Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete!

Geleceğe dair yüreğinde ‘umut’ taşıyanlara, adaletten ve iktidardan sıkıntı duymayanlara hayranım! Akıl ve ruh sağlığını koruyan belki de en iyi ilaç ellerinde ne de olsa: Memnuniyet.


Geri kalanlar da ne yapsın, ‘Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete’ serzenişlerini anlık mutluluklarla unutmaya çalışıyor.


Bu görüşle basit bir hesap yaptım; gün içinde anlık mutlulukların sayısı artarsa, serzeniş sayısında da otomatikman bir azalma olacaktır!


Literatür gereği ‘ev kadını’ olduğuma göre, anlık mutluluklar için araçlarım da evin içinde. O halde onları kullanmalı...


Derken...

Annem ziyarete geldi. Bu düşüncelerimi ona da açtım; “Tabii kızım tabii, iyi düşünmüşsün” diye beni yüreklendirdi. Ama gözlerinde beni geçiştirdiğine dair izler gördüm. Az zaman sonra haklılığım ortaya çıktı.


Önce camdan düşme tehlikesi yaşayıp da yarım bıraktığım için camlarımın sadece yarısının parlak kalmasına parladı! “Tez bir kadın buluna, bu camlar siline!” buyurdu.


Kadın bulundu geldi, camları sildi, pervazları üstünkörü geçti, hazır elimizin altındayken tozları aldı, koltukları siliverdi, yerleri de havluladı.


Böylece taa en başında, yani ev işleri müdürlüğüne transfer olduğumda “Her işi kendim yaparım” söylemim iflas etti! Yine de başımı dik tutmak adına; “E camların pervazlarını silmemiş işte” diye yalandan hırlayıp, kadın kapıdan çıktığı anda elimde cifle pencerede bitiverdim.


Tabii annem sayesinde akşam saatlerinde ilginç programlar ve diziler keşfettim. ‘Şeflerin Düellosu’ mesela...


Hali hazırda neyin düellosu olduğunu anlamış değilim, umursamıyorum da... Sanırım bunun nedeni iki şeye bağlı. Gözümü cırmalayan iki şeye... Jürideki Nalan Aksoy’un önüne düşen dekoltesine...


Annem camlardan sonra evdeki yerleşememe durumuma el koydu. Çocukla tavla pullarını yere çarpmaca oyunu, saklambaç ya da sulamaç oynarken beni sabahtan akşama işe koştu.


Elbette bütün perdeler onun gözetimi altında yıkandı ve asıldı. Bütün dolap içleri düzenlendi. Bütün dağınıklık toplandı. Annem her seferinde “Aferin kızım, bak ne güzel oldu” diye beni payelendirdi ama benim resmen canım çıktı!


Ve bugün itibariyle annemin iki haftalık misafirliği bitti. Kısacası raptı zapt sona erdi. Annem İzmir’e, ben de düşüncelerime döndüm.

‘Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete’ serzenişimi azaltacak, anlık mutluluklarımı artıracak evdeki araçları listelemeye oturdum. Gel gör ki önemli bir sorunla karşı karşıyayım ve iyiden iyiye korkmaya başladım.


Çünkü...


Gözümün önünde süpürge, toz bezi, ütü ve Nalan Aksoy’un şeyleri uçuşuyor! Aklıma hiçbir şey gelmiyor!



YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.