İster bir iş gezisinde bir otelde kalıyor olun, ister tatillerde bir akrabanızın evinde misafir olun, ilk birkaç gece kaliteli bir uyku almak zor olabilir. Belki sabah önemli bir sunumunuzun olduğu bir iş gezisindesiniz. Belki de taşınma sonrası uzun bir günün ardından yeni evinizdeki ilk geceniz. Şartlar ne olursa olsun, hepimizin iyi bir uykuya ihtiyacınız var. Ancak, yeni bir yerde uyumak söz konusu olduğunda, bu göründüğü kadar kolay olmayabilir. Brown Üniversitesi'nden bilim insanları, 2016 yılında yaptıkları bir çalışmada, bu "ilk gece etkisi"nin (first-night effect) bir nedenini buldular: Sürekli, hayvanlara özgü bir uyanıklık hali.
Uyku, bilim insanları için hala bir muamma. Çoğu hayvan uyuyor, ancak bunun neden gerekli olduğu tam olarak anlaşılamadı. Hayatta kalma açısından, bir hayvanın her gün birkaç saat boyunca savunmasız kalması oldukça dezavantajlı görünüyor. Ancak, uykusuz yaşamaya evrimleşmek yerine, bazı hayvanlar kelimenin tam anlamıyla "tek göz açık uyuma" yeteneği geliştirmişler. Yunuslar, güney deniz aslanları, evcil tavuklar ve beyaz balinalar gibi türler, beynin sadece bir yarısının uyuduğu "tek yarımküre yavaş dalga uykusu" (unihemispheric slow-wave sleep - USWS) uyguluyor.
Bunu uyuyan ördeklerin sıralandığı bir sahnede görebilirsiniz. Sıranın ucundaki ördek, dışa dönük gözünü açık tutar. Bu göz, beynin hâlâ uyanık olan yarımküresiyle bağlantılıdır. Böylece, uyurken bile bir yırtıcı hayvanı görmek beyni alarma geçirebilir ve ördeğin harekete geçmesini sağlayabilir.
Bu tür yarı uyanık bir uyku, tehlikeli ve tahmin edilemez ortamlarda büyük bir avantajdır. Ne yazık ki, beyniniz otel odalarını ve yeni daireleri de tehlikeli olarak algılayabilir. Evet, bilim insanları insanlarda da USWS benzeri bir durum tespit etti. Aslında bu, "USWS Hafif Versiyonu" olarak adlandırılabilir.
Uyku araştırmacıları, ilk gece etkisinin farkındadır ve genellikle uyku çalışmasındaki bir deneğin ilk gece sonuçlarını geçersiz sayarlar. Ancak bir grup araştırmacı, ilk gece etkisini göz ardı etmek yerine nedenini belirlemeye karar verdi. Bunun için, 35 sağlıklı gönüllüyü iki farklı gecede uyku laboratuvarına davet ettiler ve iki uyku seansı arasında bir haftalık bir ara verdiler. Gönüllüler, kalp atış hızı, kan oksijen seviyeleri, nefes alma, göz ve bacak hareketleri ile her iki beyin yarımküresinin aktivitelerini ölçen cihazlara bağlandı.
Bilim insanları, derin bir uyku göstergesi olabilen bir beyin davranışı türü olan yavaş dalga aktivitesine (slow-wave activity - SWA) odaklandılar. Her iki uyku seansında, dört farklı beyin yolundaki SWA’yı incelediler ve odadaki rahatsız edici unsurların uyku derinliğini nasıl etkilediğini takip ettiler.
Beyin yarımküreleri arasındaki farkları aramıyorlardı, ancak onları buldular. İlk uyku gecesinde, deneklerin sol beyin yarımküresinde sürekli olarak daha fazla uyanıklık gözlemlendi. Sol yarımküre, garip (ve dolayısıyla potansiyel olarak tehdit edici) seslere daha duyarlıydı. Bir hafta sonra, denekler uyku laboratuvarına geri döndüğünde, beyin aktivitelerinde daha fazla simetri görüldü. Bu da, artık tanıdık gelen ortama alıştıklarını gösteriyordu. SWA sonuçları, her iki yarımkürede de eşit düzeyde uyanıklık olduğunu ortaya koydu.
Araştırmanın ortak yazarı Yuka Sasaki, bu sonuçların USWS’yi desteklediğini ancak insan beyninin "yunuslar ve balinalardaki sistemin mini bir versiyonuna" sahip olabileceğini belirtti. Sasaki, sık seyahat eden kişilerin bilinçaltında beyinlerini ilk gece etkisini atlatmak üzere eğitebileceklerini söyledi. Beyinlerimizin "çok esnek" olduğunu ifade ederek, “Bu nedenle, sık sık yeni yerlerde bulunan kişiler, düzenli olarak kötü uyku deneyimi yaşamayabilir" açıklamasında bulundu. Araştırma ekibi, gelecekteki deneylerinde ilk gece etkisini tamamen devre dışı bırakmanın yollarını arayarak insanların daha iyi bir uyku deneyimi yaşamalarını sağlamayı hedefliyor.
Kaynak: Kate Horowitz. "Why Is It So Hard to Sleep in a New Place?". Şuradan alındı: https://www.mentalfloss.com/article/78869/why-it-so-hard-sleep-new-place. (03.12.2024).
YORUMLAR