kadınca bir bir aradalık
"Acı mıhlanıp kalpte durmasın, ortada dursun" diyor Birhan Keskin, ruha şifa şiiri Kargo'da.
Canlılık,tatmin, empati, yaratıcılık, hayatı bir bütün olarak yaşama ihtimali bizim acılarımızı birbirimizle paylaşabildiğimiz yerden geliyorlar...
Acı derken, çok da büyük düşünmeye gerek yok
İnsan olma acısı bile yeterli paylaşmak için
Almanlar'ın bir kelimesi var: Weltschmerz, diye. Dünyanın acısı demek. Senin hayatın güllük gülistanlık olsa da acıyor dünya bir kenarda...
Onu işte
paylaşmak mümkün olduğunda, candan
oradan işte
Aşk doğuyor
Aşk bir kere doğunca gerisi kolay
Ben aşkım,
Sen aşksın,
Şu taş, aşk
dalgaların vurduğu sahil, o da aşk
Ben senim, sen bensin, biz o taşız,
Bağlıyız birbirimize,
İlişkideyiz her şekilde,
Birbirimizi bilsek de bilmesek de,
Aynı yolun yolcusuyuz,
Bu dünyanın bize sunduğu hayat hediyesinde
Zorlandıklarımız
Kolaylıklarımız
Güçlü ve zayıf yanlarımız var,
Ben gürültüden hoşlanmam,
Sen yalnız yatamazsın,
Ben sabah zor uyanırım,
Sen gece bir türlü yatmazsın fakat hepimiz doğarız, büyürüz vakti gelir ölürüz.
Arada krizler yaşarız
Anamız- babamız ölür
Çocuklarımız zorluklardan geçerler,
Biz onların yerine ölürüz,
Hep ayağa kaldırılması gereken bir şeyler vardır,
Bazen bir arkadaşın elinden tutmak,
Bazen ananı, babanı sırtlamak gerekir,
Bazen sevgilinin, bazen kardeşinin yükünü taşırsın onlarla birlikte, onların yerine, kendinin yerine,
o, bu, şu, öteki beriki derken bir bakmışım ki ben kalmamış bana yetecek kadar bende.
O zaman beni kim kaldıracak ayağa
İşte şimdi,
Ekmeğin güzel,
Aşkın tatlı,
Yağmurun bereketli olduğunu bildiğimiz gibi,
Evinde, rahatında, ayağı toprağa basarken, bir bardak sıcak çay içerken ohhh çekenler olduğunu bildiğimiz gibi,
Aynı anda biliyoruz ki birilerinin nefesi daralıyor,
Birileri o sıcak çaya bir türlü varamıyor,
Birileri tüm dünyayı kendi sırtlarına almış,
Tek başına, taşırım sanıyor,
Boynu beli yamuluyor,
Birileri ruhun karanlık gecesinin içinde
azıcık ışık olsa diye, bir kenara sinmiş bekliyor…
Bu birileri ve ötekiler ve bunlardan da başka birileri bir yerlerde yaşıyorlar
İşte biz, bu akşam, belki birilerine ihtiyacı olan ışığı tutabiliriz, umuduyla bir araya geldik
Her duygunun insan için, her zorluğun, her derdin,
her sevincin ve coşkunun insan için olduğunu bildiğimiz gibi,
Bunların her birinin geçici olduğunu da bilerek,
Biri bir kuyunun dibindeyse, körün taşı kelin başına denk gelir de, sarkıttığımız ipi tutar, yukarı çıkar diye umut ederek geldik.
İlhamı olan, gücü olan, bilgisi olan, ipucu olan, kendine şefkat vermeyi bilen, bilmeyenle olmayanla paylaşsın dayanışma, çoğalsın diye buraya geldik,
İnsanlığın, kadınlığın, analığın her daim türlü iç ve dış hesaplaşmalara içrek coğrafyasında, pandeminin yarattığı yeni koşullar ile giderek daha zorlaşan, kaygıya, suçluluğa, tükenişe meyilli 7/24 yolculuğunda elinden tutan yoksa, zordaysan, darlandıysan bak, biz buradayız, yalnız değilsin demeye geldik.
Neye de geldiğimizi tam bilmeden geldik.
Çembere, niyetin gücüne, bir aradalığımızın iyileştiriciliğine, davete icabet eden kızkardeşlerin yüreğindeki ışığı bildik, bunlardan çıkacak olanın ferahlığına inandık da geldik…
Ben ve HTHayat ekibi, bu mecrayı yürütmeye başladığımızdan beri her zaman özenli ve samimi olmaya dikkat ettik. Seçtiğimiz konularda da, kelimelerde de, bizimle birlikte çalışmasını istediğimiz içerik üreticileriyle ilişkimizde de hep kalpten, zarif ve hakkkaniyetli olmaya önem verdik.
Fiziksel toplantılar yapabildiğimiz zamanlarda da yaşadığımız dünyayı daha iyi bir yer yapma hevesimize katkısı olan konular ve ortamlar yarattık… Bundan sonra da ayda bir kere; her ayın ikinci pazarı akşam saatlerinde sanal çemberlerde bir araya gelmeye niyet ettik. Katılım için cember@hthayat.com'a mail atıp isim yazdırmak yeterli. Bir de gönlünüzden koparsa toprak anaya adak olsun diye fidan diktirebilirsiniz. Pek makbule geçer. Şimdiye kadar epey bir HTHayat fidanı oldu dikilen, gururla izliyoruz.
Zannediyorum ki HTHayat, bu zamanda ve bu mekanda kalp ile bu kadar bağlantıda olan yegane ana akım medya mecrasıdır… bu yüzden de bana kalırsa, her şey gibi o da canlıdır ve ruhludur ve onunla kurduğunuz ilişki kadar sizinle ilişki kurar.
Dilerim bu çember, bu ilişkiler, bu akşam ağzımdan çıkacak ve kolektifte duyulacak tüm sözler hepimizin, yakınlarımızın ve bütünün en yüksek hayrına olsun…
Bitirmeden önce başlangıçta olduğu gibi Birhan Keskin:
Kargo…
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun.
Lazım olursa açar okursun.
Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun.
Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem
zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!
Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri
eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun.
Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim
kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.
Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve
çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.
Buraya, bir inanç bir inat koydum.
Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun.
Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu.
Zorlanırsanefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ,
valla bak, aklında bulunsun.
Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor,
ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun.
Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir
okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun.
N’olcak ki, bırak patronlar seni kovsun!
Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça,
(bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun.
Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli.
Bitkiçayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar.
Demlersin, maksat midene dostluk olsun.
Şuraya Youtube’dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama
müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun.
Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına
yandığım, kırkına birden deva olsun.
(Fakir Kene, 2016)
Çemberin youtube yayını da şurada:
YORUMLAR