o sırada dünyanın öteki ucunda...

37 yaşında bir kadın; Jacinda Ardern Yeni Zelanda'nın başbakanı olmuştu... Gerçekten ilginç bir hikayesi ve şimdiden umut verici mesajları olan Ardern'e biraz yakından bakmak istiyorum. Ne kadar uzakta da olsa, ne kadar bizimle alakasız da olsa yine de bir umut ışığı olacak gibi geliyor bana.


Jacinda Ardern Temmuz 1980'de Hamilton'da doğmuş. Annesi okul kantininde çalışırken babası da polis olarak görev yapıyormuş. Bir mormon olarak büyütülen Adern gençlikten yetişkinliğe geçerken Mormon inancında eşcinsel ilişkiye yer olmamasından rahatsız olarak bu inançla ve kiliseyle olan bağlarını kesmiş. O günden sonra kendisini agnostik olarak tanımlamaya başlamış.


Politikayla olan ilişkisinin başlangıcını yaşadığı muhitteki çıplak ayaklı çocuklar ve çocuk yoksulluğunun farkındalığı olarak ifade ediyor. 17 yaşında İşçi partisine üye olmuş ve üniversite eğitimi aldıktan sonra bu konuya iyice angaje olmuş bir kadın. Bir süre İngiliz politikacı Tony Blair'e danışmanlık yapmış ve 28 yaşında ilk olarak Yeni Zelanda parlementosuna girmiş.





2017 Ağustos'unda YZ İşçi partisinin başkanı seçilen Adern 23 Eylül'de yapılan genel seçimlerin ardından şimdi de sağ tandanslı YZ First ve Yeşiller partiyleriyle kurulacak koalisyon hükümetinin lideri oldu. 150 yıllık politik tarihinde Yeni Zelanda'nın ilk defa bu kadar genç bir kadın lideri oluyor... (Birleşmiş Milletlere üye 193 ülkenin yalnızca %7'si kadın liderlerler tarafından yönetiliyor.)


Jacinda Ardern politika hedefleri arasında çocuk yoksulluğuyla mücadele, nehirleri tekrar yüzülebilecek kadar temiz yapmak, her vatandaş için başının üstünde olacak bir damı mümkün kılmak, kadınlara yönelik ayrımcılıktan kurtulmak ve ülkenin gençlerini öngörülemez geleceğe hazırlamak adına donanımla hale getirmek olarak açıklıyor...


Sadece bunlar değil, Adern ayrımcılığın her türlüsü ile mücadele edeceğini kendisine sorulan: "Eğer başbakanlığınız süresi içinde çocuk sahibi olmak isterseniz, bir başbakanın annelik iznine çıkması uygun olacak mı?" diye soran gazeteciye öfkelenerek "2017 yılında bir kadına ne işvereni ve başka bir kişi tarafından böyle bir soru sorulması kabul edilemez. Bu her kadının kendi özel kararıdır ve bir işe uygunluğu açısından belirleyici faktör olamaz" diye cevap veriyor...





Genç sayılacak yaşta, kendini feminist olarak tanımlayan bir kadının böyle önemli bir poziyonda olması dünya kadınlarının her gün bin bir türlü halde yüzleştiği sorunlarla ilgili yüksek sesle konuşması "Jacindamania" diye adlandırılan, kendisine yönelik hayranlık ve desteğin en önemli sebeplerinden olsa gerek.


Ardern'in İngiliz Guardian gazetesiyle yaptığı bir röportajında şöyle diyor: "Ben bir düşünce insanıyım. Bir çok konu hakkında uzun uzun düşünür ve kendime sorarım. Acaba yeterince iyi yapıyor muyum? Daha iyi olmak, kimseyi yarı yolda bırakmamak için neler yapmalıyım?" Bu ifade bile politikanın insanileşmesi adına büyük bir ifade sayılabilir.


Mormon'luktan agnostikliğe dönen Adern'in kayda değer bir diğer ifadesi de inanç özgürlüğüyle ilgili: "İnsanlar inançlarını seçmekte ve yaşamakta özgür olamlı; bunlar yüzünden sıkıntı çekmemeliler; bu ateistler için olduğu kadar dindar kişiler için de geçerli bir kural."


Jacinda Ardern de Justin Trudeau gibi ilgiyle izlenen, yeniliğin, ılımlılığın ve politikanın insanileşmesinin yüzü olacak gibi görünüyor. Umut verici beyanlarını hayata geçirip geçiremeyeceğini merakla ve ilgiyle izleyeceğiz... Bakalım dünya onun sayesinde birazcık daha iyi bir yer olabilecek mi?



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.