Engellileri topluma kazandırın!

Herkese iyi pazarlar. Sizlere bu hafta engellilerin topluma kazandırılması için yapılan bir seminerden bahsedeceğim. Yıllardır gerek kitaplarımda gerekse köşe yazılarımda sık sık yazdım, engellilere şans verilirse neler yapabileceğini gösteren birçok örnek anlattım, anlatmaya da devam edeceğim. Bu önemli seminerde, “Erişiyorsam Varım! İstanbul” Projesi kapsamında ‘‘Engelli Bireyler İçin Kültür ve Sanat Hayatına Erişim” İstanbul Modern’de tartışıldı.


İstanbul İsveç Başkonsolosluğu, Swedish Institute (SI), Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi (RUSİHAK) ve Engelli Kadın Derneği (ENGKAD) işbirliği ile Ekim ayı boyunca çeşitli aktivitelerle sürecek olan ‘‘Erişiyorsam Varım! İstanbul’’ Projesi kapsamında, İstanbul Modern’de “Engelli Bireyler İçin Kültür ve Sanat Hayatına Erişim” konulu bir panel düzenlendi.


“Engelli Bireyler İçin Kültür ve Sanat Hayatına Erişim” paneliyle engelli bireylerin kültür sanat hayatına erişimini konu alan çalışmalarını ve engelli bireylerin kültürel etkinliklere gerek izleyici gerek sanatçı olarak katılımını artıracak fikirler içeren projelerin paylaşılması hedefleniyor. Panele, Mimar Sinan Üniversitesi’nden akademisyen, dansçı ve koreograf Tuğçe Tuna, Ankara Engelsiz Film Festivali Genel Koordinatörü Kıvanç Yalçıner ve Share Music Sweden Ekibi’nden Sophia Alexandersson’ın yanısıra “Görmesen de Olur Projesi” ekibi de katıldı.


İsveç’in önderliğinde daha önce dünyanın çeşitli ülkelerinde de düzenlenen bu projeyi Türkiye’de yinelemekten mutluluk duyduklarını belirten İsveç Başkonsolosluğu Kültür Ataşesi Suzi Erşahin “Erişilebilirlik dediğimiz kavram tekerlekli sandalye rampalarının çok ötesinde bir olgudur ve Türkiye’de engelli bireylerin eşit şartlarda toplumsal yaşama katılmasını sağlamak demokrasinin bir konusudur. İsveç Başkonsolosluğu olarak bu alanda hak temelli çalışan STK’larla işbirliği yaparak Türkiye’de engelli bireylerin yaşadıkları zorluklara ve çözüm önerilerine dikkat çekmeyi hedefledik. Engellilerin kültür ve sanat hayatı içinde söz sahibi olması da bu hedeflerimizden birisi’’ dedi.


Erişiyorsam Varım! İstanbul Sergisi için İsveç Konsolosluğu ile ortak bir çalışmaya imza atan Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi (RUSİHAK) ve Engelli Kadın Derneği (ENGKAD) bu proje sayesinde BM Engelli Hakları Sözleşmesi’ne dikkat çekmek istiyor.


RUSİHAK Proje Eş-Koordinatörü Sevgi Çiçek Hilton, “RUSİHAK olarak hak temelli bir mücadele veriyoruz. Ruh sağlığı ve bunun çevresinde oluşan büyük insan hakları ihlalleri var. Ülkemizde hala birçok insan “şizofren” gibi hastalık tanımlamaları kullanılarak aşağılanmaya çalışılıyor. Biz bunu değiştirmek ve psiko-sosyal engellilik alanında BM Engelli Hakları Sözleşmesi ile uyumlu yeni bir yaklaşım oluşturmaya çalışıyoruz. Bu yüzden, “Erişiyorsam Varım! İstanbul” projesi hem derneğimiz, hem de engelli bireyler için büyük önem taşıyor’’ dedi.

ENGKAD Proje Eş-Koordinatörü ve Engelli Hakları Aktivisti İdil Seda Ak ise “Türkiye’de hem kadın hem de engelli olmanın çifte dezavantaj yarattığını biliyoruz ve dezavantajları ortadan kaldırmak için mücadele etmeye çalışıyoruz. İsveç Başkonsolosluğu ve RUSİHAK ile ortak bir proje içinde yer almak bizi sevindiriyor. Bu sergi ve beraberinde yürütülen panellerde hem kadın hem de engelli bireylerin hak taleplerini güçlü bir şekilde duyurabilmeyi hedefliyoruz. Umarım bu proje sayesinde Türkiye’de oluşturmaya çalıştırdığımız hak temelli anlayış ivme kazanır ve hızla daha geniş kitlelere yayılır’’ dedi.


Ankara Engelsiz Filmler Festivali ekibinden Kıvanç Yalçıner, herkesin kültürel yaşama katılma hakkına sahip olduğu gerçeğinden yola çıkarak tasarladıkları film festivalinin hikayesini ve amacını izleyicilere aktarırken, üç yıldan bu yana Ankara’da devam eden festivaldeki deneyimlerini de paylaştı.


Farklı fiziksel özellikleri olan kişilerle, bedenin düşünsel, duyusal ve plastik yapısındaki çeşitliliğe, farklılığa önem veren ve 'engel’ in ne olduğu, neye, kime ait olduğunu sorgulayan “Farklı Bedenlerle Dans” projesinin on dört yıllık serüvenini Tuğçe Tuna anlatırken, dans ekibi izleyicilere bir dans gösterisi sundu.


İsveç’te faaliyet gösteren ‘‘Share Music Sweden’’ adına panele katılan Sophia Alexandersson ise 2003 yılından beri kâr amacı gütmeyen bu organizasyonları ile ilgili bilgi verdi, farklı yeteneklere sahip her bireyin toplumda kendini sanatçı olarak ifade etme hakkı olduğunu savunan anlayışlarını ve bu anlayışla gerçekleştirdikleri çalışmaların neler olduğunu aktardı.


Yazar Serhan Alben, Sercan Alben ve Aytuğ Akdoğan’ın öncülüğünde, Tiyatro Laboratuvarı’nın desteği ve Kadıköy Belediyesi’nin işbirliği ile gerçekleşen ve görme engelli yazarlara tiyatro oyunu yazma imkânı sağlayan “Görmesen de Olur Projesi”ni ekibi anlatarak katılımcılara tiyatro festivaline kadar giden süreçteki atölye deneyimlerini aktardı.


İstanbul Modern Sosyal Projeler Yöneticisi Dicle Saltan, İstanbul Modern’in dezavantajlı sosyal gruplar, bedensel engelli ve özel öğrenme gereksinimli çocuk, genç ve yetişkinlere yönelik gerçekleştirilen, sanatı toplumun her kesiminden ziyaretçiyle buluşturan özel eğitim programları ve sosyal projelerini paylaştı.



Herkese engelsiz bir hafta diliyorum…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.