Vajinal doğum- Sezaryen doğum: Bir sistem çıkmazı

Yine geldik doğru olanın yanlış ifade edildiği, her yerden başka ses çıkan bir konuya. Sağlık Bakanlığı'nın kendi deyimiyle "normal" doğumu bir başarı olarak gösterdiği, teşvik videosundan bahsediyorum...

Videonun altında binlerce öfkeli yorum var. Doğum şeklini "başarı" olarak ifade etmek; kadını zaten her yerinden bastıran, iten, hırpalayan bu coğrafyada bir de bu başarısızlık ve suçluluk duygularıyla donatmak olsa olsa kaş yaparken göz çıkarmak olmuş.

Ben başka bir yerden söylemek istedim.

Bundan 14 sene önce anne olduğumda elimden gelen her yolu denememe rağmen sezaryenle doğum yapmak zorunda kaldım. Oğlum, ters gelen bir bebekti; ben de idealist bir anne.

Hamileliğimin 8. ayına geldiğimde o zamana kadar devam ettiğim doktorum 9. ayın ilk haftasına sezaryen planlamak istedi. Kabul etmedim. O doktoru bıraktım. Ters gelen bebeği vajinal yolla doğurtmayı kabul edecek bir doktor bulamadım ama doğumun başlamasını bekleyecek bir doktor buldum ve onda karar kıldım. Yöntemine sağlık sistemi karar verse de, zamanını bebeğim kendi seçecekti, en azından bu konuda bir müdahalede bulunmayacaktık. Öyle de oldu.

Sezaryen doğum, ağzımda kötü bir his gibi kaldı o gün bugündür; ama nihayetinde bebeğim doğmuştu ve ben de sağlıklıydım. Velhasıl vajinal doğurmayı çok istemiş, bu konuda elinden her geleni yapmış fakat yine de sezaryen ile doğurmak zorunda kalmış bir kadın olarak yazıyorum bunları.

O zamanlar Habertürk gazetesinde köşe yazıları yazıyordum. Konum hamilelik ve doğum olduğu için bu konudaki bir çok uzmanla görüşme, eğitimler alma, yeni yayınlanmış çalışmaları okuma, takip etme fırsatlarına kavuştum. Bir idealistin idealinden ayrı düşmesinin neticesi olarak dünyadaki doğum ortamını nasıl iyileştiririz diye araştırıyordum. Senelerce bu konuda düşündüm, yazdım, çizdim... Sonra bezdim. Bezdim çünkü sistem denen canavarın karşısında ben idealimdeki dünya hayali ve gazetedeki köşemle yine küçücük kalmıştım. Ne zaman doğuma yapılan gereksiz müdahaleler hakkında yazsam doktorlardan linç yiyordum. Ne zaman öyle değil, bakın şöyle desem birilerinden laf yiyordum. Bezdim. ama seneler sonra bu konu şimdi tekrar açılınca iki çift laf etmeden duramadım.

2013 yılında Türkiye'de gerçekleşen doğumların %50'si sezaryenle yapılıyordu. Şehirler arasında İstanbul %90 sezaryen oranıyla liderdi. Aynı zamanda BBC'nin haberine göre Finlandiya'da % 6,6; Hollanda'da % 7,7; Norveç'te % 6,6; İngiltere'de % 9, Galler ve İskoçya'da % 11, Kuzey İrlanda'daysa % 14,6 oranları söz konusuydu. Bu rakamları yazmakla görünür kılmak istediğim bizdeki sezaryen oranlarındaki aşırılıkta kadınların herhangi bir başarısızlığı olmadığını görünür kılmak.

2023 senesinde geldiğimizde Türkiye'de tüm doğumların %60'ının sezaryen ile yapıldığını biliyoruz.

Dünyada Brezilya'dan sonra en çok sezaryen doğum bizim ülkemizde yapılıyor. Peki neden?

Bu tek başına doğumdan korkan kadınların tercihleri yüzünden olamayacak kadar yüksek bir rakam. Bu kadının tercihine değil sağlık sistemin geldiği hale bağlı bir sonuç.

Öncelikle ebelerin işlevsizleştirilmesi bizleri bu rakamlara getiriyor. Ebe demek sabır demek, beklemek demek, uzun saatler boyunca doğuran kadına fiziksel ruhsal destek demek. Doktorun rolü ancak doğumda bir risk var ise, bir komplikasyın gelişirse müdahale etmek. Ebelerin doğum dünyasından çekilmesi demek doktorun buradaki rolünün artması demek. Peki doktorlar eğitim hayatları boyunca kaç kere vajinal doğuma şahit oluyorlar? %60 doğumun sezaryenle gerçekleştiği ülkede bu pek sık olmasa gerek. Bu ilk sorun.

Doktor başına düşen hasta sayısı ikinci sorun. En iyi hastanelerde bile doktorun her yarım saatte bir yeni bir hastayla ilgilenmesi gerekiyor. Performans sistemi denen bir gudubetin içinde doktor her hastaya kendisine özgü, ihtiyacı olan kadar zaman asla ayıramıyor. Böyle bir durumda hangi doktor 1 ya da iki gününü tek bir kadın doğursun diye beklemeye ayırabilir? Planlı sezaryen doktorun ve hastanenin zaman ve risk yönetimi açısından en uygun olanıdır. Tıp, doğası gereği eğitim süreci boyunca risklere odaklanır ve onları elemine etmeye çalışır. Hastalık durumlarında normal olan bu yaklaşım, doğum gibi, hastalık olmayan doğal bir süreç söz konusu olduğunda da aynı şekilde devam eder. Ebe ile doktoru birbirinden ayıran iki önemli konu bunlardır. Üstüne üstlük doğumda yaşanacak en ufak bir terslikte doktorlara malpraktis davaları açılıyor ve kurumlar doktorların arkasında durmuyorlar.

Bunların yanı sıra son bir kaç nesildir doğumun (ve hatta ölümün) medikal süreçler olarak algılanışını da unutmamak gerekir. İşte tüm bu sistemik hususlar ele alınmadan kimse kimseyi vajinal doğuma yönlendiremez.

"Yüksek sezaryen oranlı ülkelerde kadınların çoğunun bunu tıbbi sebepler olmaksızın kendilerinin tercih ettikleri doğrudur. Fakat bu seçimleri özgür iradenin yansıması sayılamaz. Bu seçim genellikle teknoloji ve cerrahiye dair eksik bilgiden, kadınların kendi bedenleri ve doğum sürecine dair yanlış varsayımlarından kaynaklanır. Bu ülkelerde medya ve mevcut kültürel trendlerin, sezaryenin vajinal doğumdan daha kolay, daha güvenli olduğu inanışını pompaladığını görebilirsiniz" der Ina May Gaskin "Birth Matters" kitabında...

Velhasıl, kendince iyi bir şey söylemeye çalışırken herkesin öfkesini çeken Sağlık Bakanlığı'na önerim kadınları vajinal doğuma (vajina adını bile anmaktan imtina ederek) motive etmeye çalışan yetkililerin son 30 senedeki kadın sağlığı politikalarını, sağlık endüstrisinin kapitalleşmesini, doktorların hangi şartlar altında mesleklerini yapmaya devam ettiklerini, hasta- doktor, doktor- ebe vs. sayılarını bi oturup incelemeleri (Jinekolog olmak isteyen doktorların sayısındaki ciddi düşüşü de ekleyerek) yani çuvaldızı önce kendilerine batırmaları ve bunun sonucunda bir teşvik yapılmak isteniyorsa da bunun uzun dönemli, geniş kapsamlı bir politikası oluşturulması... Benden söylemesi, yoksa millet saydırmaya aynen devam edecek... Haklarıdır da.





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Harika özet, teşekkürler
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.