Acıbadem Adana Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Aktaran, tiroid tedavisinde erken teşhisin önemine ve tedavinin zamanında başlanmasının önemine dikkati çekti.
Prof. Dr. Şebnem Aktaran, "Boynun ön bölümünde yer alan ve yaklaşık 15-20 gram ağırlığındaki tiroid bezinde üretilen tiroid hormonlarının bebeğin anne karnında gelişiminde, doğum sonrası zihinsel-bedensel gelişim ve büyümesinde ayrıca yaşam boyu metabolizma faaliyetlerinin düzenlenmesinde etkisi büyüktür" dedi.
Prof. Dr. Aktaran, tiroid hormonlarının vücudumuzdaki hücreler üzerinde etkileri olduğunu, bu nedenle tiroid hormonlarının dengesiz üretiminin diğer organ ve sistemlerin de çalışmasını olumsuz etkileyebileceğinden yaşamın her döneminde, özellikle gebelik döneminde bebek ve anne sağlığı için normal düzeylerde tutulması gerektiğini belirtti. "Tiroid bezinin az çalışarak yeterli miktarda tiroid hormonu salgılamamasına hipotiroidi, aşırı çalışmasına ise hipertroidi denir" diyen Prof. Dr. Aktaran, tiroid hastalıklarının birçok belirtiyle ortaya çıkabileceğini, bu nedenle söz konusu belirtileri olan kişilerin vakit kaybetmeden hormon seviyelerini ölçtürmelerini ve gerektiğinde tedavi altına alınmalarını söyledi.
Tiroit bezi hastalıklarının nedenleri nelerdir?
Tiroid hastalıkları hakkında genel bilgiler de veren Prof. Dr. Şebnem Aktaran, "Tiroid bezi hastalıkları; tiroid bezinin az çalışması (hipotiroidi), aşırı çalışması (hipertiroidi), tiroid bezi iltihabı (tiroiditler) ve guatr (tiroid bezinin büyümesi nodüllü veya nodülsüz) olarak ortaya çıkar. Tiroid bezi hastalıklarının genellikle iyot eksikliği, genetik ve çevresel nedenlere bağlı olabileceği düşünülmektedir. İyot eksikliği ülkemizde guatrın en önemli nedenlerindendir " diyor.
"Tiroid bezi hastalıklarının belirtileri görülen kişilerde kanda tiroid hormonları değerlendirilir ve tiroid bezi ultrasonografi (USG) ile görüntülenir. Tiroid hastalıklarında tedavi; tiroid hormonlarının düzeyine, tiroid bezinin özelliklerine (büyüme, nodül özellikleri, tiroit) göre belirlenir. Tedavide; takip, ilaç, radyoaktif iyot veya operasyon seçeneklerinden uygun olanına karar verilir" diyen Prof. Dr. Aktaran, ilaç tedavisi kararı verilen hastalarda tedavinin süresinin ve ilacın dozunun hastalığın seyrine göre düzenlendiğini anlattı.
Guatrda, tiroid bezinin tümünün yaygın şekilde büyüyebileceğini (diffüz) ya da bezde tek veya çok sayıda nodüller (yuvarlak, oval kitleler) olabileceğini belirten Prof. Dr. Aktaran, "Son yıllarda boyun muayenesi ile birlikte USG de yapıldığı için küçük tiroit nodülleri de tespit edilebilmekte ve bu nedenle tiroid nodülü tanısına da sıklıkla rastlanmaktadır. Tiroid nodüllerinde hastanın özgeçmişi (özellikle boyun bölgesinin radyasyona maruz kalması), aile öyküsü ve USG bulguları önemlidir" diyerek nodüllerin mutlaka takip edilmesi gerektiğini aktardı.
Tiroidin az çalışması (Hipotiroidi) durumunda görülen belirtiler nelerdir?
- Yorgunluk
- Deride kuruma
- Kilo alma
- Saçlarda kuruma
- Soğuğa tahammülsüzlük
- Reflekslerde ve hareketlerde yavaşlama
- Kas ve kemiklerde ağrı
- Uyuşma
- Tansiyon yüksekliği
- Kolesterolde yükselme
- Adet düzensizliği
- Kabızlık, şişkinlik
- Hafıza problemleri
- Depresyon belirtileri (İsteksizlik, mutsuzluk)
Tiroidin aşırı çalışması (Hipertiroidi) durumunda görülen belirtiler nelerdir?
- Çarpıntı
- Terleme
- Sinirlilik
- Huzursuzluk
- Sıcak ve nemli deri
- Sıcağa tahammülsüzlük
- Kilo kaybı (İştahın iyi olmasına rağmen zayıflama)
- Ellerde titreme
- Saçlarda incelme, kırılma ve dökülme
- İshal
- Göz bulguları (Canlı bakış)
- Adet düzensizliği
Tiroit belirtileri nelerdir?
Tiroid bezi insan vücudunda çok önemli rol oynar, bedendeki birçok aktiviteyi kontrol eder ve hormonların yapımını sağlar. Bu bezin çalışmasının normal bir şekilde devam ettirememesi sonucunda bir çok belirti karşımıza çıkar. Toplumun yaklaşık üçte birini etkileyen, çok sayıda sistemde önemli şikayetlere ve belirtilere sebep olan tiroid hastalığının teşhisi basittir. Hastalığın geç fark edilmesi veya teşhis edilememesi can sıkan belirtilere sebep olabilir. Medicana International İstanbul Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Fevzi Balkan tiroid hastalığının erken teşhis ve tedavisi için belirtilerini anlattı.
Kilo alımı ve kilo verememe: Hipotiroidi kilo alımına sebep olurken hipertiroidi kilo vermeye sebep olabilir.
Boyunda şişlik ve ağrı: Guatr, tiroid nodülünün veya kistinin habercisi olabilir.
Çarpıntı, ellerde titreme: Tiroidin bezinin fazla çalıştığı hipertiroidi durumunda olabilir.
Aşırı terleme: Tiroidin fazla çalışması aşırı terlemenin önemli sebeplerindendir.
Ciltte kalınlaşma: Hipotiroidinin belirtisi olabilir.
Kansızlık: Hipotiroidide genelde eşlik eden kansızlıkta bulunur
Kaslarda seyirme ve ağrılar: Tiroid rahatsızlıkları, kas ağrıları ve kas güçsüzlüğü yapabilir.
Saç dökülmesi: Tiroid bezinin az veya çok çalışması yapabilir,bazen eşlik eden kaş dökülmeleri de olabilir.
Tansiyon yükselmesi: Tiroid bozukluklarına tansiyon dengesizliği eşlik edebilir.
Kabızlık: Özelikle tiroid bezinin az çalıştığı durumlarda olabilir.
Adet dengesizlikleri: Tiroid hastalıklarının çoğu adet düensizliği yapabilir, bazen ilk belirti de olabilir.
Kısırlık: Tiroid hormon dengesizlikleri gebe kalmada zorluklara sebep olur.
Ses kısıklığı: Tiroid hastalıklarında ses tınısında değişiklikler olabildiği gibi bazen ses kısıklıkları da olabilir.
Kaş dökülmesi: Tiroid hastalıkları saç dökülmesi ile beraber veya bağımsız olarak kaşların dış kısmında dökülmelere sebep olabilir.
Ödem: Tiroidin az çalışması vücutta su tutulumunu artırır ve ödem gelişir.
Duygudurumunda değişiklikler: Tiroid hastalıkları stres, panik atak ve depresyona yol açabilmektedir.
Kalıcı tiroit bezi yetmezliği nedir?
Havaların soğumasıyla birlikte virüs kaynaklı boğaz enfeksiyonları kapımızı çalmaya başladı. Bizi iş, sosyal ve günlük hayatımızdan alıkoyacak şekilde şiddetli seyredebilen bu hastalıklar tedavi edilseler bile boynun ön kısmında yer alan tiroitlere sıçrayarak “subakut tiroidit”, bir başka deyişle ağrılı tiroit iltihabına neden olabiliyorlar. Bu hastalığın tanısı aslında kolay konulmakla birlikte benzer belirtileri nedeniyle farenjit, grip, kulak iltihabı ile diş iltihabı gibi boğaz ağrısı yapan ve daha sık görülen diğer hastalıklarla karıştırılabiliyor.
Acıbadem International Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Bilge Ceydilek tanının gecikmesi sonucunda ağrılı sürecin 2-3 ay boyunca devam edebileceği, hatta bazı hastalarda kalıcı tiroit bezi yetmezliği (hipotiroidi) gelişebileceği uyarısında bulunuyor.
Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Bilge Ceydilek bu nedenle son 1-2 ay içinde grip veya nezlenin ardından aniden, özellikle yutkunmayla çok artan, boynun ön kısmına dokundurtmayacak kadar ağrı gelişmesi ve bunun beraberinde yoğun halsizlik olması durumunda endokrinoloji uzmanına başvurulması gerektiğini belirterek, “Erken tanı sayesinde gereksiz yere kutu kutu antibiyotik kullanımının önüne geçilebiliyor. Ayrıca hastanın kötü bir hastalık şüphesiyle günlerini panik halde geçirmesi de önlenmiş oluyor” diyor.
Kadınlarda 3-4 kat daha sık görülüyor
Ağrılı tiroit iltihabında boynun ön kısmında yer alan ve görevi tiroit hormonu üretmek olan tiroit bezinde virüs ya da bakteri olmuyor. Aksine vücut, ağrının ortaya çıkmasından 2-8 hafta önce farenjit-grip-nezle gibi bir üst solunum yolu enfeksiyonu sırasında virüsle karşılaşmış ve daha sonra enfeksiyon gerilemiş oluyor. Bu enfeksiyon sırasında aktifleşen bağışıklık sistemi hücrelerinin durdurulamaması ve tiroit bezini işgal ederek tiroit hücrelerine karşı da bir reaksiyon oluşturması sonucunda subakut tiroidit (ağrılı tiroit iltihabı) gelişiyor. Genellikle 20-50 yaş aralığında görülen ağrılı tiroit iltihabı kadınlarda 3-4 kat daha sık görülüyor. Ancak hastalığın kadınlarda neden daha sık görüldüğüne dair belirgin bir neden bilinmiyor.
En tipik belirtisi aniden başlayan ağrı
Boynun ön bölgesinde birdenbire gelişen ağrı, tiroit iltihabının tipik belirtilerinden birini oluşturuyor. Ağrının çiğneme ve yutkunmayla şiddetlendiğini belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Bilge Ceydilek, “Bu bölgeye dokunmak bile oldukça acı verici olabiliyor. Ağrı sadece boyun bölgesinde sınırlı kalmıyor, çeneye ve kulağa doğru yayılabiliyor” diyor. Genellikle tek tarafta başlayan ağrı zamanla azalırken aynı şiddetle boynun diğer yarısında da görülmeye başlıyor. Hastanın çoğunlukla günlük işlerini yapmasını önleyecek kadar şiddetli gelişen halsizlik veya yorgunluk da tiroit iltihabının diğer belirtilerinden. Bunlara eklem ağrıları ve kas ağrıları eşlik edebiliyor. Grip ya da nezle oluyormuş gibi bir kırgınlık hali ve 37-38 derece civarında hafif ateş yüksekliği görülebiliyor. Beraberinde burun akıntısı ve öksürük gibi şikayetler oluşmuyor. Boyun ön bölgesindeki ağrı nedeniyle yutma güçlüğü de gelişebiliyor. Kalıcı tiroit kitlelerinin aksine hastalık iyileştikçe bu büyüme ve sertlik de düzeliyor.
Metabolizmadaki dengesizlik sinirleri harap ediyor
Tiroit bezi iltihabında tiroit bezi birkaç hafta hızlı, ardından normal ve daha sonra birkaç hafta da tam aksine yavaş çalışmaya başlıyor. Dr. Bilge Ceydilek bu döngünün metabolizmayı yorduğuna ve bunun sonucunda kişiyi endişeye sürükleyen bir dizi sağlık problemleri geliştiğine dikkat çekerek şu bilgileri veriyor: “Tiroit hormonlarının fazla salgılanması nedeniyle metabolizma hızlanınca ani kilo kayıpları olurken, kalp ritminin hızlanmasıyla birlikte de kalpte çarpıntı gelişebiliyor. Bu durumda sıcak ortamlara tahammülsüzlük, terleme, ellerde titreme ve sinirlilik-kaygı hali oluşuyor. Uykusuzluk ile dikkat eksikliği de görülebiliyor. Tiroit hücrelerinin hasarı nedeniyle artan tiroit hormonları gün geçtikçe normal seviyeye geriliyor. Bunun sonucunda da ilk tablonun tam tersi bir durum ortaya çıkabiliyor. Metabolizma yavaşlamaya başlayınca kilo alımı oluşabiliyor. Vücutta özellikle göz çevresi ve bacaklarda şişlikler gelişebiliyor. Tabloya; uyku hali, unutkanlık ve konsantrasyon problemleri, ciltti kuruluk ile saç dökülmesi eşlik edebiliyor. Tanısı çok geciken hastaların yüzde 50'sinde tiroit hormon azlığı (hipotiroidi) ortaya çıkabiliyor. Uygun tedaviye rağmen hastaların yüzde 10’unda hipotiroidi kalıcı hale dönüşebiliyor”
İstirahat etmek şart
Başlangıç döneminde günlük hayatı devam ettiremeyecek ve istirahat gerektirecek kadar problem yaratabilen bu hastalık çoğu zaman 2-3 ay içinde kendi kendini sınırlıyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Bilge Ceydilek istirahat etmenin tedavinin en önemli kısmını oluşturduğuna işaret ederek “Hastaların büyük çoğunluğu istirahat ve uygun ilaç tedavisiyle kalıcı olarak iyileşiyor. Küçük bir kısmında ise tedavi kesildikçe tekrar eden bir durum görülebiliyor. Bu hastalarda tedavi 1-2 aydan daha uzun sürebiliyor. Çok nadiren de olsa tiroit ameliyatı gerekebiliyor” diyor.
YORUMLAR