Bırakın kendi yesin
Annelik, dilini bilmediğin bir ülkeye seyahat etmeye benzer başlangıçta. Daha önceleri aşina olmadığın bir saate göre düzenlenir hayat; öncelikler yer değiştirir, alışkanlıklar ya hepten kaybolur ya da yeni hayata göre güncellenir.
Ebeveynlik etme tarzımızın bizden önceki 5 neslin etkisi altında olduğunu ve bizden sonraki 5 nesli etkileyeceğini söyler oyun terapisti Byron Norton. İçimize işlemiş bilgiler silsilesi bize dilini bilmediğimiz bu ülkede rehberlik ederler.
Sadece onlar değil tabii. Yanımızdaki, çevremizdekiler de büyük etki sahibidir. Hamileliğiniz gözle görünür olduktan itibaren herkesin söyleyecek bir şeyleri vardır; anne, kayınvalide, teyze, komşu vs... Belki de yoktur. O zaman ne olur?
O zaman kitaplara gömülebilirsiniz iç rahatlığıyla. Ben öyle başlamıştım bu yolculuğa. Hamileliğimi öğrendiğimden itibaren kendime kitaplardan bir yuva yapmış; oralardan öğrendiklerimle ve etkilerini tam olarak bilemediğim önceki 5 neslin mirasıyla başa çıkabildim önceden hazırlanılması pek de imkânsız gözüken çocuklu hayatıma.
Uzay‘ın doğduğu ilk sene beni kurtaran birkaç tane kitap vardı. Bunlardan biri hiç şüphesiz “Baby Led Weaning”di. Katı gıdaya geçişte pek duyulmadık bir yöntem olan “Kontrolü bebeğe bırakın” düsturunu öneriyordu bu kitap. “Sebzeleri ezmeyin, oldukları gibi eline verin; merak etmeyin boğulmaz, onun refleksleri buna göre ayarlı” diyordu... Bunları okudum ve bu fikre sarıldım. Sebze püreleri, muhallebiler ve bilumum ezilmiş yiyecek bizim eve hiç uğramadılar. Evet, ilk başlarda epeyce pistik kabul ediyorum. Uzay‘ın önüne yiyecekleri koymadan önce mama sandalyesinin altına bir örtü seriyordum; örtü ve örtünün dışında kalan yerler ve duvarlar ve Uzay‘ın üstü başı her yer yemek oluyordu. Bu pislik devresi 6 ay kadar sürdü. Ve bitti.
Sonuç 1.5 yaşından itibaren yemeklerini kendi kendine yiyen; yemek seçme derdi olmayan bir çocuk ve bunun rahatlığını yaşayan bir anne oldu.
Bunu neden tekrar anlattığıma gelince. “Baby Led Weaning” İngilizce bir kitaptı ve ben yazılarımda sık sık refere etsem de kitabın ulaşılabilirliği, erişilebilirliği pek azdı. Şimdi değişti. Kitap, Gün Yayıncılık tarafından “O Tabak Bitecek! mi?” adıyla Türkçe’ye kazandırıldı. Bu benim için öyle sevindirici ki arka kapak yazısını da yazdım.
Neler yiyebilir?
Bebeklerin katı gıdaya geçişinde ilk etapta kendi kendilerine yiyebilecekleri gıdalar hiç de az değil. Benim Uzay‘a verdiklerimden bazıları şöyleydi:
- Buharda pişirilmiş havuç
- Salatalık (ince, uzun kesilmiş)
- Armut, muz, elma
- Pirzola
- Buharda pişmiş brokoli, karnabahar
- Ekmek
- Kek
- Uzun, ince kesilip sotelenmiş patates dilimleri
- Makarna
Katı gıdaya geçen çocukların dişlerinin henüz tam çıkmamış olmasını da problem etmeye gerek yok. Sadece ön dişleri ve damak yardımıyla kimi gıdayı emerek, kimini damağıyla ezerek gayet güzel yiyebiliyorlar. Dikkat edilmesi gereken iki nokta gıdanın alerjen olup olmamasının yanı sıra kabuklu, çekirdekli olmaması.
YORUMLAR