınca yoktur.
Epilepsi hastalarının anne olamayacağı gibi, gerçekle ilgisi olmayan inanışlar halk arasında oldukça yaygındır. Epilepsi yani sara hastası kadınların anne olmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak, gebelik planlayan epilepsi hastaları en az 6 ay öncesinden doktoruyla konuşmalı ve asla ilaçlarını bırakmamalıdır. Epilepsi tedavisinde kullanılan bazı ilaçların anne karnındaki bebekte doğumsal bozukluklara neden olabileceği unutulmamalıdır. Gebelik sırasında birden bırakılan ilaçlar şiddetli nöbetlere ve nöbetlerin neticesinde düşüklere neden olabilmektedir.
Epilepsi hastalarının çalışmasında doğru meslek seçimi yapıldığı sürece bir sakınca bulunmamaktadır. Asker, pilot, güvenlik görevlisi, avcı ya da balıkçı olmak yerine daha sakin ve tehlike içermeyen meslekler seçilmelidir.
Halk arasında epilepsinin zihinsel bir bozukluktan kaynaklandığı veya hastalık ortaya çıktıktan sonra zihinsel kapasite kaybına yol açtığını düşünülmektedir. Ancak epilepsinin zihinsel bozukluklarla ilgisi yoktur. Ancak bazı istisnai durumlarda zeka gerilemesine yol açabilmektedir.
Epilepsinin yaşam boyu sürdüğü ve tedavisinin olmadığı zannedilse de tedavisi mümkündür. İlaç tedavisiyle epilepsi hastalarının büyük bir çoğunluğunda yaşanan nöbetlerin önüne geçilebilmektedir. 2 yıl nöbet geçirmemek kaydıyla ilaçlar yavaş yavaş kesilebilmektedir. Bazı hastalarda ilaç kesildiğinde nöbetlerin tekrar başlaması mümkündür. Bu tür hastalar ömür boyu ilaç kullanarak epilepsi nöbetlerinden korunabilmektedir. İlaçlara dirençli epilepsi hastalarında ise cerrahi ile tedavi yolları bulunmaktadır.
Epilepsi (sara) hastalığı yeni doğandan başlayarak her yaşta ortaya çıkabiliyor. Hastalığın tedavisinde hekimlerin ilk önerisi ilaçlar oluyor. Hastanın tedaviye cevap vermediği durumlarda ise geç kalmadan cerrahi şansı tartışılması gerektiği ve son çare olarak düşünülmemesi gerektiği söyleniyor. Epilepsi hastalığında öncelikle nöbetleri durdurucu ilaçlarla tedavi uygulanıyor. Nöbet kontrolü sağlanamayan hastalarda ise epilepsi cerrahisine başvuruluyor.
Epilepsi hastalığının tedavisi temelde ilaç tedavisi olmakla birlikte, hastaların bir kısmında ilaç tedavisine rağmen sonuç alınamaz. Bu, hastalarda epilepsiye neden olan, diğer hastalarda olmayan bir odak olduğunu düşündürür. Eğer bu odak tespit edilirse ve çıkarılması hastada nörolojik bir sorun oluşturmayacaksa bu hastalar cerrahi yöntem ile tedavi edilme yoluna gidilir ve en az ilaçla tedavi kadar başarılı sonuçlar alınabilir.
Prof. Dr. Akalan epilepsi cerrahisinin detaylarını şöyle açıklıyor: “Epilepsi hastasının cerrahi adayı olması için ilk şart ilaca dirençtir. İlaçları yeterli dozda kullandığı halde nöbetleri olan bir hasta pratik olarak cerrahi adayı olarak kabul edilir. Bu karardan sonra bu hastalarda epilepsiye neden olan bir odak araştırılır. Bu odağın özellikle son zamanlarda gelişmiş yöntemlerle bulunması ve çıkarılmasının hastaya zarar vermeyecek bir lokasyonda olmasının saptanması hastayı doğal bir epilepsi cerrahisi adayı yapar.”
Ameliyat sonrası genel olarak ilaca dirençli epilepsi hastalarının yarısından fazlasında nöbetleri kesilir, bir süre sonra da ilaçsız devam edebilecek şekilde fayda görebilir. Prof. Dr. Akalan, cerrahinin başarısının değişkenlik gösterebileceğini belirterek ekliyor: “Her epilepsi hastası için aynı başarı oranını vermek doğru değildir. Tabii bu hastaların birlikte iki üç ilaç kullanımına rağmen sürekli nöbet geçirdiklerini göz önüne alırsak bu yüzde elliden fazla başarı yakalanması hastaların hayat kalitesini düzeltmede çok önemli bir oran olarak görülmektedir. Epilepsi cerrahisi sonrasında nöbetlerin devam etmesi ya da bir süre sonra tekrar başlaması mümkündür. Çok ayrıntılı araştırmalara ya da bilgi birikimine rağmen halen bir grup hastada sekiz, on yıl sonra bile belirli epilepsi tiplerinin tekrarladığı bilinmektedir.”
Her cerrahi tedavide olduğu gibi epilepsi cerrahisinin de kendine göre riskleri olabiliyor. En çok korkulan risk, yapılan tüm tetkiklere, cerrahi işleme rağmen nöbetlerin kesilmemesi ve devam etmesidir. Bunun dışında ameliyatın ve anestezinin getirdiği beyin cerrahideki tüm riskler epilepsi cerrahisi için de geçerlidir. Nöbetlerin geçmemesi dışında en çok çekinilen nokta ise beyinde kalıcı bir hasar oluşma riskidir. Bu nedenle epilepsi ameliyatlarında karar alınırken hasta, alanında uzman hekimler tarafından farklı branşlarla multidisipliner bir yaklaşımla ele alınmalıdır.