Yiyeceklere bağımlı mıyız? - 1. Bölüm

Genelde, danışanlarımla sohbetlerimde ilk açılan konulardan biri, yiyeceklerle ilişkimiz. “Nasıl oluyor anlamadan, hooop birden elimde bir gofret bitiveriyor, e sonra ben de gofreti bitiriyorum”, “Öğleden sonra işyerinde en sevdiğimiz şey, kahve yanında da ufak bir dilim kek” bu cümleler size de tanıdık geldi mi? Ah, o elde gofret bitmesi... Bende de hep olurdu.


Canımız birşey çektiğinde aslında bedenimiz bizimle konuşuyor. Onu ne kadar dinlemeye çalışırsak, sohbet muhabbetimiz o kadar derinleşir. Bir bakmışız, en iyi dostumuz olmuş. Öncelikle, canımızın birşey çekmesi kötü birşey değil. Tam tersine, canımızın birşey çekmesi, ihtiyacımız olan besinleri yeterince alamadığımızın göstergesi bile olabilir. Hatta, bazen ihtiyacımız olanın aslında yiyecekle uzaktan yakından ilgisi bile yoktur! Birazdan daha detaylı olarak ne demek istediğimi anlatacağım.



Örneğin, ne zaman kendimi çok kötü hissetsem, canım mercimek çorbası ister. Mercimek çorbası, küçükken hastayken annemin bana yaptığı bir yemek olduğu için aslında şefkat ve sevilme duygusunu da temsil eder. Böylece ne zaman o çorbayı içsem, rahatlarım. Bedenimiz daha sağlıklı olabilmek için bizi belli bir yiyeceğe yönlendirebileceği gibi duygusal durumumuz, rutinimiz ve çevremiz de canımızın birşey çekmesinde etkili olur. Bu nedenle yiyecekleri iyi, kötü, yasaklı diye damgalamak, “Bundan sonra asla ağzıma koymayacağım” demek yerine neden o yiyeceği yemek istiyorsunuz, onu bulmak, daha şefkatli ve sağlıklı bir yol. Altında yatan nedene eğilmediğiniz müddetçe, kendinizle ve yiyeceklerle savaş durumunuz sürer.


Canınız birşey çektiğinde savaşmayın. Birşeyi ne kadar görmezden gelmeye çalışırsanız, o kadar büyür, bir o kadar da güç kazanır. Bir yiyeceği “yasaklı” sınıfına koyduğunuzda, ters teper. Bu yiyeceklerin etrafındayken kendinizi kontrol etmek zorlaşır ve aklınız daha fazla onlarla meşgul olur.(1,2) Eskiden, ne zaman "Bugün tatlı yemeyeceğim, kendime söz verdim" desem, sanki evde dolaptaki dondurma , işyerinde arkadaşımın masasındaki çikolata, yolumun üstündeki pastanede vitrindeki tatlılar hepsi dile gelip, “Deniz bizi özlemedin mi?” diye beni çağırıyorlardı. Yiyeceklerle ilişkimde, bütün bu yukarıda yazdıklarımın daha fazla farkına vardıkça, tatlılar da beni çağırmaktan vazgeçti. O yüzden denemeye değer...


Canım neden bu yiyeceği çekiyor?


Yiyeceklerle ilişkimizi keşfederek aslında neden bu can çekmelerini yaşıyoruz, çok daha kolay fark edebiliriz. Canınız birşey çektiğinde ilk önce aşağıdaki soruları kendinize bir sorun.



-Belli bir duygu mu beni tetikliyor? Yöneticinizle toplantınızdan sonra çok stresli hissettiğiniz için mi gofret yiyorsunuz?



-Belli bir fiziksel durum mu beni tetikliyor? Aslında yorgunsunuz ve dinlenmeye ihtiyacınız var ama onun yerine yiyerek yorgunluğunuzu dindirmeye çalışıyorsunuz.



-Canımın çektiği yiyecek çok mu lezzetli? Özellikle paketli gıda üreticileri, tam “lezzet noktası”nı yakalayabilmek için sürekli araştırma halindeler, farkında olmadan bu döngüye girmiş olabilirsiniz.



-Bir alışkanlığa mı bağlı? Örneğin, artık hayatınızın rutini halline gelmiş kahvenin yanında kurabiye yemek gibi.



-Canımın çektiği yiyecek, sağlığım için faydalı olan bir besin mi? Bedeninizde eksik olan bir mineral ya da vitamin nedeniyle o yiyeceğe yöneliyor olabilirsiniz.


“Bu yiyeceği canımın çekmesinin sebebi belli bir duygu mu?”


Stres, yalnızlık ve hatta can sıkıntısı, belirli yiyecekleri canınızın çekmesine yol açabilir. Bu durumlarda, üzgünüm ama elinizdeki o profiterol sorununuzu çözmez; bu sadece kısa süreli bir çözüm olur. Uzun vadede gerçek sebebini bilmeden ilgisiz bir belirtiyi ortadan kaldırmış olursunuz. Bu ayrımı yapmanız, bulunduğunuz durumu daha iyi anlamanıza ve asıl nedeni saptamanıza yardımcı olur. Böylece aradığınız dengeyi daha kolay bulabilirsiniz.



Bir danışanım sohbetimizde şöyle anlatmıştı: “Yarım saat evvel tıka basa yemek yememe rağmen birden aklıma birşeyler geliyor, canım çekiyor ve bir anda büyük bir açlık hissi geliyor. Aslında açlığım yemeğe karşı değil, başka birşeye açım. Ama o açlığımı kek, çikolata, makarna doldurabilir gibi geliyor.” Danışanımla, asıl açlığının hangi duyguya olduğunu bulduktan sonra herşey daha kolaylaştı.


Belirli yiyecekleri istemenize sebep olabilecek pek çok etken olsa da stres en yaygını.


Araştırmalar da bunu gösteriyor: Stres seviyemiz arttıkça kendimizi yiyeceklerle daha fazla rahatlatmaya çalışıyoruz. Bu, stresin kilo almamıza sebep olduğu nedenlerden sadece birisi. (3) Stresli zamanlarda yoğun enerji içeren, daha az besleyici yiyecekleri daha sık istiyoruz.(4) Tatlı sevdalıları sola, tuzlu aşıkları sağa dizilsin... Sizin de stresli olduğunuzda eliniz hep bir yiyeceğe gidiyor mu?


“Bu yiyeceği canımın çekmesinin sebebi belli bir fiziksel durum mu?”


Belirli yiyecekleri istemenize sebep olabilecek pek çok fiziksel durum olsa da yorgunluk, bayrak yarışında birinci. Örneğin, bu benim çok sık yaşadığım bir durumdu ama eskiden farkında bile değildim. Asıl ihtiyacım olan, biraz dinlenip uyumakken ben bu ihtiyacıma kulaklarımı tıkayıp birşeyler yiyerek, yarım yamalak bir enerjiyle güne devam etmeye çalışıyordum.



Yorulduğumuzda, sadece daha fazla yemek yemekle kalmaz, aynı zamanda daha zayıf beslenme seçenekleri seçeriz. Uykusuzken, gün içinde daha fazla atıştırmalık ve kalori tüketmeye yatkın oluruz. Araştırmalara göre, uyku yetersizliği bizi daha kalorili gıda tercihlerine (veya isteklerine) yöneltir. Sıkça canınız bir şeyler çekiyorsa, bu uyku eksikliğinin bir göstergesi olabilir.(5,6) O zaman tıpış tıpış yataklara...


İşin özü, herşey kendimizi yargısızca dinleyip gözlemlememizde yatıyor. O zaman hayatımızda sadece yiyeceklerle değil, eşimizle, çocuğumuzla, arkadaşımızla, kendimizle de olan ilişkimiz düzeliyor. Gelecek hafta, yiyeceklerle ilişkimizde gözden kaçırdığımız başka neler olabilir, canımızın belli yiyecekleri çekmesinin ne gibi sebepleri olabilir, bu konularda bilgiler paylaşmaya devam edeceğim. Yazımda değinmemi istediğiniz, aklınıza takılan sorular olursa, yorumlarda paylaşabilirsiniz.


Sevgilerimle, mutlu haftalar


Referanslar:

1-Massey, A., & Hill, A. J. (2012). Dieting and food craving. A descriptive, quasi-prospective study. Appetite 58(3), 781–785.

2-Polivy, J., Coleman, J., & Herman, C. P. (2005). The effect of deprivation on food cravings and eating behavior in restrained and unrestrained eaters.

3-Chao, A., Grilo, C. M., White, M. A., & Sinha, R. (2015). Food cravings mediate the relationship between chronic stress and body mass index. J Health Psychol 20(6), 721–729.

4-Groesz, L. M., McVoy, S., Carl, J., Saslow, L., Stewart, J., Adler, N., Laraia, B., & Epel, E. (2012). What is eating you? Stress and the drive to eat. Appetite 58(2), 717–721.

5-Greer, S. M., Goldstein, A. N., & Walker, M. P. (2013). The impact of sleep deprivation on food desire in the human brain. Nat Commun 4(2259), 1–7.

6- Hogenkamp, P. S., Nilsson, E., Nilsson, V. C., Chapman, C. D., Vogel, H., & Lundberg, L. Schioth, H. B. (2013). Acute sleep deprivation increases portion size and affects food choice in young men. Psychoneuroendocrinology 38(9), 1668–1674.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.