Bir gezegende 45 yıl
Merhaba Canım Kardeşim,
Umarım güzel bir bayram geçirmişsindir. Bir bayram yazısı bile yazamadım bu sefer. Affet! Son zamanlarda mutlu hissedebilmenin git gide zorlaştığı dönemler yaşıyoruz malum. Böyle zamanlarda, insan kendini her şeyin dışına çekip, şükrederek mutluluğunu kendi yaratmalı diyorum ben. Diğer türlüsü çok karanlık.
Bu yazıda ben nasıl bu durumlardan çıkıyor ve enerjimi tekrar yükseltebiliyorum bunu anlatmak istiyorum. Bunu yaparken de bu gezegendeki 45.yaşımı benim bildiğim usulle onurlandırırız. Olmaz mı?
Dışarıda onlarca kötü şey var, herkes her şeyden şikâyet ediyor ama çözüm yolları hala uygulanmıyor ya da birtakım köklü sorunlar nedeniyle uygulanamıyor. Bizim gibi, bile isteye geri bırakılmış toplumlara da şartları kabul etmek kalıyor birçok zaman. Evet kardeşim, ben değiştiremediğim şeyler için kabulde bulunabilmeyi deniyorum. “Şimdilik böyle” diyerek… Umudumu kaybetmeyerek, elimden gelenleri yaparak. Biliyorum ki tek başıma savaşmak enerjimi çalacak ama ben olduğum gibi olmaya devam edersem muhakkak ki birileri yamacıma yanaşacak ve bendeki iyiye, güzele olan inancı birlikte büyüteceğiz.
Tam 45 koca yıldır bu dünyadayım. Geçenlerde kutladım yeni yaşımı. İçimde hiç coşku yoktu benim de. Nasıl olsun ki? Kolektiften son derece etkilenen, başkaları mutlu olmadığında mutsuz olan biriyim ben de. Doğum günümde ailemle bir arada olmanın dışında yapmak istediğim, şükür duyduğum başka bir şey de yoktu. Ama bu ne kadar büyük bir şeydi aslında! O an fark ettim. Son derece huzurlu bir çekirdek ailem, korunaklı ve güzel bir evim, her koşulda bana destek olan bir eşim var. “Tüm hazinem belki de bu an’dır” dedim onlara baktığımda. O kadar güçlü, tamamlanmış ve değerli hissettim ki anlatamam. Tüm dertler kayboldu bir an. Sevgili kardeşim, senin hiç yok mu böyle şükür anların? Hepimizin var görmüyoruz. Dertlerimiz de var. Yok birbirimizden farkımız!
Herkes gibi benim de bir sürü derdim var. Derdini dert edindiklerim, yoluna baş koyduğum toplumsal meselelerim ve en önemlisi sadık olduğum bir yol var. İnsanı arada bir zora sokan, müşkül içinde debelenmesine yol açan ve depresyonun kıyısına kadar getirip, çalışmak sayesinde bir kurtuluş buldurtan biricik yaşam şeklim…D üşe kalka yürüyorum ben de hepimiz gibi. Küçük küçük zaferlerim de oluyor, büyük büyük yenilgilerim de…
İşte böyle kutlu bir maceramız var Nihan ile 45 uzun yıldır.
Yani ben de herkes kadar dertli, zaman zaman da mutsuzum sevgili kardeşim. Ama inan ki hep umutluyum. İyiye dair umudum, aydınlığın yol göstericiliğine karşı inancım solmaz, yılmaz bekçileri kişiliğimin. Ve iyi ki de öyleler. Yoksa içine düştüğümüz ruhsal bunalımlardan nasıl çıkış bulup da nefes alabilirdim? Hep söylüyorum sana da “hayat seçimlerden ibaret” diye. Her an yeni bir seçim anı. Kırk beşinci yaşıma “merhaba” derken ben de yepyeni seçimler yaptım. Sen de yap istedim. O yüzden son derece samimi şekilde soruyorum sana:
Hiç düşündün mü?
Koskoca kırk beş yıl kim bilir ne seçimler yaptı bu kardeşin? Hangi seçimlerinin bedelini ödedi? Hangileri sayesinde ödüllendirildi? Ne zaman çok ama çok yalnız hissetti? Ne zaman kalabalıklardan bunaldı? Ne zaman kalbi sevgiden patlayacak kadar büyüdü de ne zaman ruhun en karanlık gecesinden geçerken kendinden tiksindi? Biliyor musun? Tanıyor musun onu? İnan ben çok uğraşıyorum onu tanımak, sevmek, sınırlarını genişletmek ama bazen de zarar görmesin diye duvarlarını yükselterek korumak için.
Ve sen sevgili kardeşim, bu alanda beş yıldır onunla yol yürürken kendine dair, ona dair ve insana dair en çok neleri keşfettin? Neleri sevdin, neleri hiç için almadı da hayatında neyi kökten değiştirmeye karar verdin? Bu kardeşin burada gözünün önünde tam üç kere dönüştü. Takip edebildin mi? En mahrem duygusal detaylarına kadar kalbinin içini açıp, bireyselden toplumsala giden bir yol yazmaya çalıştı. Fark edebildin mi? Çırpındıkça çırpındı. “Bir kişi bile olsa bana inanan, yola devam” dedi. Takdir ettin mi?
Bir ara tükendi bu CAN da. Görebildin mi?
Bunları sana sitem amaçlı yazmıyorum asla. Duyulmak, görülmek isteğim taşıyor içimden artık. Tek bir kişi olarak da değil üstelik. Temsil ettiğim azınlık zümrenin sesi olarak…Çözümün bir parçası olmak isteyen insanların sözcüsü olarak…
Hassas kalpli, duyarlı ve toplumsal insanların sayısının artmasını diliyor kalbim bu yeni yaşımda. İçimden yükselen bilgenin sesi, “çok da beklentiye girme, olduğun gibi olmaya devam” demeyi de ihmal etmiyor.
Ve ben tüm sevgimle ruh ailemi, ışık kabilemi bir araya toplamaya devam ediyorum. Çünkü kırkıncı yaşımda kendime verdiğim bir söz var ve bu söz yeryüzünde yaşayan insanlığın toplu özlemi. HATIRLA! (40.yılıma ithafen)
Ben hala bildiğin yolda
Kardeşin Nihan
YORUMLAR