Diyetisyenler bana kızdı…

Pazartesi günü “Diyetisyenler şov yapacaklar diye” başlıklı bir yazı yazmıştım. Hadise’nin bir buçuk ayda 13 kilo vermesini eleştirmiş; diyetisyen olduğunu iddia eden ve kendisini böyle tanıtan Şeyda Coşkun’dan bahsetmiştim. Haklılar, tek kişiden bahsedip çoğul ifadeler kullanmıştım.

O nedenle eğitimli diyetisyenlerimizin hepsi deyim yerindeyse üzerime yürüdü. Aman efendim, onlara asla bir sözüm yok, olamaz da zaten. Ben de onlardan biriyle, Uzman Diyetisyen Nüket Bağışgil’le haftada bir kilo vererek çok sağlıklı bir şekilde 12 kilo verdim. Zaten kendim test edip gördüğüm ve kısa sürede kilo vermenin ne kadar sağlıksız olduğunu bildiğim için yazdım. O yazı sonrasında Uzman Diyetisyenler Merve Yazıcı, Elvan Odabaşı Kanar, Gökmen Gök, Güneş Aksüs, Serap Ünal ve daha birçok kişi bana kızmış haliyle. Söylenmedik söz bırakmadılar Twitter’da, hatta ‘esinovetozurdilesin’ hastag’i başlattılar.

Haklılar, varsın söylesinler. Biz özür dilemesini de biliriz. Ama yanlış anlamışlar. Keşke o yazıda “Kendinizi uzman kişilere teslim ediniz lütfen” diye de not da düşseydim. Düşünmüşüm ama satırlara dökmemişim. Durum budur kızmayın bana.

DJ’ e şarkıyı istek yap 100 TL gönder modası

Dj’ lik yapan bir arkadaşım, kendisine gelen peçeteye yazılı şarkı isteğiyle 100 T’yi gördüğü gün DJ’ liğe veda etti. Evet, gerçekten memlekette böyle bir durum var. Herkes istediği şarkıyı çaldırmaya çalışıyor. Öyle ki, bazıları “Dur bak, DJ benim tanıdığım şimdi mesaj atayım hemen çalsın” sözleriyle yanındakilere hava da atıyor.

E hal böyle olunca mekânlar da çalınan şarkılar Arap saçına dönüyor. Mekânların kişiliği, kimliği kalmadı. Geçen bir arkadaşım “Biz Yunan adasındaki DJ’leri de bozmuşuz. Türkler, oradaki DJ’leri de para almaya alıştırmış” dedi. Yapmışlardır, inanırım. Gözlerimle gördüğüm için inanmam daha kolay oluyor. Ama bizim memleketimizde burnu havada DJ’lerimizde pek fazla. Kendilerini dünya starı zannediyorlar. En başında da Bodrum Ship A Hoy’un DJ’ i Meto geliyor. Geçen gün Tayfun Topal da yazmış. Mekâna giden hiç kimse kendisinden memnun değil. Yani şarkı listesinden memnun değil. Kimsenin kendisinin kişiliğiyle problemi yok elbette. Meto’nun egosu o kadar yüksek ki, maşallah kendisini dünyanın en en en iyisi zannediyor. Ama şunu bilmeli ki, kimse onun için değil, mekânın sahiplerini sevdiği için gidiyor. Artık bunu kabul etme si ve listeyi biraz değiştirmesi gerekiyor.

Sağda solda konuşulanlar...

• Oh kış geliyor! Nihayet battaniyeye sarılıp uyuyacağız.

• Muhteşem Yüzyıl başlasa artık ama ya...

• Kıvanç Tatlıtuğ’u özledim ben...

• Kenan İmirzalıoğlu yine takım elbiseli, yine kabadayı rolünde.

Kuzey-Güney doğdu

Geçen gün oturuyorum. Ablamın telefonuna arkadaşından “Kuzey-Güney doğdu ” diye bir mesaj geldi. Meğer Hollanda’da yaşayan bir arkadaşı ikiz bebek bekliyormuş, bebeklerini de gayet sağlıklı bir şekilde dünyaya getirmiş. İkizlerin adını ise Kuzey ve Güney koymuş. Ben şaşkın şaşkın, ilk tepki olarak “Hay Allah’ım” demiştim. Yani ne bileyim, şaşırdım. Tamam dönem dönem bu tarz fanatizm olur. Bir zamanlarda herkes bebeklerine Polat, Ramiz gibi isimler koyuyordu. Degişik bir fanatizm ve hayranlık. Ben çözemiyorum şahsen. Ama tabii inşallah isimleri benzediği gibi filmdeki huyları, suları benzemez Kuzey ve Güney’e. Bildiğim kadarıyla Kuzey ve Güney’in başı olaydan kurtulmuyor. Bir huzura kavuşamadılar

Siz uyurken....

• 02.00, Sedef Adası Elio’da tuvaletin önünde bir kızla bir çocuk, fısır fısır konuşuyor; birbirlerine aşk dolu sözler söylüyor. Ben o an “Ne güzel ne tatlılar” diye düşünürken bir anda kız çat diye çocuğa tokat attı ve yanından uzaklaştı. Of! Güzel anlar neden hep kısa sürer.

• 03.00, Cihangir, ramazan davulcusuyla bir grup genç, fotoğraf çektiriyor. Hatta öyle ki, çocuklar zaman zaman davulu ellerine alıp hızla vurmaya başladılar.