Bir devrin sonu...

Her şey bir anda oldu. Belki de uzun bir sürecin, gece sıkıntıları, sabah pişmanlıklarıyla geçen ayların etkisinin toplandığı kavanozun içinde tutamayacağı son damlaydı… Sadece içten gelen bir karar değildi aslına bakarsanız; dış etkilerin oynadığı rolü azımsamak kendini büyük görmek olur… Dış etki derken; oğlum var mesela… “Dedem bile bu yaşında hiç sigara içmiyor; sen neden içiyorsun anne?” diye sormaya başlamıştı son zamanlarda…


Yine de öyle bir otomatiğe bağlıyor ki bünye, her sabah aynı çayı, aynı kahve içip aynı masaya oturup aynı bilgisayarın başına geçtiğinden midir nedir, otomatize oluyor… Bu gidişin sonunda yakıyor bir sigara… Gece uyku arasında “Artık yeter, ciğerimin yorulduğunu hissediyorum” diye geçirse de içinden yine yakıyor; bir önceki gece fazla muhabbetin yanında fazla içip de boğazını otoyola çevirmiş olsa da yine yakıyor… Meret!


Kolay değil. On yılları aşan bir ilişki aramızdaki. Okul tuvaletlerinde başlayıp, sabahlanan gecelerde dayandığımız, masa başlarından, sahil kıyılarına, efkarlardan, şenliklere taşıdığımız bir hukuk aramızdaki… Öyle iradeymiş, nikotin bandıymış filan işe yaramıyor…


Hormon desteği


İşe yarayan bir şey var: İğrenme… Nasıl mı oluyor? Mesela hamile kalıyorsunuz; hormonlar vücudu ele geçiriyor, ilk olarak tüm kokulardan nefret etmeye başlıyorsunuz, ikinci olarak o sigara gitmiyor eliniz… Hormon öyle kuvvetli bir destek ve anahtar kelime ki 9 ay hamilelik üstüne 26 ay emzirirken aklınıza bir kere bile gelmiyor sigara içmek. İrade ile değil herhangi bir dış yardım ile değil tamamen içten gelen bir mekanizmayla ayrıldı yollarınız… Nereye kadar?


Benim durumumda 3 sene süre bu ayrılık haftanın her günü ofise geleceğim belli olan ana kadar sürmüştü. İş yaşamı sigara içilen bir ortamdı benim için. Çalışırken sigara içmiştim hayatım boyunca; yine öyle yaptım. Aslında şöyle oldu. Kendimi büyük, sigarayı küçük zannettim. Yanıldım. “3 senedir içmiyorum nasıl olsa; arada bir bir tane yaksam bir sıkıntı olmaz” dedim… Olmadı. Sizi bilmem; bizim sigarayla hukukumuz benim karar verici mertebe olduğum bir boyutta değil. 1 sigara benim için bin sigara demek… Önceleri haftada bir tane kahve yanında keyifle tüttürdüğüm meret sonraları tüm hayatımı ele geçirdi eskiden olduğu gibi… 2 sene daha.


35’e 3 kala


Şimdi 35. yaşıma 3 ay kala bu sefer farklı bir nokta koymaya çalışıyorum sigarayla olan neredeyse 20 yıllık münasebetime. Oğluma kötü örnek olmak, erken yaşta akciğer kanseri olmak, girdiğim ortamlarda kapı önünde çakmak arayan kişi olmak, kül tablası gibi kokmak, sabahları ağzımda iğrenç bir tatla uyanmak bu yaştan sonra kaldırabileceğim konular değil. İçinde katkı maddesi var diye bisküvi yemeyip, kışın eve domates sokmayıp bir yandan para verip karbondioksit teneffüs etmek de yetti bana.


Geçen hafta fena bir barsak enfeksiyonu geçirdim. Bünye ters yüz oldu bir hafta kendime gelemedim. Değil kahve, çay rutini, ağzıma bir lokma ekmeği çekinerek koydum… Her şerde bir hayır var ya; rutinin kırılması, midemin mahvolması sayesinde 1 gün boyunca sigara içmedim. Sonra bir gün daha, madem iki gün oldu bir gün daha derken şu an 1.haftayı devirdim… Bu sefer hormon dopingi yok; hamileyken bıraktığım kadar kolay değil. Ama yemezler; bir daha dönmem… Ceplerimde çikletler, çekirdekler, sigara parasını yoga kursuna yatırıp zehir yerine nefes alma programlarım var; oldukça asabi (yoksunluk krizi) ama bir yandan gururluyum… 35 yaşıma 3 ay kala ben (sanırım) sigaradan kurtuldum… Yalan değil, en çok oğlum için… Darısı başınıza.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.