Pasif bekleyişten kurtulmak

Canım Kardeşim Merhaba,


Sen de herkes gibi beklemede misin? Bekliyorsun sanırım… Neyi, kimi?


“Ne zaman her şey düzelecek?” dediğini duyar gibiyim. Dünya uzunca bir süredir korkuyla, mutsuzlukla ve umutsuzlukla dönüyor. İçinde yaşadığımız şu sıkıntılı günlerde göklerden kurtarıcılar, mucizeler bekliyoruz biz de. Belki de gerçekten mucize çağındayızdır. Ama yine de ben en gerçek mucizenin kendin olduğunu hatırlatmak için buradayım.


Sen insanoğlu insan kardeşim, bu evrene bir mucize olarak gönderildin. Yaratılmanın ardındaki en büyük niyet, kendi mucizeni keşfetmeni izlemekti. Yaradan kendini aynada görmek istemese, bin bir parça edip varlığını, bu zindana salar mıydı bizi? Hiç düşündün mü? İlk romanım Deniz’in Ormanı’ndaki Kaynak masalından seslenmiştim sana. Hatırladın mı?


“Kaynak, parça parça edip varlığını, suretini görmek istemeden çok önce kurmuştu renkli topu. Ol deyip oldurmuş, dön deyip döndürmüştü. Kusursuz tasarım; kirlenen ruhları, insan varlığı ve zaman ile lanetleyip bırakıvermişti renkli rüyalar âlemi dünyalarına. Bu âlemde her şey karşıtı ile mevcut oluyordu, tek yoktu zira… Aydınlık karanlık ile, iyilik kötülük ile, sevgi nefret ile… İnsan böyle anlıyor, hatalar yapıp doğru dediğini bulabiliyordu, başka türlüsü mümkün değildi.”


İkilik yani karşıtlıklar sistemiyle öğreniyoruz insanoğlu olarak. Dünyalar kuruyor, dünyalar yıkıyoruz. Cenneti de cehennemi de burada var edip, sevaplarımızla günahlarımızla yaşıyoruz.


Beklemek var ise harekete geçmek de var!


Şayet biz yarattığımız kaosu düzeltmeye muktedir varlıklar isek neden ayağa kalkmıyoruz hala? Sorunun bir parçası olduğunu kabul eden, çözümün de bir parçası olmaz mı sevgili kardeşim? Ne zaman bu kadar bencil olduk da yakıp yıktığımızı seyre dalıp acı çekerek garip bir zevk alır hale geldik? Ne oldu bize? Duyuyorum sesini; “ben yapmadım ki neden bana söylüyorsun?” diyor savunmacı tarafın. Ama ben daha fazla savunma da duymak istemiyorum. Proaktif olan, kendiliğinden harekete geçen bir toplum en büyük hayalim. Sen de bunu hayal ediyordun benimle. Hatırladın mı?


Elimizdeki aletler mi uyuşturuyor beynimizi? Sosyal medyada harcanan onca boş vakit mi, çılgınca bir alışveriş furyası ve aşırı tüketim mi bizi zehirleyen? Yoksa ekonomik krizlerin ortasında karnı doymayanın başka işte güçte ne işi var mı diyoruz? Ya da benden sonrası tufan mı diyoruz? Vallahi de billahi de yukarıda saydığım gruplardan birine aitsek yazıklar olsun bize!


Ben kendi adıma, özgür irademi önüme katarak o gruplardan çıkmayı, eylemi önceliklendirmeyi seçiyorum. İstersen kız bana! İşgüzar de! Ya da “ne yaparsa yapsın da bize dokunmasın, rahatız alanımızda” de! De ama bil ki ben seni rahatsız edeceğim sevgili kardeşim. Her gün ama her gün, yapamadıklarını, yapmayı seçmediklerin yüzünden olanları sana hatırlatacağım. Bu köşeden sesleneceğim sana. Okumam geçerim dersen de oluşumla öyle bir güçlü parlayacağım ki ataletinin önünde, kızacaksın bana. Kendine kızgın olduğunu bilmeden…


Lütfen eğer hala sende yüreğinde bir parça sorumluluk duyuyorsan pasif bekleme halinden aktif bir umuda geçiş yap. Bu alanda da yazmıştım sana. “Aktif Umut” ve “Harekete Geçme Zamanı” adlı yazılarımın linkini bırakırken aşağıya hala seninle el ele yürüyebilmeyi diliyorum. Alanımızdan ayrılan çok kardeş oldu. Ama bir o kadarı da yeni eklendi. Bu ne demek biliyor musun? Bu, eylem asla durdurulamaz demek. Bin defa kırılsa da umutlar, yüz bin defa daha ayağa kalkar yürekler demek. Ben onlardanım, sen de onlardansın güzel kardeşim. Üstüne yapıştırılmaya çalışılan ataletten, umutsuzluktan ve de kontrolden uzak dur. Sana güzel olanı, hayırlı olanı hatırlatmama izin ver. Eğer biz umut etmezsek, yeni jenerasyonlara nasıl bir dünya miras bırakacağız hiç düşündün mü? Tekrar hatırlatıyorum hepimize; UMUT, HAREKETTEN DOĞAR!


Artık ayağa kalkma zamanı. Önce bunu kendin için yap sevgili kardeşim. Bak bakalım uzun süredir âtıl kaldığın, içini bir kurt gibi kemiren yer neresi? Ne yapmak istiyor da hiç umudun olmadığı için pasif bir bekleyişte duruyorsun? Ya da bir hastalık gibi başkalarına da bulaştırdığın umutsuzluğuna, şikayetçi yanına bir yakından bak bakalım. Beğenecek misin o yanını? Yoksa bir çiçek gibi açan, birlikte hareket edip, paylaştıkça büyüyen enerjini mi daha çok seviyorsun? Hatırla kendini sevgili kardeşim. Sen öyle güzel öyle yetenekli bir tezahürüsün ki Yaradan’ın. Gerçekleştirmeyi seçmediğin potansiyeline yazık değil mi?


Yakında yepyeni bir yıl geliyor. Umut dolmalı insanın içi. Bunu BİZ’den çalmalarına izin verme lütfen. Sen değişirsen, dünyan değişir bunu hep hatırla!


Seni her zaman her halinle seven,

Kardeşin Nihan



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.