Anın ve sahip olduklarının esiri olmadan yaşamak...


Bir film izlerken, kendimizi kahramanın hikayesine kaptırırız. Hatta bir süre sonra kendimizi o karakterle, onun deneyimleriyle eşleştirir, hayatımızı seyrettiğimiz duygusuna kapılırız. Her şey, başlangıç da son da, hepsi sadece o andadır. Sadece o andan ibaret olduğumuzu düşünür, o anın içinde acı, mutluluk, aşk, her ne varsa onlara sıkı sıkıya sahip çıkarız.


O yüzden, bazen andan çıkmak güzeldir. Nerede olduğunu görmek, yolun neresinde olduğunu fark etmek için.


Sinemada biz kendimizi kaptırmış giderken, oyuncuların dışında kameraya bakan birini görürsek, "Aaaa bu bir filmmiş” deriz birden, sinema koltuğundaki bizi fark ederiz. O anda sahne durur ve yeniden dışarıdan bakmaya başlarız. Biraz önce her şeyin başlangıcı ve sonu olduğunu düşündüğümüz o ana…


Hayatın içindeki deneyimler de böyledir. Onları yaşarken, bir an durup duruma dışarıdan bakmak, bize hem o deneyimi neden yaşadığımızı öğretecek, hem de yüzümüze kocaman bir gülümseme yayacak ve diyeceğiz ki "Hepsi bir oyunmuş, sadece bir an, yaşamının tümü değil.”


Anda kalmak güzeldir ama o anın esiri olmadan. Bir şeylere sahip olmak da güzeldir ama, o şeylere sahip olmadan önce de var olduğunu hatırlamalı ve bilmelisin. O şeyler hayatından bir gün gittiğinde senden bir şey götürmez, sende bir eksiklik yaratmaz.


Tekamül kaynağı çalışmamda danışanlarıma ilk aktardığım bilgi, tekamül dizimi bilgisi olur. Bu bilgi basit bir formülden oluşur. Formülün ilk adımı, hepimizin Yaratan’dan bir parça olduğunu hatırlamaktır. Ondan aldığımız nefesi devam ettirdiğimizi hatırlamak. İkinci adım ise, sadece bedenden ibaret olmadığımızı, bedenin içinde, bedenden de önce var olan ruhumuzu hatırlamak: Özümüzü, kendi benliğimizi ve neden burada olduğumuzu. Yüz yıllardır herkesin sorduğu bir soru bu. Bir şeyleri tamamlamak için, derinlerdeki heyecan ve merak duygularımız bize bu soruyu sordurur. Formülün üçüncü adımı da, buna cevap veriyor. Hayat amacını gerçekleştirmek. Peki tek başına mı? Hayır. Yaratan, her şeyi en mükemmel şekilde planlamış ve yaratmış. Bize sunduğu onlarca, yüzlerce araç var. Bu araçlar da formülümüzün dördüncü basamağını oluşturuyor.


Ailemiz, işimiz, yeteneklerimiz, çocuklarımız, burcumuz, çevremiz, eşimiz, dünyada olan her şey…

Hepsi, tekamül eden her varlık sadece insan değil, çiçekler, kuşlar, ağaçlar hatta belki eşyalar hayat amacımızı gerçekleştirmemiz için birer araç. Neden? Onun da cevabı formülün beşinci adımında , tekamül etmemiz için.


Oğlumla yaşadığım bir deneyimi hatırladım şimdi. Birlikte yürüyüş yaparken, çiçekler hakkında konuşuyorduk. Ben o zamanlar çiçek almıyordum, alana da kızıyordum doğaya zarar verdiklerini düşünerek. Oğlum yürüyüşte “Ama anne, her çiçeğin her bitkinin bir anlamı yok mu?” dedi. Bu soru uyandırdı beni. Doğru söylüyordu. Bazı çiçekler dalında güzeldir. Bazıları bir sevgilinin ellerinde, bazıları iki küs insanı barıştırmak için barış elçisi, bazıları koşulsuzca gönülden vermeyi öğretiyorlardı. Gülümsedim. Evde uyumakta olan tatlı meleğim geldi aklıma. Ihlamur içince nasıl rahatladığını hatırladım.


O zaman fark etmiştim ki, yaratılan her şey yaratıldığı amaca hizmet etmek için var.

Formülün sonunda ise, yine yeniden Yaratan var. Yuvaya gurur ve sevgiyle varış var. Tekamül sepetimizde yaşadığımız deneyimlerden öğrendiklerimizle, yeniden yuvada olmak.


Peki, ne bozuyor formülü? Neden kendimizden uzaklaşıyor, neden korku ve kaygıların tuzağına düşüyoruz?



Neden mi? Çünkü yaratanın bize verdiği araçları amaç haline getiriyoruz.


İşimizi, aşkımızı, çocuğumuzu... Onlar olmadan olamayacağımızı, onlara sahip olduğumuzda güvende olacağımızı sanıyoruz. Ne büyük bir yanılgı. Oysa her şey bizden önce vardı ve biz de her şeyden önce vardık. O amaç haline getirdiğimiz araçlarla da en büyük sınavları veriyoruz. Çünkü neye bağlıysak o oranda beklentimiz fazla oluyor ve beklentimizi karşılayamazsak ruhsal olarak çöküntü yaşıyoruz ve dünyanın sonu gelmiş gibi, yalnızmışız gibi, gamlı baykuş gibi duruyoruz.


Yaratan uyanmamızı istiyor. Yeniden kendimizi hatırlayıp, neden burada olduğumuzu görmemizi istiyor.

Yapılacak en güzel şey, kendinize vakit ayırıp, gerçekten yapmak istediğiniz şeylere emek vermek ve hayatınızda neyi amaç haline getirdiyseniz, kendinizi o kişiden veya durumdan özgürleştirmek. İnanın, eğer bu bir kişi ise daha sağlıklı bir iletişim kuracaksınız. Eğer bu başarı ise, daha çok başarıya yer açacaksınız. Eğer bu para ise, daha çok bolluğun size aktığınızı göreceksiniz.


Hayat size daha güzel görünecek…


***


RÜYA YORUMU


Merhaba Işık Hanım,


HT Hayat’taki yazılarınızı takip ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun inşallah. Bireysel kuantum ve melek uyumlaması çalışmalarında Şanal Bey'i ve sizi tanıma fırsatım oldu. Hayatıma kattığınız farkındalık için sonsuz teşekkürler. Sizinle çok değişik bir rüyamı paylaşmak istiyorum.


Rüyamda yüksek katlı bir binadayım. Helikopterler uçuşuyor. Dayanamayıp aşağı iniyorum. Reklâm panolarında, çeşitli yerlerde yangın var. Bir kaos ortamı var sanki. Sonra fırtına çıkıyor ve rüzgâr beni içine alıyor. Nasıl bir rüzgâr sesi anlatamam. Rüzgâr hızla beni içine çekti ve bir boşluğa doğru çekildim. Boşluğun rengi beyazdı. Kulaklarımda o kadar fazla rüzgâr sesi hissettim ki, elim kulağımda uyandım.


Yorumunuz için şimdiden teşekkür ederim.

BURCU YILMAZ


Sevgili Rüya Dostu,


Öncelikle güzel düşüncelerin için teşekkür ederim.


Rüyaya gelince, rüyalarımızda gördüğümüz apartman ya da yüksek binalar, yaşamda aldığımız özellikle aileden aldığımız fazla yükleri temsil eder. Rüyadaki helikopter ise senin kendi kişisel hayal ve isteklerin olduğunu ama bunları aldığın sorumluluklar nedeniyle ertelediğini gösteriyor. Benim tavsiyem, bir an önce küçük ya da büyük, yapmak istediğin şeyleri yapmaya başlaman.


Yangın, fırtına gibi semboller değişimin habercisidir. Yaşamında çok ani değişimler olabilir. Başta şaşırabilir ya da etkilenebilirsin ancak sakin olmak, olaylardaki hayrı görmeyi seçmek, sana çok şey kazandıracak. Bizler bir deneyim yaşadığımızda, ağlamak veya bu neden benim başıma geldi demek yerine, bu deneyimdeki hayrı görmeyi seçtiğimizde hayatımızdaki o zaten geçici olan kara bulutlar gider ve güneş, güzel farkındalıklarla yaşamımıza doğar.


Olaylara verdiğimiz tepki, sürecin olumlu ya da olumsuz olmasını etkiler.


Rüyalar bizim için güzel bir yol göstericidir. Eğer kendine ait olanı yapmaya başlarsan, istemediğin şeyler için sevgiyle hayır dersen, o zaman hayatındaki değişimler çok keyifli olacak. İyi yerlere gelmek için zorluklar yaşamamız gerekmiyor.


Aşkla…


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.