Hayret...
Ve o an, bir şey oldu...
20 milyar yıl sürecek bir oluşum, yani evren, bir göz kırpması kadar ani ama her zerresine kadar ölçüsü belirlenmiş olarak tek bir emirle yaratıldı.
Sıfır büyüklükte ve sonsuz yoğunluktaki bir nokta, koskoca bir patlamayla 10 milyon derecelik bir ısıl işlem başlattı.
Artık 'zaman' diye bir şey vardı.
Tohum genişledikçe ısı giderek azaldı ve sıfır hacimli sonsuz yoğunluklu nokta genişlemeye, genişleme, genişlemeye devam etti.
Elektromanyetik çekim yoluyla hareketlenen çekirdek ve elektronlar atomları oluşturmaya başladı.
Bu arada oluşumun bazı bölgeleri genişlerken, bazıları da çöküyor ve bir disk oluşturarak kütlesel çekim alanı olanlar birlikte dönmeye başlıyordu.
Bu kozmik karanlıkta bu yolla oluşan milyarlarca galaksiden sadece biriydi Samanyolu.
Güneş ise o galakside ortalama 400 milyar tane bulunan yıldızdan biri.
Dünya o yıldıza tam 8 ışık dakikası uzaklıkta. Yani Güneş'e uzaklığı 9 dakika olsa dondurucu soğuktan dolayı üzerinde canlı yaşayamayacak, 7 dakika uzak olsa cehennemi sıcakla kavrulacak olan o mavi gezegen.
Oysa her şey yolunda. Çünkü o yaratıldığı günden beri güneşe tam 8 ışık dakikası uzaklıkta. Ne daha az, ne daha fazla.
İşte tam da bu gezegen, yani Dünya, tam 4 milyar 600 milyon yıl önce böyle mavi bir noktacık olarak var oldu. Ve her birimiz onun üzerinde yaşayan 6 milyar insandan biriyiz.
Tüm bunları biliyoruz diye sevinirken bir gün kendimizi sabah akşam sosyal medyada kedi videosu paylaşırken bulduk.
''Şaşkınlık ve hayret kavrayışın başlangıcıdır'' demiş Ortega Y. Gasset.
Kafamızı kaldırıp bir an tüm bunlara gerçekten şaşırabilseydik belki de cevaplayamadığımız pek çok sorunun karşılığının çok yakınımızda olduğunu görebilirdik.
Belki de daha çok bilmeye değil, daha derinden hayret etmeye ihtiyacımız vardır...
YORUMLAR