X

Kemiklerin sessiz hırsızı olarak tanımlanan osteoporoz 50 yaş üzeri her 3 kadından ve her 5 erkekten birinde görülüyor. Sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite nedeniyle görülme sıklığı giderek artan kemik erimesi, kişilerin yaşam kalitelerini ve hatta sağ kalım sürelerini azaltıyor. Yaşam tarzında yapılan küçük değişikliklerle kemik erimesinden korunmak mümkün olabiliyor.


Uz. Dr. Gülseren Kayalar, kemik erimesi ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.


Osteoporoz nedir?

En sık görülen metabolik kemik hastalığı olan osteoporoz, kemik yoğunluğunun ve kalitesinin azaldığı bir hastalıktır. Bu hastalıkta kemik kütlesindeki azalma nedeniyle kemik daha kırılgan bir hale gelmekte ve kırıkların oluşma riski artmaktadır. Kemik erimesi genellikle omurga, kalça ve el bileğinde kırıklara neden olmaktadır. Bununla birlikte diğer kemiklerde de kırıklar görülebilir. Kemik erimesine bağlı kırıkların görülme sıklığı kadın ve erkeklerde özellikle omurga ve kalça bölgesinde ilerleyen yaşla birlikte daha da artmaktadır.


Kemik erimesi sessiz ve ilerleyici bir hastalık olduğundan ilk osteoporotik kırık ortaya çıkana kadar belirti vermeyebilir. Omurgada oluşan kırıklar sırtta şiddetli ağrıya, kamburluğa ve boy kısalmasına yol açabilmektedir. Fonksiyonel bağımlılık yaratması nedeniyle yaşam kalitesini olumsuz etkileyen kalça kırıkları, genellikle cerrahi müdahale gerektirmektedir. Kemik erimesi erken teşhis sayesinde büyük oranda tedavi edilebilen bir hastalıktır. Yaşam tarzı değişiklikleri ve uygun ilaç tedavisiyle kemik kaybı yavaşlatılabilmekte ve birçok kırık önlenebilmektedir.


Osteoporozu önlemenin yolları nelerdir?

Kemik erimesi tedavisinde en önemli yöntem beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinin yapılmasıdır.Günlük 800-1200 mg kalsiyum alınmalı güneş ışığı ve diyetle yeterli D vitamini alımı sağlanmalıdır. Her gün en az 30 dakika boyunca düzenli fiziksel aktiviteler yapılmalıdır. Sigaradan ve aşırı alkol tüketiminden uzak durulmalıdır. Bu önlemlerle birlikte doktorun önerdiği ilaç tedavisine devam edilmesi kemik erimesini yavaşlatacaktır. Bunların yanı sıra kemik erimesini tetikleyen en önemli faktörlerden biri olan düşmelerin önlenmesi için de bir takım önlemler alınması gerekmektedir. Düşmeleri azaltmak için denge, kas güçlendirme ve postür egzersizleri düzenli olarak yapılmalıdır. İleri yaşlarda baston, yürüteç gibi yardımcı eşyalar kullanılmalıdır. Ev ve iş yerlerinde ayağa takılacak kablo ve kordonlar bulunmamalı ve zemin kaymayan bir materyal ile kaplanmalıdır. Merdiven, duş, küvet ve klozet kenarlarına tutamaklar yerleştirilmelidir.


Kemik erimesiyle mücadele etmenin ilk basamağı, risk faktörlerinin bilinmesidir. Kişiler risk altında olduklarını bilirlerse kemik erimesini yavaşlatmak ve önlemek mümkün olabilmektedir. Kemik erimesini tetikleyen en önemli risk faktörleri; ileri yaş, cinsiyet (kadınlarda daha sık görülüyor), aile öyküsü, daha önceki kırıklar, uzun süre kortizon kullanımı, romatoid artrit, alkol, sigara, düşük beden kitle indeksi ve kemik mineral yoğunluğu, yetersiz fiziksel aktivite, düşük kalsiyum alımı ve D vitamini yetmezliği olarak sıralanabilir.


Osteoporozun belirtileri nelerdir?

Aşağıdaki sorulardan bir veya birkaçına “evet” cevabı veren kişiler kemik erimesi açısından risk altındadır. Bu kişiler vakit kaybetmeden uzmana başvurarak, fiziksel muayene, kan-idrar testleri, röntgen ve kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalıdır.





Uzm. Dr. A. Şahap Demirboğan, kemik erimesini ve bu hastalığa yapılması gerekenleri anlattı.


Kemik, yaşayan, büyüyen ve sürekli kendini yenileme özelliğine sahip olan bir dokudur. Yaşam boyunca belirli periyotlarla vüutta, eskimiş kemik dokusu yok edilerek yerine yeni kemik dokusu yapılır. Bu yapım-yıkım terazi işlemi, 30 yaşına kadar yapım tarafında ağır basar. Kısa süre dengede kalır, sonraki yıllarda ise yıkım tarafında etkisini gösterir. Böylece kemik kitlesi azalır ve kolay kırılır hale gelir. Bu duruma osteopeni ve osteoporoz denir. Eğer kemik kitlesinde azalma -2,52’dan (yaklaşık yüzde 25) daha fazlaysa ve kırık varsa yerleşmiş osteoporoz olarak adlandırılır.


Kemik kırılması kadınlarda daha fazla görülür

Kadınlarda hormonların korunması kalktıktan, yani menopoz başladıktan sonra hızlı kemik kaybı başlar. Erkeklerde kemik kaybı sürekli ama az orandadır. 55-60 yaşlarında ise kemik kaybında kadın erkek farkı kalmaz ve kayıp oranları aynı olur. Fakat buna rağmen, kadınların doruk kemik miktarlarının erkeklerden az olması nedeniyle kadınlarda kırık daha çok yaşanır.


Kemik kitlesini ve kalitesini artırmak önemli

Kişinin hayatı boyunca ulaşabildiği en fazla kemik, doruk kemik kitlesidir. Kemik kitlesi yüzde 60-80 genetik faktörlerce, geri kalanı ise beslenme, egzersiz gibi çevresel faktörlerce belirlenir. Doruk kemik kitlesinin yüzde 90’ına ergenliğe geçiş çağında, yüzde 99’una 26-27 yaşlarında ulaşılır. Yani; yaşlılığınızda harcayacağınız kemik kitlesini bu yaşlarda en yüksek seviyeye çıkarmanız gerekir. Doruk kemik noktası ortalama değerlerden yüzde 10 fazla ise, kalça kırık riski yüzde 50 daha azdır. Bu nedenle kemiğin kitlesini ve kalitesini arttırmak için doğumdan itibaren çaba sarf edilmeli, doktorlardan destek alınmalı ve artık çok geç denmemeli. Her yaşta mutlaka yapılacaklar vardır.


Sessiz hırsız; osteoporoz

Osteoporoz kemiklerin sessiz hırsızıdır. Kemiklerin içindeki mikroskobik kırıklara bağlı bel ve sırt ağrısı, boyda kısalma ve sırtta kamburlaşma ilk belirtilerdir. Sonraki belirtiler ise el bileği, sırt, bel, kaburga ve kalçada görülen kırıklardır.


Osteoporozu önlemek için bu önerilere dikkat!



Osteoporoz tedavisi nasıldır?

Prof. Dr. Engin Çakar, osteoporoz hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.


Gençlerde de görülüyor

Kemik yoğunluğundaki azalmaya bağlı sinsi bir şekilde ilerleyen osteoporoz, ağrılı kemik kırıkları, şekil bozuklukları, boyda kısalma, sırtta kamburlaşma, bel ve sırt ağrıları ile kendisini gösteren sinsi bir hastalıktır. Kadınlarda menopoz sonrası erkeklerde ise 65 yaş ve üzerinde ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar kemik erimesinin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde arttığını göstermektedir. Yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan fizyolojik bir hastalık olan osteoporoz; genetik nedenlerle genç yaştaki kişilerde de görülebilmektedir.


Kadınlar erkeklerden 10 kat daha fazla risk altında

Osteoporoz riskinden korunmak için alınacak önlemlerin başında kemik kütlesinin artırılması gelmektedir. Doğumdan sonra 35 yaşına kadar sürekli artarak en yüksek seviyesine çıkan kemik ağırlığı, bu yaştan sonra yoğunluk ve kütlesel olarak azalmaya başlamaktadır. Bu nedenle 35 yaşına kadar alınan önlemler kemik kütlesini artırmada önemli bir fayda sağlamaktadır. Kemik kütlesinin oluşmasında yaş, cinsiyet, aktivite düzeyi ve coğrafi faktörlerin büyük etkisi bulunmaktadır. Erkeklerdeki kemik kütlesi kadınlara oranla daha fazladır. Erkeklerden daha az kemik kütlesine sahip olan kadınlarda menopoz faktörü de tabloya eklendiğinde osteoporoza yakalanma riski 10 kat daha fazla artmaktadır.


Gün içinde fiziksel aktivitenizi artırın


Yılda bir kemik yoğunluğunuzu ölçtürün

Sinsi bir hastalık olan Osteoporoz tedavisinde erken tanı büyük önem taşımaktadır. Risk grubundaki hastaların kemik mineral yoğunluğundaki değişimler 1-2 yılda bir yapılan kontrollerle mutlaka izlenmelidir. Kan ve idrar tahlilleri yaptırılarak kemik yıkımının arttığı veya yapımının azaldığı gösterilebilir. Yapılan kontroller ve alınan önlemlerle doruk kemik yoğunluğu en uygun düzeyde tutularak Osteoporozdan korunmak mümkündür. Ayrıca çocukluktan döneminden itibaren yapılan aktif spor, yeterli derecede alınan D vitamini ve kalsiyum kemik erimesini önlemenin başlıca yollarındandır.


Doktor takibini ihmal etmeyin

Osteoporoz tedavisinde kemik yıkımını azaltan ve kemik yapımını uyaran ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar mutlaka fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı kontrolünde kullanılmalı ve düzenli takip edilmelidir. Meydana gelen kırıklar, normal kırıklar gibi ortopedik yöntemler ile tedavi edilir. Kırık sonrası erken mobilizasyon ve sekel kalmasını önlemek için fizik tedavi ile rehabilitasyon gereklidir.


Osteoporozu ve kemik kırıklarını önlemek için 7 öneri