Boğa burcu sembolizmi: Toprağın gücü ve ormanın ruhu




Doğduğumuz anda her birimiz evrene ve birbirimize benzersiz biçimlerde bağlanırız.


Astroloji, insanın kendini keşfettiği yaşam denen serüvende bir kapı aralar; kişisel varoluşumuzu, evrenle ve diğer insanlarla ilişkilerimizi anlamamıza detaylandırmamıza ve saklı potansiyellerimizi fark etmemize aracılık eder.


12 burçtan meydana gelen zodyak çemberi yaşam deneyiminin özünü içeren 12 sembolik aşamada insanın ve insanlığın evrimini açıklar. Astrolojide kullanılan sembollerin çoğu mitoloji kökenlidir ve gezegen sembolleri psişenin arketipsel sembolleriyle örtüşür. Sadece burçların ve gezegenlerin değil, açıların, asteroidlerin ve diğer astrolojik elementlerin de glifleri vardır.


Zodyak glifleri zaman içerisinde farklı yorumlarla zenginleşerek fakat özlerini de muhafaza ederek günümüze kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Uzun zamandır yaşayagelmiş bu güçlü sembollerin çoğu gündelik hayatlarımızda hala canlı ve etkilidir.


Boğa burcu glifine baktığımızda boğa kafasını ve boynuzlarını andıran bir çizim görürüz. Koç burcunu evrenin patlayıcı ve yaratıcı enerjisi olarak kabul edersek, Boğa burcu bu enerjinin form kazandığı aşamadır. Bu bağlamda Boğa kafasının üzerindeki yarım ay ya da “kâse” şeklindeki kısım “dünya öküzün boynuzları arasında” söylemini hatırlatır. Zira boğa burcu glifindeki yarım daire, kendisinden önce gelen “yeni yaşam” (koç burcu) enerjisine kap görevi görür, onu şekillendirir ve yönlendirir. Sembolik yaşam boğanın boynuzlarında köklenir ve büyümeye başlar. Akrep burcu sembolik yeraltı dünyası yani bilinçaltıysa, boğa, yeryüzündeki somut ve bilinçle çevrilmiş dünyadır.


Hayat veren fedakârlık ilkesini de simgeleyen boğa, baharla ilişkilendirilir ve boğa burcu dönemi yeryüzünün hayata döndüğü, çiçeklendiği aşamadır. Toprak elementinden olan ve “Toprak Ana” kavramıyla özdeşleşen boğa burcu, yeryüzünün ve toprağın gücü, üremenin ve doğurganlığın da sembolüdür.


Zodyak çemberini oluşturan her burcun insan bedeninde bir bölüme denk geldiğine inanılır. Bu bağlamda boğa burcu boğaz ve boyun bölgesi ile ilgilidir.


Mağara duvarlarında ilk resmedildiğinden, yani ilkel çağlardan beri boğa ve boynuz sembolü eril cinsel gücün, libidonun, dayanıklılığın, inatçılığın ve iktidarın sembolü olarak karşımıza çıkar. Bu yüzden tarihte ve mitolojide genelde tanrılara ve tanrıçalara atfedilen bir sembol olmuştur. Cinsel aşk ve doğurganlık tanrıçası İnanna (İştar), Eski Mısır’ın büyük tanrısı Osiris, boğa ile özdeştirilmiştir. Antik kültürlerde kutsal bir anlam taşıyan ve insanlar tarafından tapınılan boğa, Yunan söylencelerinde güzellik, asalet ve nefsine düşkünlük yönleriyle ortaya çıkar. Zeus Europe’ya delicesine âşık olup onu elde edebilmek için göz alıcı beyazlıkta ve boynuzları hilale benzeyen gösterişli bir boğa kılığına girmiştir.


Burçlar kuşağında boğa, Mezopotamya’da “Gök Boğası” olarak biliniyordu. Boğa kültü başta Girit olmak üzere Kıbrıs, Sardunya adası ve Malta’da oldukça yaygındı. Tanrılar ve tanrıça figürleri dışında erkek kahramanların ve Vikingler gibi savaşçıların başlıklarında da boğa boynuzlarına rastlanır.


Sağlam, garantici pratik yönleriyle tanınan boğa burcunun sahip olma arzusu ön plandadır. Boğa, öz yıldızı olan Venüs’ten gelen mükemmel bir form duygusuna sahiptir ve bunu yaşamını şekillendirmek için kullanır. ‘’Dünyada mekân, ahirette iman’’ sözü boğa için söylenmiş gibidir. Ancak boğa burcu sahip olmak için duyduğu açlığı kontrol edemediğinde ve değişmemek için direndiğinde yıkıcı, sıkıcı ve tüketici bir varoluşun esiri olabilir.


Carl G. Jung şöyle der:


“Rüyada vahşi bir boğa aslan ya da kurt görmek bu güçlerin sana gelmek isteğini gösterir. Bu gücü kendinden ayrı, yabancı bir şeymiş gibi tecrübe edersen çok daha tehlikeli hale gelir; bu yüzden en iyi duruş şudur: Lütfen gel ve beni yut!”


“…İlkel insanların pek çoğu insanın kendi ruhunun yanında bir de orman ruhunun olduğunu ve bu orman ruhunun vahşi bir hayvan da veya bir ağaçta vücut bulduğuna ve o insanın bu orman ruhuyla bir tür psişik kimlik edindiğine inanırlar…”


Burçlar kuşağının mitlerle bağlantısını ve orman ruhuyla insanın kesişme noktası olarak işlevini göz önüne aldığımızda ne kadar da etkileyici tanımlar. İçimizde insanlık serüveni kadar eski bir orman var. Bu mistik ormanın haritası gökyüzüne işlenmiş; herkesin kolaylıkla görebileceği fakat bu güçlerin ruhtaki izdüşümlerini anlamak için çaba sarf etmesi gereken yere.



Cesaret ve umutla

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Yazılarınız çok güzel ????
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.