Al sana 10 numara eğitim!

E tabii, eğitim dediğin 10 numara olmalı.

10 numara olmalı ki, "Geleceğimiz teminat altında" diyebilelim.

Yoksa neden dershaneleri kapatmak istesinler ki!


Anlatayım...

4+4+4, topla bakalım ne etti?

12.

Hani 10 numara olacaktı! Bak, 2 fazlamız var!

Nasıl olacak?

Çocuklar bir kere lise öncesinde, bir kere de üniversite öncesinde olmak üzere en az 2 kere dershaneye gidiyor ya...

İşte sana fazlalık olan 2.

Şimdi kaldır gitsin dershaneleri, kurtul fazlalık 2’den.

Oldu mu sana 10 numara eğitim!


O kadar da saçmalama canım, derseniz...

Dershanelerin kaldırılmasına neden olarak ileri sürülenler bundan daha mantıklı değil!

Hele hele medyanın borazanlarını öttürdüğü cemaat-hükümet savaşının masum çocuklar üzerinden yapılması hiç değil!


Kaliteli eğitim sunulmadığı sürece dershanenin yerini özel ders alacak nasılsa... Çünkü biliyorsun, bizim eğitim sistemimiz pürsaçmalık! Her birimiz o tebeşiri de tattık, o silgiyi de kokladık. Şimdi bizim kuşağın çocukları okullu oldu, maşallah, ama elden ne gelir, onlarla da pingpong topu gibi oynanmasına seyirci kalıyoruz. Kafalarımız ritmik olarak bir sağa bir sola...


“Parasız eğitim istiyoruz!” sloganları falan tarihe karıştı zaten, dudaklarımıza acı biber sürüle sürüle yemeye de alıştırıldık elbette. Şimdi gelsin özel okullar, gitsin kolejler. Daha fazla para isteyeni daha bir makbul hatta... Çünkü ‘ne ka para, o ka özgürlük’ vaadi sunuluyor sana.


Bak, yüz elli yıl kadar önce...


Bildiğin Lev Tolstoy, malikanesinin bir odasında köylü çocuklara eğitim vermeye başlar. Öğretme coşkusu, konu üzerinde derin derin düşünmesine neden olur. Pedagojiyi takıntı yapar.


Tolstoy’un okuluna sadece öğrenmek isteyenler gelir. Ödev yoktur, habersiz sözlüler yoktur, dayak yoktur. Çalışmak istemiyorlarsa kimse onları zorlamaz. Tolstoy’un çocukları başlarda dikkatsizdir, havalarda uçuşan kelimeleri yakalar. Ama zaman geçtikçe yüzleri aydınlanmaya başlar.


Yetinmez Tolstoy, Avrupa’da sayısız okul gezer, öğrencilerle ve öğretmenlerle görüşür, yüzlerce ders notu inceler. Sonra dönüp malikanesindeki bir binayı okula çevirir. Başarıyı gördükçe okulların sayısı artar. Tolstoy da pedagojik eğitim konusunda ciltler dolusu yazar.

“Öğrenci sınıfa kendinden, kavrama yeteneğinden ve okulun bugün de dünkü kadar eğlenceli olacağı inancından başka bir şey getirmez...” der.

“Eğitimin neşeyle yapılması şart” der.


Daha da önemlisi “Pedagojide tek bir kriter olduğunu kabul edelim: Özgürlük” der.


Şimdi kalkıp da, adam yüz elli yıl önce söylemiş, hem iyice gömülmüş toprağın altına, hem zaten o Rus, bize gelmez, bırak bunları diyen çıkabilir.

Ama iki kere iki dünyanın her yerinde dört eder arkadaşım.

Gel gör ki, bize abaküs bile çare değil.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.