14 Şubat'ınız kutlu olsun!
Sevgililer Günü ya...
Önce “gönlü kimsesizlere” dostça bir omuz sıvazlaması eşliğinde hatırlatırım: Elbet bir gün size de çiçek gelecek, sizin de telefonunuz aşk mesajlarıyla şenlenecek.
Yaşıyorsanız umudunuz da olmalı...
Bugünlerde ayrılmış olanlara ise Allah’tan rahmet, günü bekleyiş ve gerginlik içinde geçirenlere sabırlar dilerim...
Bendeniz, çooook rahatım...
Çünkü kocam sorar bana; “Sevgililer Günü’nde sana ne alayım?” diye...
Çünkü felsefe edindik; öyle “kutlanası emredilen” günlerde sürpriz yapmanın gerginliğine girmemek gerek! Daha çok sıradan günlerde doludizgin sürprizlere yelken açmalı, aşkın terazisi kol altında taşınmalı!
Eskiden, yani ev kadını olmadan önceki sevgililer günlerinde, aklıma türlü romantik hediyeler doluşurdu.
Ama kartvizitime “ev işleri müdürü” yazdırıp baya baya ev kadını olduktan sonra...
Gözümde küçük ev aletleri canlanır oldu...
Gülme!
Kırılmışsa, bozulmuşsa, kullanışsız çıkmışsa dile getirmek için tam zamanı!
Geçen gün de bir espresso makinesi hayal ettim!
“14 Şubat’ta istediğin en ideal hediye bu mu?” dersen, kesinlikle evet!
Kocam akşam eve girmesinden itibaren yatana kadar dört-beş fincan kahve içiyorsa...
Bunların en az üçünü ben hazırlıyorsam...
Ve bu gibi hizmetlerden feragatımı isteyecek arzularla dolup taşmışsam...
Azcık cin olmam gerek, cin!
Biliyorum ki, kocam espresso makinesini -tıpkı bir çocuk gibi- oyuncağı olarak algılayacak ve makineyi kullanmaya benden hevesli olacak. Böylece ben de kalkıp kalkıp kahve yapmak zahmetinden kendimi azat edeceğim.
Üstelik “Benim için de yapar mısın aşkım! Yaparsın, yaparsın!” diye yarışmacıvari bir tonda seslenebileceğim!
Bence, benim "Sevgililer Günüm" tamamdır!
Sizinkinin de tamamına ermesi dileğiyle...
***
Hamiş1: Ev kadınıysanız ve kocanız “Sana ne alayım?” diyen bir adamsa, iyi düşünün!
Hamiş2: Böyle tüketen günlerde, tükenmemek için büyük hayaller kurmayın!
YORUMLAR