Yoksa onsuz yaşamayı öğrenmeli miyim?

Merhaba Yeşim Hanım,

22 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Bir araştırma sonucu yazınızı okudum ve mail atmak istedim içimi dökmek için. Anlatacak kimsem yok. Arkadaşlarım var, onlar da ya dinlemiş gibi yapıyor ya da geçiştiriyor, aileme de anlatamıyorum, göz yaşlarımı bile saklıyorum. Daha önce en yakın arkadaşım dediğim, çok iyi anlaştığım, geçmişimi bilen bana destek olan bir genç vardı. Daha sonra birlikte zaman geçirdikçe birbirimize bağlandık, alıştık, arkadaştan öteye gitti. Beni görünce heyecanı, hayran bakışları, gözümden kaçmadı. Daha sonra zamana bırakmak istedik. En sevdiğim, en yakın arkadaşımla bir yola girdik ve bana hem arkadaş hem anne, baba, kardeş, dost, sırdaş oldu. Onca derdinin arasında beni bir an ihmal etmedi. Küçük sürprizler, çalışırken bile sürekli aramalar, ödevlerime, sınavlarıma yardımcı olması, her zor anımda yanımda olması, sevincimi, üzüntümü paylaştığım benimle gurur duyan, dünyada tek bir kadınmış gibi hissettirmesi benim ayaklarımı yerden kesti. Daha önce kimse tarafından bu kadar değer görmemiştim. Babamın okşamadığı saçlarımı sevdi şefkatli elleriyle ve ben ona tutuldum.


Her şey çok güzel gidiyordu mutluydum. Annem bir şeyler anladı ve istemedi görüşmemi. Çünkü hayatımdaki kişinin sağlık problemleri vardı. Daha önce beyin kanaması geçirmişti ve beyninde kist vardı. Bana "seneye riskli bir ameliyata girebilirim, ölebilirim" diyordu. Annem de "Beyninde kist olduğu için çalışamaz, sana bakamaz, sen rahatlık içinde büyüdün zorluk çekmeni istemiyorum. Çocuğun bir şey istediğinde alamayacaksın, göz göre göre kendini neden yakacaksın, izin vermem" diyordu. Rahatlık içinde büyüsem de ona olan sevgim zorluğu göze almıştı fakat onu kaybetmekten çok korkuyordum, sağlığına zarar gelsin istemiyordum. Sağlık raporu alamadığı için devlet kurumuna işe giremiyor şu an fabrikada çalışıyor ve "bu hasta halimle sırf senin için işe girdim" diye bir cümle kurdu ve bu beni incitti. Psikolojisinin bozuk olduğunu sinir problemi olduğunu söylüyor. Normal bir erkek arkadaşımla olan hal hatır muhabbetimi görünce bağırmaya başladı, kapıları çarptı, kapattı, titredi, anlık sinir krizi geçirdi. Daha sonra arada bir olan tartışmazlarımızda bana hakaret etmeye başladı. "Gerizekalı, salak, aptal" gibi. Sonra bunu istemeyerek yaptığını, beni çok sevdiğini, sinirlenince ne dediğini bilmediğini söyledi. Affettim hep, fakat tekrar aynıları oldu ve çok yoruldum. Eskiden beni kırmaya, incitmeye korkan en sevdiğim arkadaşım şimdilerde hem çok sevdiğini söyleyip hem incitiyordu sözleri ile. Geçenlerde bir konu açıldı ben de dedim ki rahat bir yaşam içinde büyüdüğüm için ailem zorluk çekmemi istemiyor, lüks takıldığımı söylüyorlar dedim. O da beraber yaşadığımız bir günü başıma kaktı. Uygun fiyatlı hoşuma giden bir ürün görüp almıştım. "Bu mu lüks? O yüzden mi aldın?" dedi. Çok çirkin ve çocukça bir davranış olduğunu söyledim. Daha sonra iş çıkışıma beni almaya geldi, onunla beraber gitmedim çünkü kırılmıştım. Yolda tartışmaya başladık. Birbirimize kötü sözler söyledik ve bitti, yollarımız ayrıldı. Fakat çok merak ediyorum; iyi mi? Ne yapıyor? Nasıl acaba? Kötü mü yaptım? Bunca derdinin içinde ben de onu bıraktım. Her anımda yanımda olmuştu, nankörlük mü ettim? Bir daha onun gibi kimse sevemez, kimsenin yanında çocuklaşamam, düşünceleri beynimi kemiriyor. Onun yanında yaşayamadığım çocukluğumu yaşamıştım, beni kızı gibi gördüğünü söylüyor, bebeği gibi seviyordu. Ben de onu her şeyim olarak görüyordum. 22 sene sevgisiz büyümeme merhem olmuştu, bana ilaç gibi gelmişti. Fakat ailemin onayı olmayışı, gelecekte problem yaşar mıyım, sağlığına zarar gelirse ne yaparım, çalışamazsa, ev geçindirme gücü olmazsa nasıl olur bilmiyorum. Lütfen bana yardım edin, onu çok seviyorum ama bu düşünceler beynimden çıkmıyor. Onun ailesi benim için "Çok zengin, lüks görünüşlü. Sen kaldıramazsın. Gezmek ister, yemek ister, para yetiştirmezsin" gibi kelimeler kullanmış. Daha doğrusu bizim farklı insanlar olduğumuzu düşünüyorlar. Ailem de benim maddi durumu daha iyi olan biri ile olmamı istiyorlar. Ama ben artık kimseyi bu kadar sevemeyeceğimi, kimse tarafından da böyle sevilmeyeceğimi biliyorum. İçim içimi yiyor, uyuyamıyorum, ders çalışamıyorum, yemek yiyemiyorum. Ortak bir arkadaşımız erkek arkadaşım ile konuşmuş, o da "Benim hayatım zorluk içinde. O benim sıkıntımı, acımı, zorluğumu çekmek zorunda değil. Ben ona hak veriyorum. O bitirmek istedi ben de kabul ettim" demiş. Ben çok üzgünüm keşke arkadaş kalsaydık, bunlar olmasaydı. En yakın arkadaşımı kaybettim. Ne yapmam lazım? Tekrar dönmeli miyim? Yoksa onsuz yaşamayı öğrenmeli miyim? Heyecanla cevabınızı bekliyor olacağım. Teşekkür ediyorum...


Yeşim Tijen'in cevabı:

"Uçmayı öğrenmeden

göçmeye mecbur kalmış

bir kuş gibi kalbimiz."

- Cahit Zarifoğlu


Bazen bir kalbe konar hah işte tam yerleşeceğim, rahat edeceğim, huzur bulacağım kalp der. Bir yere kıpırdamayı aklınıza bile getirmek istemezsiniz. Seviliyorsunuz, seviyorsunuz, mutluyum diyorsunuz. Her şey hep böyle güzel gitmiş olsa zaten bana yazmayacaksınız. İlişkinizde bir tökezleme, birbirini hırpalama başlamış. Sezgileriniz mutsuzluk çok uzağında değil diye sizi adeta dürtüp dikkatli olmanızı söylüyor. Bir yanda vicdanınız diğer tarafta size yetemeyeceğini bilen rahatsızlıkları nedeniyle asabileşen bir erkek olunca gözükmeye başlıyor bir bir gözden kaçan gerçekler. Yaşadığınız ilişkinizdeki denksizliğin hırlamaları. Bu hırıltılara kulak vermelisiniz. Ailenizden sevgi görmeden büyümüş bir genç kızsınız. Bu açlık içinde büyüyünce size gösterilen her sevgiyi olağanüstü bulabilir, bundan mutluluk duyabilirsiniz. Yaşınız da çok genç. Yanılmak, kanmak bu yolda ilerlemeyi istemek için kendinizce nedenleriniz var ama yapmamalısınız. Aileniz sevgisini size göstermeyi bilmese de sizi uyarmayı bilmiş. Hoşunuza gitmese de gerçekleri dile getirmişler. Siz de vicdanınızla geleceğiniz arasına sıkışmışsınız. Buradan nasıl çıkacaksınız? Denklik hesabı yaparak çıkacaksınız. Sevginin gücü o sevgideki kişilerin gücüyle bağlantılıdır. Terazi tek tarafa ağırlık veriyor bunu görmelisiniz. Gencecik bir kız olarak siz denginiz olmayan bir gencin size göstermiş olduğu ilgiyle yaşamınızı harcamamalısınız. Kimse kimsenin kurtarıcısı değil ancak yollar beraberce yürünürse güzel olur yürünen o yollar. Siz bir başkasını çekiştirerek hayat yolunda yürümeye kalkarsanız ne onu mutlu edebilir ne kendiniz mutlu olabilirsiniz. Ailenizin sözlerine kulak vermelisiniz. Denkliğin olmadığı evliliklerde mutlu olmak çok zor, boğazınızda yutamadığınız bir lokmayla keşkelerin içinde kalırsınız.


Beni bir baba gibi sevdi demişsiniz. Sizin bir baba sevgisine ihtiyacınız yok, o zamanlar geçmiş, artık çocukluktan çıkmışsınız. Birbirinize güç vereceğiniz, bir kadın olarak daha çok almak isteyeceğiniz bir erkeğin sevgisine ihtiyacınız var. Ömür boyu taşımak zorunda kalacağınız biriyle bir yola çıkmak insanı yolun başında yormaya başlar. Nitekim sizde bu yorgunluk yazdıklarınızda hissediliyor. Özlemiş olabilirsiniz. En yakın arkadaşınız olmuş olabilir ama hayat arkadaşınız olabilir mi? Ben olmayacağını düşünüyorum. Çünkü kadınlar erkekten çok fazla şey beklerler. Güçlü olmalarını, iyi bir sevgili olmalarını, gelecek için umut vermeleri gibi gibi birçok beklenti içinde olurlar. Bu gençle olan beraberliğinizde gelecekle ilgili umut duyabiliyor musunuz? Sizi kendi sorunlarından dolayı hırpalamaya başlayan biri yarın daha mı sağlıklı olacak size huzur verecek? Belki de yeterince düzgün bir çalışma hayatı olmayan bir erkekle bir ömür evlilikte nasıl mutlu olacağınızı düşünüyorsunuz? Siz mi onu sırtlayacaksınız? Yazımın sonuna gelirken size iki sorum olacak. Hala bu kalpte kalmakta istekli misiniz? Yoksa o kalpten göçmeye hazır mısınız yavrum?


Sevgiler sevgili okurlarıma...


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.