“Tazelenme Üniversitesi”ne girebilmenin ve mezun olmanın iki koşulu var... Kayıt şartı 60 yaşını doldurmak... Mezuniyet şartı ise erkeklerin kazak örme, kadınların ise tamir işleri derslerinden geçmesi... Bir üniversitede hangi dersler varsa, hepsi Tazelenme Üniversitesi’nin müfredatında yer alıyor. Ağırlıklı dersler anatomi ve hukuk; bir de erken saatte Japon hoca ile gerontoloji alanında uzman doçentlerin gözetiminde zorunlu ders olarak yapılan sabah kültür fizik hareketi. Zorunlu olmasının nedeni; bedenin farklı yönleri ters şekilde çalıştırılarak, mesela bir kolla daire yapılırken diğeri paralel bir şekilde hareket ettirilip beynin iki tarafının eşzamanlı çalışıp çalışmadığı görülmek isteniyor. Bu durum, kişinin yakın gelecekte Alzheimer, demans, unutkanlık ve kas iskelet sistemi hastalıklarına yakalanma ihtimallerini tespitte kullanılıyor; ona göre hemen tedaviye başlanıyor.
Hukuk dersinin gerekçesi ise ağırlıklı olarak miras hukuku verildiği için karşısına çıkması muhtemel hukuki sorunların çözümüne yardımcı olmak. Anatomi dersinde ise kendisi veya yakı- nındaki yaşlı kişinin başına bir sorun gelmesi halinde nasıl bir müdahalede bulunacağını öğrenmesi; acil servis doktoruna yakın düzeyde ilk müdahaleyi yapabilme yetisini kazanması amaçlanıyor.
Diğer üniversiteler gibi eğitim süresi 4 yıl olan Tazelenme Üniversitesi’nde psikoloji, biyoloji, sosyoloji, gerontoloji de öğretilen dersler arasında... Üniversitenin girişinde asılı yaş skalası ise alışılmışın ötesinde “yeni yaş dilimi” belirlemiş: “0-17 arası ergen; 18-65 arası genç; 66-75 arası orta yaşlı...” Listelerde “90+” diye belirtilen “yaşlı” kategorisi ise üniversitenin skalasında “100+” diye düzenlenmiş.
Prof. Dr. İsmail Tufan, yüz yılda insan ömrünün “on yıl kadar uzadığı” düşüncesinde. Erkeklerin zorunlu kazak örmesi ve kadınların inşaat işlerini öğrenmesinin zorunlu kılınmasının da iki nedeni var: Kimseye muhtaç olmadan ihtiyaçlarını karşılamaları ve kazak örmenin matematiği içinde beynin iki lobunu da çalıştırıp demansa yakalanmaktan korunmaları.
Fikir nereden çıktı?
Tazelenme Üniversitesi kurma fikri, Almanya ve ABD’de doktora ve sonrasını tamamlamış, Türkiye’nin gerontoloji alanındaki önemli ismi Prof. Dr. İsmail Tufan’ın girişimi, Antalyalı işadamlarının desteğiyle başlamış. Öncesinde Akdeniz Üniversitesi’nde yaşlanma bilimi Gerontoloji Bölümü’nü kurunca Türkiye’nin “gerontoloji atlasının (Gero Atlas)” olmadığını fark eden Prof. Dr. Tufan, akademisyen arkadaşlarıyla birlikte Türkiye’yi dolaşıp Gero Atlas’ını çıkarmış. Prof. Dr. Tufan, “İlk başladığımda Türkiye’de bu kadar çok uzun yaşayanların olduğunu tahmin etmemiştim” diye söze girdi, hepsiyle nasıl ve nerede tanıştığını anlattı. Örneğin, Türkiye’nin dinamik kalmış insanlarından 109 yaşındaki Mehmet Yılmaz ile tanışması Ordu Gölköy’e gittiğinde cami avlusunda olmuş. Yaşça büyük olanların içinde güneş gözlüğü takan tek kişi olarak Mehmet Yılmaz gözüne çarpmış. Çevresindekiler, “Yine süs yapıyorsun” diye çıkışınca, Mehmet Yılmaz karşısında duran Prof. Tufan’ın da güneş gözlüğünü takmasını, “Doktorum hadi süsü birlikte yapalım” diyerek rica edince dostlukları gelişmiş.
Tazelenme Üniversitesi kurulduğunda öğrenci sayısı 50’yi bulmamış; bugün ise 1800’ü geçmiş. Hatta bazen toplu dersleri AVM’lerde, spor salonlarında ve konferans merkezlerinde düzenlemeye başlamışlar. Prof. Tufan, Türkiye’nin yaşlı nüfusuna yönelik politikalara ihtiyacı olduğu görüşünde... “Partiler arasında da AK Parti dışında yaşlılara dönük hedefleri olan, projeler üreten ve bunu hayata geçiren başka parti yok; CHP’de ise bazı belediyeler eliyle yürüyor” deyip ekledi: “Bu yeterli değil; çünkü önemli bir sorun ve beraberinde büyük bir sektör geliyor. Türkiye bakım sigortasını süratle hayata geçirmeli. Atıl durumda bulunan bin civarındaki dispanserlerini gündüz bakım evleri haline getirmeli. Yoksa sorun çığ gibi geliyor...”
İlaçları atıp renklendiler
Üniversitede diğer fakültelerde okuyan çocukları veya torunlarıyla aynı kampusu paylaşmaktan mutlular. Dudu Aktaş (1929) ile kızı Raziye Türkan Bağ (1952) gibi Tazelenme Üniversitesi’ne birlikte kaydolmuş, aynı sınıfta okuyan ebeveynler ve çocukları ile eşler de var. Öğrencilerin büyük bölümü derslere başladıktan sonra aldıkları bir avuç dolusu ilacı kesmiş. Bazıları da öğrendiği işaret dili sayesinde duyma özürlü torunuyla konuşmaya başlamış olmanın mutluluğuyla “dünyayı duyar olmuş”... En çarpıcı örneklerden biri 1952 doğumlu kronik şeker hastası Ali Akbaş... Günde 10 tabletten fazla ilaç alırken neredeyse hepsini terk etmiş, bugün bir veya bazen iki tane kullanıyor.
Şampiyon atlet ve antrenörü
İki ay önce Bulgaristan’da yapılan şampiyonada, 100 metrede 19.3 saniye derecesiyle 70 yaş üstü birinciliği elde eden atlet Çiçek Solon Şensoy ise üniversiteye kendisi gibi atlet olan, aynı zamanda antrenörü atlet Oktay Şensoy ile yazılmış... Çiçek Şensoy, arkadaşlarının ilk gün geldikleri durum ile bugün arasındaki farkı açık şekilde gözlemlediklerini söyledi: “Birçoğumuz sabah televizyonda önerilen ilaçları ve gıdaları yanlış şekilde alırken bugün torunlarımız veya çocuklarımızla yeni şeyler öğrenip üniversiteli olmanın mutluluğundayız...” Avukat İzzettin Gökalp (1936) “Hayat benim için bir lütuf, tadını çıkarmak ve yaşamak lazım; burası da bunu iyi öğretiyor” dedi. Yakalandığı kanserden kurtulmak üzere olduğunu belirten Sedat Acar ise “Buraya geldiğimde yeni yol arkadaşları edindim, günde 30 hap içerdim şimdi hiç içmez oldum” ifadesini kullandı.
Orta yaşın yükü
Prof. Dr İsmail Tufan’a göre yaş kuşaklarında sorunu en büyük olanlar 55 ile 75 arasındakiler: “Bu kesim 3 yaşındaki çocuğun dedesi, büyükannesi veya 18 yaşında üniversiteye gitmeye hazırlanan çocuğun ebeveyni, 28-30 yaşında evlenmeye hazır çocuğun ailesi; bütün bunların yanında 80-90-100’ü aşmış bakıma muhtaç ebeveynlerin evlatları. Hem toruna, hem çocuğa, hem de ebeveynlerine bakmak, bir de kendinde başlamış sağlık sorunlarıyla uğraşmak zorunda. Bu kitlenin üzerinden, yaşlı bakımevleriyle yükünü alan siyaset kazanır.” Yaşı ilerlemiş insanların en büyük yakınmasını da Prof. Tufan, “Bir lastik çuval, bir tahta bavul gibi oradan oraya taşınmaktan nefret ediyorlar; çünkü verilen bir tas çorbayı evladının eşinin veya çocuklarının bir cümlesi acı hale getirebiliyor” diye açıkladı. “Tazelenme Üniversitesi 60+” öğrencileri ile Akdeniz Üniversitesi’nin genç öğrencilerine yönelik “Taze yol arkadaşları” projesi de başlamış. Dikkat çeken, 60 yaş üzerindekilerin geldiklerinde gri ve koyu renk elbise giyerken bugün gençlik çağlarının renkleri pembe, kırmızı, mor ve sarıya dönmüş olmaları. Pijamaları içinde oynadıkları tiyatro ve düzenledikleri konser sonrası, “ronttan çıkmış” öğrenci psikolojisinde mutlular...
Yeni bir sektör doğuyor
Yaşlı nüfusun artışı, kentleşmeyle birlikte birçoğunun şehirlere taşınmış olması yeni bir sektörü de beraberinde doğurmuş. Öncelikle anaokulu gibi yaşlı bakımevlerinin pıtrak gibi artışına yol açmış. Bunun yanı sıra yaşlıların altına kaçırmaları halinde onları utancından kurtaracak külotlar, büyük boy kâğıt bezler, yürümelerini kolaylaştıran aygıtlar, bastonlar, merdiven asansörleri, daha önemlisi beslenmelerini güçlendiren yeni mamalar çıkmış.
Prof. Dr. İsmail Tufan, yaşlılarda en büyük sorunun kemik kırılması ve damağa çatal batması olduğunu belirtti. Her ikisinin de ölüme götüren sonuç doğurduğunu söyledi. Sektör bunu görmüş ve batmayan, ağızda yara oluşturmayan çatal, kaşık üretmiş; püre gıda satışı ise patlama yapmış. Hızla yaşlanan Türkiye’de yeni bir siyasi proje alanı ve sektör doğuyor, bundan kaçmanın da olanağı yok. O nedenle atasözünde de olduğu gibi öncelikle, “Sevilen bir yaşlının, çiçek açmış kır gibi olduğunu” unutmamak gerekiyor. Fransız oyun yazarı Jean Anouilh’in sözündeki gibi, “İnsan, ihtiyar olmaya karar verdiği anda yaşlanıyor”... Romalı bilgin devlet adamı Marcus Tullius Cicero’nun (MÖ 79-51) şu sözü ise bu yazı dizisinin özeti: “Yaşlılığa karşı en mükemmel ilaç, bilgi ve erdemli olmaktır...”
Haber: Muharrem Sarıkaya
Fotoğraflar: Soner Özcan - Ümit Turpçu - Arif Akdoğan
YORUMLAR