Aşkın gökyüzündeki yüzü

Geçenlerde kocamla birlikte “Perfetti Sconosciuti” adında bir İtalyan filmi izledik. Filmde evli bir çift, Ay tutulmasının yaşandığı bir gece, yakın arkadaşlarını eşleriyle birlikte yemeğe davet ediyorlar. Masada sohbet koyulaşırken, konu çiftlerin birbirine duyduğu güvenden açılıveriyor. Bu esnada ev sahibesi “telefonlarınızı masaya yüzü dönük bir şekilde koymaya, gelen her çağrıyı hepimizin duyabileceği biçimde hoparlörden yanıtlamaya ve mesajları sesli okumaya var mısınız?” diyerek arkadaşlarına bir oyun oynamayı öneriyor. “Ne zararı olabilir ki?” diyor “küçükken oynadığımız cesaret mi yoksa gerçek mi oyunundan farksız!”. Bir psikolojik gerilim ritminde ilerleyen film, ilişkilere dair gözardı edilmemesi gereken detaylara da dikkat çekiyor.

Toplumların genelinde, bir kadının çocuğuna kocasından daha fazla yatırım yapması beklenir. Temel olarak her toplumda başlıca ebeveynlik ve bakıcılık görevleri anneye verilir. Dolayısıyla kadınlar yaşadıkları toplumun sağlayacağı destek sistemlerine, örneğin eşlerinin sadık olmasına, kardeşlerinin ve akrabalarının yardımına ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçlar ise yasalar ve toplum tarafından karşılanır. Çiftleri birbirine sadık olmaya yönlendiren evlilik kurumu çocuk yetiştirilmesi yönünde önemli bir teşvik iken, bu kurumsallık hali çiftlerin birbirlerine duydukları cinsel arzuyu da aynı oranda zayıflatabilir. Yani ilişkiler Yengeç burcu tanımları (çocuk, anne, köklenmek, aile hayatı vs.) içerisine sıkıştırılır ve aslında ilişkileri temsil eden Terazi konuları (aşk, cinsellik, eşitlik, hayatı paylaşmak) ikinci plana atılır. Astrolojide geleneksel değerler ve evlilikler Satürn’le ifade edilirken, oysa gerçekleşen pek çok boşanmanın Satürn transitlerine denk gelmesi ne yaman çelişkidir!

Cinsel çekimin eşlik ettiği romantik ilişkilerin tümübize hayata yeniden başlama şansı sunar ve bu enerjiler sayesinde evrenin yaratıcı gücünü deneyimleriz. Birbirimize ayna olduğumuz aşk ilişkilerinde benlik bilincimizi geliştirir, geçmişte aldığımız yaraları iyileştirme fırsatına sahip olur, samimiyet ve güven yoluyla sevgi konusunda derinleşiriz. Aşk ve cinsellik, kişiyi duygusal doyuma ulaştıran, kişinin ufkunu genişletmesini sağlayan bir gereksinimdir. Ne zaman ki kadın sevgili olmaktan vazgeçer ve sadece “anne” olmayı seçer, o zaman ruhsal gelişimi yönünde pek çok potansiyelini de feda etmiş olur. Böylece hayaller “kurtlarla koşan kadınlar”ken, gerçekler kurtlara koşan kuzular, kurda kuşa yem olan kadınlar, kurtlardan kaçan kadınlar, kurttan korkan kadınlar şeklinde vuku bulabilir.

Evlilikler genelde bir sadakat anlaşması olarak rağbet görürken, aldatmaların tümü bu sadakat anlaşmasının bozulması demektir. Pek çok kişi bir ilişkiye başlarken partnerinin güvenilir olup olmadığını astrolojiye sorabilir. Fakat “ikizler kesin aldatır” gibi yüzeysel kalıpları kullanarak karmaşık insan ilişkilerini 12 burç arketipiyle açıklamak, saçma ve cevap arayanı yanlış yönlendiren bir teşebbüs olacaktır.

Hayatımıza dokunan her insan, haritamızdaki olumlu ya da olumsuz tüm potansiyelleri ortaya çıkarmamız yönünde bize vesile olabilir. Dolayısıyla ilişkiler aslında ihtiyaç duyduğumuz gelişmeyi gösterebilmemiz yönünde tesadüfi olmayan karşılaşmalardır. Eğer Koç burcu olan biri, bir Terazi’ye aşık oluyorsa “ben” yerine “biz” demeyi öğrenmeye ihtiyaç duyduğundandır. Eğer Akrep burcundan çok etkileniyorsanız, hayatınızda önemli bir dönüşüme ve kendi cinselliğinizi keşfetmeye ihtiyaç duyduğunuzun işareti olabilir. Ancak detaylar için haritaların karşılaştırılarak incelenmesi gerekir.

Kimin ilişkideki güçlü ve yönlendiren taraf olabileceği, insanların aldanma ve aldatma eğilimleri iki haritanın karşılaştırıldığı synastry ismi verilen yöntemle yorumlanabilir. Genelde ortak hedefleri olmayan insanlar bir şekilde ayrılığın eşiğine gelebilirler. Synastry yani ilişki ve uyum dinamiklerini incelemek, kişiye kendisi ve partneri hakkında önemli bilgiler sunar. Bir kişinin natal Neptün’ü diğer haritanın yükseleniyle, Ay’ı ya da Venüs’üyle kavuşuyorsa buradaki Neptün diğer kişi için bir aldanmanın işareti olabilir. Bu açı şeffaf olmakta zorluk çeken kişiyi gösterir ancak dürüstlük ve karşılıklı birbirini anlama yönünde çiftler çaba göstermeye yatkın mıdır bunu da haritalarda sınamak gerekir. Eğer kişi ilişkisini analiz ederek kendini daha iyi anlamak istiyorsa ve hatalarıyla yüzleşebilecek kadar cesur davranırsa, astroloji faydalı bir araca dönüşür. Fakat ilişki egoların tatmin edildiği bir alan olarak görülüp, ilişki bu şekilde değersizleştiriliyorsa, insanlar birbirlerini suçlama üzerine bir iletişim geliştirirler. Dolayısıyla bu noktada “biz kendimize hangi konularda dürüst olmalıyız?” diye sormak yerine “acaba beni aldatıyor mu?” sorusunun ardına saklananların sayısı da bir hayli çoktur.

Erkek egemen toplum yapılarında, erkek doğduğu andan itibaren büyüdüğü çevrenin etkisiyle kendini üstün nitelikli olduğuna inandırmaya eğilim gösterir ve genelde bu üstünlük hissi nedeniyle aldatmayı kendine hak görebilir. “Erkek adamdır, yapar” lafına aşina olmamız bile bu durumun bir kanıtı değil mi? Güneş’i (kimlik) ve Venüs’ü (kadınlar, ilişkiler, cinsellik) Akrep burcunda (üreme, doğum) ve yükseleni Yengeç olan Türkiye’de çocuk ve aile temelli geleneksel evliliklere teşvik edilmesi tesadüf değil. Tabii bu astrolojik verilerin yanısıra Türkiye’nin Güneş’iyle birleşen Satürn, yükselendeki Plüton gibi etkileri de gözönüne alırsak, töre cinayetlerinin bu denli yaygın olması şaşırtıcı değil. Üstelik Türkiye haritasında Neptün/Venüs kare açısı da var. Masalsı, romantik, ulaşılmaz aşk anlamına geliyor. Bildiğiniz Leyla ile Mecnun hikayesi fakat aynı açı ilişkilerden mantıksız beklentilere girmenin, sorunları çözmektense ilişkiyi bitirmenin, yani bir şey bozulduğunda tamir etmek yerine yenisini almanın göstergesi.

İhanet kendine yalan söylemekle başlar

Aldatma eylemi, sorunlarını çözmek konusunda başarısız olanlarda, yalnız kalmaktan korkanlarda, narsistlerde, kompleksli insanlarda ve kendisiyle sağlıklı bir değer ilişkisi kuramayanlarda sıklıkla görülen bir bağlanma sorunudur. Hepimizin sırları, yani başkalarından gizlediğimiz bir arka bahçemiz olabilir. Kaldı ki her ilişkide kişinin kendine ait bir alanı olması sağlıklı bir durum. Dolayısıyla en basitinden eşinizi ya da partnerinizi sosyal medya hesaplarına eklemek zorunda değilsiniz. Bir diğer taraftan günümüz dünyasında cep telefonları çoğu insanın arka bahçesi değil, ”kara kutuları” haline gelmiş durumda. İnsan cebinde koca bir dünyayla geziyor. Bu sanal dünyada kolayca ilişki kurabiliyor, gerçeklikten kaçarak kendi dünyasını inşa edebiliyor, aldığı beğenilerle sanal bir tatmin duygusu yaşayabiliyor. Uranüs’le temsil edilen özgürlük ve teknoloji, Neptün’ün hayalleri, fantezileri, kaçışları ve aldatıcı tatminiyle dolu olabiliyor. İnsan farkında bile olmadan önce kendisine sonra da değer verdiği insanlara büyük yalanlar söyleyebiliyor.

Haritada Neptün

Haritadaki Plüton’un Ay, Güneş, Venüs ve Mars’a kare, karşıt ve kavuşum açıları obsesif aşk, platonik aşk, güç aşkı gibi anlamlara gelirken, Uranüs’ün yine bu gezegenlere kavuşum ve stresli açıları heyecan arayışı, özgür aşk, çok eşli aşk, bağlanma ve köklenme sorunlarına işaret edebilir. Ama “kara kutular” konusunda Neptün’ün haritadaki yerleşimini incelemek gerekir.

Balık burcunun modern yöneticisi Neptün sisli, belirsiz, gizli saklı enerjileri temsil eder. Masalsı sevdalar ve özlemler, gerçeklikten kaçma, alkol ve benzeri bağımlılıklara sığınma, suçluluk hissi ve şiirsellik bu gezegenin temsil ettiği konulardandır. İlginçtir Neptün’ün Ay, Güneş, Venüs ya da Mars kavuşum ya da stresli açıları harita sahibinin aldanmaya ya da aldatmaya eğilimli olduğunu gösterdiği gibi, bu açılar aynı zaman büyük bir yaratıcı potansiyele sahip olan kişiyi, bir hayalperesti ya da idealisti anlatır.

Nazım Hikmet’in haritasında Ay ve Venüs Balık burcunda konuşlanmıştır ve Ay’ın Neptün ve Uranüs’e kare açı yaptığını görürüz. Duygu dünyasının zenginliğine işaret eden Ay Balık, tanrısal (ulaşılmaz) aşkın peşindeki Venüs Balık, çabuk sıkılmayı gösteren Ay Uranüs karesi ve ilişkilerde sorumluluk almaktan kaçınan Ay Neptün karesi… Nazım Hikmet’in olağanüstü dizeleri genelde çoğu şairde görüldüğü üzere, aşka aşık olmaktan, birden fazla gönül ilişkisi kurmaktan besleniyormuş denilebilir.

Merkür’ü Balık burcunda yeralan ve “Dedikodu” isimli şiirinde sözde pek çok “iftiranın” hedefi olan Orhan Veli’nin Güneş’i ve Neptün’ü arasında da kare açı vardır.

Tüm şairlerin aşık olduğu Balık burcu kadını Tomris Uyar’ın Venüs’ü de Balık’tadır ve Neptün Güneş’ine karşıt açı yapar.

Venüs 12. evde, Venüs Balık burcunda, 7. evdeki Neptün, 7. ev yönetici gezegeninin Neptün’le ilişkisi, Neptün’ün iç gezegenlere açıları da ilişkilerdeki kör noktalara işaret etmelerinden dolayı dikkate alınmalıdır.

Neptün transitinde aşk sarhoştur

2011 yılında başlayan ve 2026’da sonlanacak olan Neptün’ün Balık burcundaki transiti, özellikle İkizler, Yay, Başak ve Balık burcunda Güneş’i, Ay’ı ya da yükseleni bulunanları sınamaya devam ediyor. Neptün’ün Ay, Güneş ve yükselen derecesiyle kavuşum ya da stresli açılar yaptığı zamanlar genelde kayıplarla ya da “kayıp yıllar” hissiyle geçer. Bir diğer yandan da bu transit insanların ruh eşlerine rastladıklarını düşündükleri, ayaklarının yerden kesildiği zamanlara da denk gelebilir. Neptün transiti yanılgı, inkar, aldanma, aldatma ve gerçeklerden kaçma gibi durumları işaret ettiğinden, kişiler genelde bu süreçlerde kendilerini imkansız bir ilişkiye adadıklarını farketmekte zorlanabilirler. Birlikte içip şarkılar söylenir, başka gelecekler düşlenir fakat adeta içki bittiğinde aşk da biter! Neptün’ün suları benlik bilincini çözer ve eritir, sonrasında ise insanı daha ruhsal bir bilincin kıyılarına taşır.

Neptün’ün bir ceza mı yoksa armağan mı olduğunu anlamak için zaman gerekir. Yüzeyde değil, içimizde geçirdiğimiz zaman lazım. Yelkovan ve akrepteki zaman değil, içimizdeki zaman...

Cesaret ve umutla...