Sosyal medyanın 80'leri

80’leri nasıl bilirsiniz? Vatkalı, röfleli, krepeli, kat kat, gösterişli ama çiğ, avam biraz, geçiş aşamasında ama daha da tam geçememiş, manuel biraz ama otomatik olmak da üzere, bolca özentili… Öyle bilirim ben. Televizyon tek kanallı sanki; biz hep beraber gece istiklal marşı çalındıktan sonra diiitttt sesli renkli saat çıksa da ekranın başındayız; merak ediyoruz, dahasını, yeniyiz çünkü henüz ahlakını, düsturunu, bizi nereden getirip nereye götüreceğini algılayamadık o yüzden bakıyoruz boş ekrana. İşte bizim memleketteki sosyal medyanın mevcut hali buna benziyor biraz son zamanlarda.


İçedönük insanlara göre bir zaman değil artık bu. Kim olduğuyla değil yaptığı işle tanınmak isteyenlere, nazar değer diye çocuğunun meziyetlerini bile ona buna anlatmayanlara göre değil. “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” çağından geldik “Aynası I-phonedur kişinin öze bakılmaz”a... durum şu:


İnstagramda fenomen mi olmak istiyorsun? Sabah içtiğin kahveyi, kızının kahvaltısını nasıl da güzel ettiği videoyu, kocanla en şık şıkırdak ve aşk dolu hallerinizi koyuyorsun akışa, arabada tek başına giderken şarkı söylediğin videoyu bir de herhangi bir bakım merkezindeki yüzün bakım maskeli halini unutmuyorsun; like üstüne like; takipçi üstüne takipçi geliyor sana. Vitrin var ama içeri baktığında dükkân boş, satılacak bir şey yok ama önemli değil; çünkü özel hayatını pazarlamanı seviyor sosyal medya. Her gün aynı kahve, her gün aynı çocuk kahvaltısı, kocayla hep aynı bakışmalar, arabada hep aynı tonda şarkılar da olsa önemli değil. Önemli olan senin bu sanal teşhirciliğe girmiş ve çarkı döndürüyor olman… Bu çark senin kara aynan*.


“Bilmemnenin annesi” diye bir nick- name’in oldu mu (tercihen İngilizce = bilmemne mom), sana gelen her hediyeyi “aman pek de şahane” diye yayına koydun mu, ortamlarda adın duyulsun diye etkinlikten etkinliğe koşup sonra da bunları her mecradan bıkmadan usanmadan yayınladın mı oldun işte. Özel hayat teşhirciliğinden sosyal medya fenomenliğine geçiş yaptın. Artık teşhirinden para da kazanacaksın. Çünkü markalar da senin gibisini seviyorlar; önemli olan iyi içerik değil, takipçilerinin demografik özellikleri de değil. (Bilmemnenin annesisin ama takipçilerin arasında kadın oranı %20, önemli değil.) Önemli olan sen bir fenomensin… Sen bir geçiş evresisin, sen sosyal medyanın 80’lerisin ve şimdi senin zamanın; umarım çok uzun sürmeyecek.


* 2011 yapımı altı bölümlük “Black Mirror” dizisi: Youtube’dan şantaj yapılan başbakanın hikayesiyle başlayıp ölen kocasının sesiyle ilişki yaşamaya devam edene kadına kadar uzanan çok çeşitli sanal alem hallerine “kara bir ayna” tutuyor.


Son Not: İşin suyunun çıktığı hafta sonu Habertürk’te yayınlanan bir haberde bas bas bağırıyordu. Öldükten sonra sosyal medyada yaşantına devam etme hizmeti: Sanal ölümsüzlük… Aslında pek de yerinde bir hizmet; yaşarken ne kadar yaşadın ki hayatın boyunca öldükten sonra layıkıyla ölebilesin. Hangi salatayı fotoğraflamadan yedin; hangi kız gecesini dudakları büzüşük pozu vermeden bitirdin ve hatta çocuğunun ilk adımları attığı sırada telefonunda değil miydin ki ölünce niye olduğun yerde kalasın.




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.