Sen hiç âşık olmadın mı?

-Sen hiç âşık olmadın mı?



-Bilmem hatırlamıyorum… Olmuşumdur herhalde...



Dün ne yediğini hatırlamayan kadına sorulacak soru mu? Oturur tüm gün bunu düşünür bebeğini emzirirken ya da altını değiştirirken ya da gün akıp giderken: Sahi ben en son ne zaman aşık oldum? Cevabını bulamam, bulsam da mutlu olamam. Neydi? Karnında kelebekler uçuşması mı? Çok saçma geldiği zamanlar... Hiç halim yok ne aşık olmaya ne aşka... Sıcak bir duş ya da sessiz bir sokakta kitabımla kahve içmek... Ya da delice koşmak... Gözüme aşktan çok daha güzel göründüğü günler. Aşk emek ister, enerji ister, zaman ister, seni sen olduğun için ister, seni yalnız ister...



Çocuk sahibi olmak aşkların en güzeli lafıgüzahı ile kendini avutan kadınlar ordusu. Anneler çocuklarına âşık olurlar sen ne sandın ya! Ne hakla! Âşık olmak artık senin lugatından çıkmış, hayatın anlamsız, önemsiz, eskiyen, ergen yüzü olmuş.



Aynaya bakmayı unutan insan, birinin gözlerinin içine bakabilir mi dakikalarca?



Bebeğin varsa eğer hayatın her anlamda durduğu sadece zamanın ona aktığı günlerdesin, aksi kabul görmez. Başta çokbilmiş anneler ordusu parmağını sallar gözüne gözüne “ne biçim anne, yanında yemek de taşımıyor, ağlatarak uyutmuş, emzik de kullanıyor, aaa emzirmeyi bırakmış bir de!” Bazı tercihler yaptıysan, bilerek ve bilinçle yapsan da kınanırsın bilinçsiz ve cahil diye ya da gözlerini belerterek küçümseyerek bakarlar “yazık o bebeye” dercesine. Çünkü senin mutluluğun bitmiştir, önemsizdir bebeğin dünyaya geldiyse. Ordunun talimatları ile en doğrusu ne ise onu uygulamak mutluluğunu hiçe sayarak, kendini feda ederek annelik olur, aksi düşünülemez! Düşünen tukaka olur.


Anneliğini takdir ediyorum diyenler varsa eğer bil ki anneliği küçümsenenler de vardır o yerde. En kötüsü kendi mutluluk tercihlerin için küçümsenmektir işte.



Sen hayatına eskisi gibi devam edemezsin, sen kendi rahatına göre bebeği uyduramazsın, sen sen olarak yaşayamazsın. Sen âşık olamazsın. Çünkü sen annesin işte…



Anneliğe kutsallık yüklemek niye sandınız? O kutsal kalıptan, o hayatını hiçe sayma, kendini unutma, boş verme duygusundan vazgeçme, sen kutsal ol, sen fedakâr ol, sen sen olma…



Ben kutsal olmak istemiyorum! Ben aşık olmak istiyorum yine... Ben karnımda kelebekler uçuşsun, kalbim yerinden çıkacak gibi atsın, ellerim dolansın, onlarca defa aynaya bakayım, saçlarımın şekilsizliğini dert edeyim istiyorum. Ben ellerimi tutar mı diye düşünmek istiyorum. İlk öpüşünü hayal ederek buluşmaya gitmek, beni arayacak mı diye gözüm telefonda başka işlerle ilgilenirmiş gibi yapmak istiyorum. Ben unuttuğum aşklarımı hatırlamak istiyorum.. Sadece ben olduğumu, aşık olduğumu, aşık olunan bir kadın olduğumu hatırlamak istiyorum..



Ne ironik değil mi aşkın meyvesi kucağınıza geldiğinizde, aşkınızdan eser kalmıyor geriye. Aynen böyle…



Not: Benim adım sürtük anne. Ben sürtük değilim aslında beni sürtük görenler için kolaylık olsun diye kullandığım bir kelime. Ben senin kabul etmek istemediğin, üstünü örttüğün, düşünmeye utanacağın, düşünmeyi hayal bile etmek istemediğin “sen”im aslında. Kabul etmesen de…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.