Yaklaşık 1 yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci, fiziksel sağlıkla ilgili endişelerin yanı sıra ekonomik sorunlar, çocuklarının eğitim hayatı, geleceğe dair belirsizlik gibi birçok alanda kaygıları artırdı. Ebeveynlerin çocuklarıyla yaşadığı mevcut sıkıntıları daha da şiddetlendirdi. Bu dönemde ruh sağlığımızı korumak ve aile içi çatışmaları önlemek için her zamankinden çok daha fazla çaba sarf etmeliyiz. Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Selin Birgül Baran, pandemi döneminde aile içi iletişimde dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.
Okula gitmek yerine eğitim hayatını ekranın önünde online derslerle sürdüren, sokakta arkadaşlarıyla özgürce oynayamayan, sosyal aktivitelerden yoksun kalan ve süreçle ilgili kaygı seviyesi artan çocuk ve ergenlerin pandemi öncesine göre daha mutsuz, hırçın ve öfkeli olmaları kaçınılmazdır. Anne, babalar oldukça yüksek oranda çocuklarının derse odaklanamamasından, geç saatte uyumalarından, bilgisayar kullanımına ya da sanal oyunlara çok zaman harcamalarından yakınmaktadır. Çocuklarının söz dinlememesi, tepkilerini kızgınlıkla ifade etmesi, kurallara karşı gelmesi ebeveynlerinde çaresizlik ve tükenmişlik hissi uyandırmaktadır. Bu sıkıntılı pandemi döneminde ebeveynlerin de tahammül seviyesinin çok azaldığı gözlenmektedir. Özellikle çiftlerin evden çalışma hayatını sürdürmesi, sürekli bir arada ve sosyal hayattan uzak, izole bir evlilik modeli doğurdu. Çocuğu olmayan, yeni evli çiftlerde evliliğe uyum sürecini bu şekilde yaşamak, hayal kırıklığı ve kavgaları artırdı. Stres yükünü yoğun yaşayan, duygu regülasyonu bozuk bireyler bu dönemde ilişkide yıkıcı, eleştirel ve suçlayıcı davranarak evlilik ilişkisinin kötüleşmesine neden olabilmektedir. Evliliğin temelinin henüz oturmadığı ilk yıllarda pandemi ile yüzleşmek bu çiftleri oldukça olumsuz etkilemektedir.
Evlilik uyumu iyi olan, birbirine ve evliliğe çoktan adapte olmuş çiftlerde bu çatışmalar nispeten daha az yaşanmaktadır. Ancak çocukları varsa, COVID-19 sürecinde ebeveynliğin getirdiği olumsuzluklar da eşler arasında çatışmalara yol açabiliyor. Tüm bu negatif etkenlere rağmen ruh sağlığımızın ve aile hayatımızın olumsuz etkilenmemesi için uygulayabileceğimiz birçok yöntem mevcut.
Kendi duygularımızı düzenleyebilme
Eşimize ve çocuklarımıza karşı sabırlı ve empatik yaklaşabilmemiz için, kendi duygu düzenleme ve yönetme kapasitemizin sağlıklı işlemesi gerekir. Bu süreçte kendi ruh sağlığımızı korumak ilk hedefimiz olmalıdır. Uçaklarda önce kendi oksijen maskemizi takıp, sonra çocuğumuzunkini takmamız gibi önce kendi duygu düzenleme kapasitemizi geliştirmeliyiz ki çocuklarımıza uygun desteği verebilelim. Ebeveynler olarak, kendi stresimizi yönetmeye, daha fazla belirsizliğe tahammül etmeye ve egzersiz, iyi uyku hijyeni ve gevşeme egzersizleri gibi kişisel bakım faaliyetlerinde bulunmaya öncelik verdiğimizde, bu sakin bir şekilde tepki verme kapasitemizi genişletir. Bu, çocuklarımıza da stres ve ilgili tehditlerle başa çıkabileceklerini ve bunları yönetebileceklerini öğretir.
Krizle başa çıkabilme
Öncelikle bizim ve eşimizin ruh halinde dalgalanmalar olabileceğini ve bazı günler daha mutlu olup bu süreci yönetebileceğimizi, bazı günler ise çökkünlük ve umutsuzluk yaşayıp çaresiz hissedebileceğimizi unutmamamız gerek. Bu nedenle sürtüşmelerimizin arttığı ve öfkeli olduğumuz durumlarda ortamdan uzaklaşmak, kendimize ve karşımızdakine sakinleşmek için zaman tanımak gerekir. İmkan varsa kısa süreli yürüyüş yapmak ya da balkonda hava almak iyi hissettirir. Eskiden bizi mutlu eden ev içinde yapılabilecek şeyleri yapmak ve sevdiklerimizle görüntülü konuşmak işe yarayabilir.
Ortak aktiviteler bulma
Hep beraber yapabileceğimiz eğlenceli aktiviteler ve kaliteli zaman geçirmek bizi ve çocukları iyi hissettirir. Oyun veya film gecesi, resim, boyama yapmak, puzzle ya da kutu oyunları gibi herkesin ortak zevk aldığı etkinlikler karantina günlerini huzurlu geçirmemizi sağlar.
Sonuç olarak bu dönemin geçici olduğu, hayatımızın koronavirüs öncesi ile aynı olamamasının normal olduğu, bu dönemde evde herkesin daha stresli ve kırılgan olmasının çok anormal olmadığını bilmek ve önce bizim sakin tepkiler vermemizin sorunları çözmede kilit nokta olduğunu unutmamak gerekir.
YORUMLAR