“Hipotiroidi hamileliği etkiler mi?” sorusuna yeni bir yanıt geldi. New York Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, tiroid bezinin az çalışması sebebiyle tiroid hormonlarının az üretilmesi ile gelişen Hipotiroidzm rahatsızlığının, çocukta dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ihtimaline katkıda bulunabileceğini öne sürdü. Hamilelikte tiroid hormon düşüklüğü konusunda New York Üniversitesi Long Island Tıp Fakültesi tarafından yürütülen yeni araştırma, hamileliğinden kısa bir süre önce veya erken evrelerinde hipotiroidizm teşhisi konan annelerin çocuklarının, anneleri tanı almayan çocuklara göre DEHB olma olasılığının yüzde 24 daha fazla olduğunu gösterdi.
Anne adayında tiroid bezinin az çalışması durumunun bebeği nasıl etkilediğini merak eden araştırmacılar, erkek bebekler ve kız bebekler üzerindeki farklı etkileri de ortaya koydu. Hipotiroidi olan kadınlardan doğan erkek çocukların, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna karşı, anneleri hipotiroidizmi olan kızlardan dört kat daha fazla oranda savunmasız olduğunu belirtti. Tiroid sağlığının, anne karnındaki bebeğin beyin gelişimi ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi davranış bozuklukları üzerinde bilinenden daha büyük bir role sahip olduğunu ortaya koyan bulgulara rastlandı.
Hamilelikte tiroid hastalıkları konusundaki araştırmanın sonuçlarına göre, anne adayındaki hipotiroidzmin etkisi özellikle ilk trimestr yani ilk 3 aylık dönemde söz konusu oluyor. Hamileliğinin ikinci üç trimestrına yani ikinci üç aylık dönemine geldikten sonra anne adayında hipotiroidi olmasının bebek üzerinde çok az bir etkisi bulunuyor. Bunun olası açıklamalarından biri, ikinci trimestra gelindiğinde artık bebeğin kendi tiroid hormonlarını üretmeye başlaması ve bu nedenle annesinin eksikliklerine karşı daha az savunmasız durumda olması.
American Perinatoloji Dergisi’nde yayınlanan yeni araştırma, doğumdan 17 yaşına kadar olan dönem boyunca yaklaşık 330.000 çocuğu takip etti. Annedeki tiroid hormonu düşüklüğü ile çocuktaki DEHB arasındaki potansiyel bağlantıyı incelemek için yapılan bu ilk büyük ölçekli ve uzun süreli araştırmada farklı etnik kökenden insanlar da incelendi. Sonuçları Amerikan Perinatoloji Dergisi’nde yayınlanan araştırmada çocuklar, hamilelikten okul yaşamlarına kadar tıbbi kayıtlarıyla birlikte takip edildi ve süreç boyunca 16.500’den fazla çocuğa DEHB tanısı kondu. Etnik kökenlere göre farklılıkların da görüldüğü bulgularda, özellikle de anneleri hamilelik döneminde düşük tiroid hormonu seviyesine sahip olan İspanyol kökenli çocuklarda nörogelişimsel bozukluk riskinin yüzde 45 oranında gerçekleştiği, anneleri aynı duruma sahip diğer çocuklarda bu oranın yüzde 22 olduğu kaydedildi.
Araştırmacılar, düşük tiroid hormonu seviyesine sahip hamile kadınların gebelik boyunca takip edilmesinin önemli olduğunu vurguladı. Anneleri hamilelik sırasında düşük tiroid hormonuna sahip olan çocukların dikkatsizlik, hiperaktivite ve bir göreve odaklanmada zorluk çekmelerinin erken dönemlerde gözetim altında olmasının da fayda getireceği de ayrıca vurgulandı. Önceki araştırmalar tarafından da ortaya konduğu gibi, hızlı ve erken müdahalenin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunu yönetmeye yardımcı olabildiği söyleniyor.
Araştırmacılar, hamilelik sırasında tiroid hormonundaki azlığın epilepsi, serebral palsi ve konuşma güçlüğü gibi diğer nörogelişimsel bozuklukların riskini arttırıp arttırmayacağını da araştırmayı planlıyor. Hamilelik sırasında elektronik cihazlardan yayılan elektromanyetik dalgalara ve çevresel toksinlere maruz kalmanın da DEHB riskini arttırması konusunda araştırma yapılması da ayrıca amaçlanıyor.
Referanslar: Morgan R. Peltier, Michael J. Fassett, Vicki Y. Chiu, Darios Getahun. “Maternal Hypothyroidism Increases the Risk of Attention-Deficit Hyperactivity Disorder in the Offspring”. American Journal of Perinatology, (2020) Şuradan alındı: 10.1055/s-0040-1717073
YORUMLAR