Kesintisiz dikkat

Bu yaz Uzay ile beraber seyahat ettiğimiz yerlerden biri de Kazdağları’nın Edremit’e yakın kısmında yer alan Mehmetalan Köyü’ydü… Her sene çok keyifle gittiğimiz, yeşillikler içindeki kampımıza iki arkadaşım ve onların kızlarını da alarak uğradık temmuz ortasında… Orayı özel kılan onlarca detay var benim için. Tertemiz havası, el değmemişliği, ortasından akan pembe çiçeklerle süslü nehri, kamp sahiplerinin mis gibi yemekleri vs… Bahsetmek istediğim konu bunlar değil bu sefer; bambaşka bir şey…


Kampın bulunduğu alan dağların arasında kalan bir vadi… Bu konumunun büyük bir avantajı olarak telefonlar kampta çekmiyor… Yanlış duymadınız. Telefon çekmiyor. Yani bazen bazı yerlerde çekecekmiş gibi oluyor ama uğraşıp, kampın dışına çıkıp, çeken yeri özellikle aramadığınız sürece dış dünya ile bağlantı kopuk… Bunun nasıl da güzel bir nimet olduğunu bu sene daha da bir fark ettim… Özellikle de çocuklar açısından…


Düşünsenize, evde çocuğunuzla oynuyorsunuz, onun için oyunun en heyecanlı yerinde “zırrr” ya da “bip” ya da başka bir ses; bırakıp oyunu sizi çağıran alete gidiyorsunuz; üzerinde düşünerek değil, otomatik olarak… Çocuk da oyununun kesildiğiyle, zar zor elde ettiği anne dikkatinin bölünmesi hissiyle kalakalıyor… Büyük bir mevzu gibi durmuyor böyle anlatınca; lakin telefonsuz geçirdiğimiz 4 günde aslında ne kadar önemli olduğunu anlamak hiç zor değil…


Biz çocukken ev telefonları vardı; öyle zır zır da çalmazdı. Akıllı, akılsız hiçbir tür mobil telefon yoktu. Annelerimiz ne instagram’da dolaşır, ne mail kontrol eder, ne de gün içinde gelen onlarca pazarlama SMS’ine maruz kalırlardı… Annenin vakti ve keyfi varsa seninle oynar; yoksa oynamazdı. Çok net bir ayrımdı bu. Bir yandan çocuğuyla oynarken diğer yandan telefonla uğraşan anne modeli günümüze özgü…


Bunları düşününce çocuklarımıza kesintisiz ilgi verebildiğimiz anların ne kadar azaldığını fark ediyorum… Dikkatimizin onlarca uyaranla; teknolojik alışkanlıklarımızla ne kadar çok bölündüğünü… Öyle ki artık bir masada karşılıklı oturan insanlar birbirlerinin yüzüne bakmaktansa “Facebook” ta beğeni atıyorlar başkalarına; en önemli sohbetler bile telefon çalana kadar sürebiliyor ancak… Yapacak bir şey yok; zamanın ruhu bu… Lakin arada bir de olsa “unplugged”- fişi çekilmiş halde yaşamaya; böylesinin de mümkün olduğunu hatırlamaya ihtiyacımız var… Öyle değil mi?

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.