Çocuksuz tatil candır

Başından beri çocuksuz tatile gitme fikrine “ne olacak ya, o da olur” şeklinde bir yaklaşım geliştirdim. Etrafta konuşuluyor bazen “Kızımdan bir gece ayrı kalmadım, onsuz nasıl uyurum?” diyor pat diye, bu arada çocuk 4 yaşında, “hayda” oluyorum içimden, doğru mu duydum az önce?


Bir diğeri çıkıyor, iş seyahatine gidecekmiş ne yapacakmış oğluşunun kokusu olmadan. Ne yapıcan, keyfini çıkartacaksın yalnız kalmanın, biraz kafa dinlemenin, çok mu…?


İnternet sitelerine bakıyorum çocuksuz tatile çıkmadan önce, deneyimlerden faydalanırım, belki unuttuğum bir şey vardır diye… O da ne, kadın sormuş: “Kızımdan-oğlumdan ayrı tatil planladık 3 gün bişey olur mu?”


Kimi çıkmış “Asla kendi keyfin için çocuğunu bırakamazsın artık annesin senin görevin bu, sorumlulukların var çık çık çok ayıp” demekten çekinmiyor. Bir diğeri çıkıyor: “Senin yokluğundan çok etkilenecek travma geçirecek, ömür boyu sıkıntı yaşayacak” diyor. İçimden diyorum ki: “Bravo gene geldi konu travmaya.” Sanki uzman yazanlar, öyle de kesin biliyorlar. Sonuç olarak Türk kaynaklardan çocuksuz tatil konusunda pek de bilgi edinemedim, herkes her şeye karışmaya, kendi yapamadıklarını yapabilenlere kızmaya, azarlamaya pek meraklı.


Biz çocuksuz tatili sağlıklı bulan bir aileyiz. Gitme eylemi her iki taraf için de geçerli ve hatta 3 yaşından sonra çocuklar için de gerekli. Gün gelir anneannesine gider 1 hafta bizsiz tatil yapar. Yeri geldi ben yalnız arkadaşlarımla tatile gittim, her yere eşimle mi gitmek zorundayım, hayır. Nedense bunu duyanların gözleri faltaşı gibi açılıyor, ne zaman kendimizi bu kadar unuttuk, ne zaman bu kadar bağımlı olduk?


Ben anneyim, eşim de baba ama bu demek değil ki kendi ihtiyaçlarımızı arka plana atacağız. Bilakis süper vakit geçirdik, “oh” diyorum “gene olsa gene yaparım”, pişman değilim, özlemimden ölmedim, çocuğum da travmadan travmaya koşmadı.



Hatta emziğini biz uzun süre tatildeyken, kendi isteği ile bir gecede bırakıvermiş. Neymiş, değişik ev, anneden babadan ayrı kalmaca gibi dış etkenleri çocuk bazen de tınlamıyormuş. Aslında onlar uyumlu ve rahatmış, kasan bizlermişiz.



Tatile gitmeden önce de abartmıyoruz, her gün çentik atmıyor, sakin kalıyoruz, eve kamera döşemiyoruz, tatilde bütün gün tabletimizden çocuğu izlemiyoruz, saçmasapan ağlaklık yapmıyor, tatilin keyfini çıkartıyoruz. Çok mu özlediniz, özlemi kalbinize gömüyorsunuz, yeni yerleri keşfetme heyecanı, çocuğunuzun emin ellerde olduğunu bilmenin rahatlığı ile kendinizi yeniden bekar veya flört dönemindeki kuş gibi hisse teslim ediyorsunuz.


Tatil demek, manyakça gezmek, ipini koparmak demek… Hele farklı kıtalara ülkelere gidiyorsanız, ilk gidişte çocuksuz olmak, her zaman avantaj, iflah olmaz bir macera severseniz kendinizi Afrika savanlarında safaride filan buluverirsiniz. Bazı anlar gelir, iyi ki bu ülkeye bebeğimi getirmemişim diyebilirsiniz. Veya çok yol tepiyorsanız, bir de bebekle dolaşan turistlere şaşırırsınız: “Ben çantamı zor taşıyorum, hatuna bak sen, bebeği de taşıyor.” Hele en son maceramızda dikkatimi çeken hamile ve çocuklu bekar kadın gezginler, onlar ilah filan olabilir. Bizim anneler bebeğini parka bile çıkaramazken kadın karnı burnunda, paçasındaki çocukla hem de yalnız, kocası da olmadan, kıtalar aşmış, helal olsun ona. Yapılmayacak iş değil de, keyfinize düşkün bir tatil için, pekâlâ çocuk bırakılabilir.


Tatil bazen fulltime sorumsuzluk demek…


Bazı tatillere çocukla bazı tatillere çocuksuz çıkılır…


Kendinize hediye vermek istiyorsanız yola çıkın, keşfedin, geriye döndüğünüzde turp gibi, enerji ve neşe dolu olacaksınız…


ve bunu yaptınız diye diğerlerinden daha kötü anne olmayacaksınız!!!

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir ???????????????? Katılıyorum
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.