Pentagram ve çalışkan İki'ler
"Müziğin ortaya çıkışı insanların yaşadıkları ortamı ve bu ortama ait sesleri taklit etmeye çalışmalarının bir sonucu" diye anlatıyor Tarkan Gözübüyük arabanın arka koltuğunda, yanında oturan Uzay'a. Ben direksiyondayım, yan koltuğumda ise Hakan Utangaç var. Cenk Ünnü de yanımızdaydı; biraz önce ayrıldı...
2.sınıfa giden 60 çocukla metal ile rock müziğin arasındaki nüanslar, siyah giymek, uzun saçların konserlerde ne işe yaradığı, popüler müziğin neden kalıcı olmadığı gibi konular üzerine konuştukları bir söyleşiden çıktık. Türkiye'de herhangi bir sokağın bile 30 yıl aynı şekilde durmadığını düşünürseniz 30 yıldır azimle aynı işi yapan; sanatın hem de popüler olmaya çalışmayan bir dalında var olan, çılgınca önyargılarla karşılaştıkları geçmişten bu güne gelen bir grup olmanın zorluğunu düşünebilirsiniz belki...
T.G devam ediyor:
"Klasik müzik doğanın seslerini taklit eder; Jazz müziğin ortaya çıkışı buharlı gemilerin bulunmaya başladığı zaman ve coğrafyaya aittir. Heavy metal müzik, yoğun nüfuslu sanayi şehirlerini temsil eder. Elektronik müzik de dijitalleşmeye başlayan dünyanın yeni seslerinden oluşur."
Uzay kulak kesilmiş dinliyor. Pentagram'ı neredeyse doğduğundan beri biliyor. İmzalı posteri, plağı var, cd'si var. 2017'ye damga vuran akustik turnesinin İstanbul ayağındaki konserlerinden çocuklara uygun olanlara da sık sık dahil oldu bu yaz; fakat Uzay'ın bu kadar aşinalığa ve bilgiye rağmen bilmediği önemli bir şey var. Biraz önce okulda, arkadaşlarının sorularını büyük bir ciddiyet ve mütevazilikle cevaplayan bu adamların Türkiye müzik tarihinde ne kadar önemli bir rol oynadıklarını, arkalarında köklü bir hayran kitlesi ve onlardan ilham, destek, rehberlik alan onlarca müzisyen olduğunu bilmiyor. 7 yaş cahillliği (hem herşeyi bilip hem de kavramların altındaki onlarca farklı hikayeden bihaber olmak) ne güzel.
Buraya nasıl mı geldik?
Uzay'ın sınıf öğretmeninden bir mesaj aldım. Müzik türleriyle ilgili bir konu işlediklerini; bu konu kapsamında (tanıştığımızı bildikleri için) Pentagram'ı çocuklarla bir söyleşi yapmaları için okula davet etmek istediklerini söylediler. Elçiye zeval olmaz deyip H.U ve T.G'ü aradım. "Bir yerde Heavy Metal konuşulacaksa bizim de orada olmamız gerekir elbette" diye hafif mizahi ama bir yandan da her zamanki gibi ciddi yanıtladı Tarkan bu talebi.
Türkiye'de bundan 30 yıl önce Heavy Metal müzik yapmak için ortaya çıkmış ve bunu gün geçtikçe artan bir dinleyici kitlesi ile sürdürmeyi başarmış, Türk müzik tarihinde isimleri büyük puntolarla yazılmış koca koca adamlar 7 yaş çocuklarının sorularına cevap vermeyi hayatlarındaki en önemli işmiş gibi ele aldılar...
Çocuklar sordu:
"Siz çocukken ne dinliyordunuz?" diye "AC/DC" dediler, "Kiss, Iron Maiden" dediler, “Barış Manço” dediler, "Klasik müzik de dinlerdik" dediler...
Çocuklar sordu: "Neden hep siyah giyiyorsunuz?" diye "Hem kirlenmiyor hem de zayıf gösteriyor" dediler; hep beraber güldük.
Çocuklar sordu: "Neden ilk konserinizi bir düğün salonunda verdiniz?" diye "O zaman şartlar onu gerektiriyordu" diye yanıtladılar...
Düğün salonundan, kırılan koltukların bedelini ödemek zorunda kaldıkları efsanevi Moda konserine (o güne kadar yapılmış en kalabalık yerli metal konseri) oradan da stadyum konserlerine geçen grup onlar değilmiş gibi güler yüzle, ciddiyetle, yaptıkları işe ve soru soranlara büyük bir saygıyla cevap verdiler.
Pentagraming
Siyah giyip yüksek sesli müzik yapıyorlar diye "Satanist bunlar!" denen yıllarda onlar "Korkma ondan bundan, ne ölümden ne hayattan, bu dünyada gördüklerinin hepsi bir hepsi haktan" diye sözler yazıyorlarmış...
2000 senesinde mehter takımının, cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrasının ya da semah dönen dervişlerin de sahne aldığı bir gösteride aralarında Bill Clinton'un, Jaques Chirac'ın ve Gorbaçov'un da bulunduğu 67 ülkenin liderinin karşısında sahne almışlar... (Hoş, onların bunu yapmaktaki motivasyonu bizlerin tahmin ettiğinden çok daha farklıymış - merak eden youtube da Yekta Kopan'la olan söyleşilerini izleyebilir...)
Albümlerinden Anatolia ve Unspoken, Amerika, Japonya dahil birçok ülkede yayınlandı. Sadece İngilizce şarkılardan oluşan bir album olarak Unspoken ilk önce dünyada yayınlandı.
Kabul etmek lazım Türkiye'de "Biz Heavy metal yapacağız, dedik ve yaptık" demek ve bunda kalıcı olmak her baba yiğidin harcı değil. Metal müzik yapmaya karar verdikleri dönemde internet yok, dünyadaki kaynaklara ulaşma imkanları çok sınırlı; bunlar da ancak yabancı menşeli dergiler, video kasetler vs... Bu kadar kısıtlı kaynakla ve hatta uzun saçlıların, sırf saçları yüzünden dayak yedikleri zamanlara rağmen bu hedeflerine ulaştılar. Grup üyeleri zaman içinde değişse de Pentagram hep baki kaldı. Klasikleşmeyi başarmış her sanatıçı gibi onlar da artık ilk çıktıkları zamankinden çok daha geniş bir kitleye hitap ediyorlar. Bizim çalışkan ikiler de bu kitleye ait.
Söyleşi bittiğinde karşılıklı olarak bir memnuniyet havası hakimdi.Hakan, Tarkan ve Cenk bizim çocukların sorularından ve hakim atmosferden memnun kalmış, gülümsüyorlardı."Grubu kurarken bu çeşit mesuliyetlerimiz olacağını hiç düşünmemiştik" dedi Tarkan; haklıydı...
Belki de bu salondaki 60 çocuk arasından bazıları ileride müzisyen olmayı seçecek ve buna adres olarak da "Ben 7 yaşımdaydım; okula Pentagram gelmişti. Müzisyen olmaya o zaman karar verdim" diyecek...
YORUMLAR